31.Bölüm-Bir

216K 9.9K 31.6K
                                    

******

Saat 01:32.

Salondaki üçlü koltuğa yayılmış, üzerimde battaniye televizyon izliyorum.

Barış Akdora mutfakta ikimize tost yapıyor.

Gecenin sonunun buraya sürükleneceğini kim tahmin edebilirdi ki?

Hele eve giriş şeklimizden sonra...

Karnımdan içeri doğru ilerleyen dalgalanmalar, yükselip yükselip duruluyordu.

Tarif edemediğim bir mutluluğun esiri olmuş gibiydim.

Tamamlanma duygusu her yanımı sarmış, eve dolan varlığı içimi sımsıcak etmişti.

Günler sonra ilk defa tam anlamıyla huzurlu hissediyordum.

Gecenin bir yarısı Barış'ın kollarında uyurken beni uyandıran şeyse midemin yüksek sesli isyanları olmuştu.

Onu uyandırmadan kollarının arasından sıyrılmaya çalışırken tabi ki yakalanmıştım.

Ve sonuç olarak buradaydık işte.

Karısına doğum gününde kendi fotoğrafını hediye eden Zlatan İbrahimovic'le aynı romantiklik seviyesine sahiptim kesinlikle.

O içeride tost yapıyor, bense üzerimde onun hırkasıyla Temiz Futbol izliyordum.

Neden diye sormayın.

Twitter'a girmeye an itibariyle korkuyordum ama olayların nasıl yankı bulduğunu en acımasız kaynaktan öğrenirsem diğer her şeyi kaldırabileceğime inanıyordum.

"Şimdi Bayan Dila yine yayına katılıp bizleri madara etmeden önce her şeyi açık açık konuşalım Erden."

Mahmut Çakmak...

Bazen tek yumrukta bayıltmak istiyorum seni.

Bayan Dila ne ayrıca ya?

"Oooo Mahmut Hocam bir saniye bir saniye. Yanlışın var."

Tahsin Okan yine ortama yüksek bir giriş yaptığında üçe bölünen ekranın bir köşesinde artık onun görüntüsü vardı.

Rahat bir tavırla arkasına yaslanmış, önünde kaldırdığı elini ileri doğru uzatmıştı.

"Bayan Akdora demen lazım artık."

Aa adamlar üçüncü sınıf bir futbol programında nikâhımı kıydılar.

Olana bakın.

Selim Ergin gayet ciddi bir ifadeyle başını sallayıp onaylarken kısık bakışlarını kameraya çevirmişti.

"Çok doğru, çok doğru bir noktaya parmak bastın yine Tahsin."

Selim Ergin'le Tahsin Okan döner sandalyelerini yönünü birbirine çevirip kısaca tokalaştıklarında, TOK işaret parmağını Mahmut Hoca'ya savurmuş, kaşlarını kaldırarak Erden'e doğru konuşmuştu.

"Ayrıca, ayrıca çok önemli bir mevzu daha var. Mahmut Hoca'yla ilgili Erdeeen..."

Mahmut Hoca dirseklerini masaya yaslamış, hafifçe öne doğru kaykılırken anlamaz bakışlarını Tahsin'e yöneltmişti.

"Mahmut Hoca tüm menajerlerden özür dilesin. Özür dile Mahmut Hoca."

Mahmut Hoca bir hışımla doğrulduğunda omuzlarını kaldırmış ardından damağını şıklatmıştı.

"Yahu ne dedim ben? Niye özür diliyorum şimdi?"

Tahsin bir anlığına gözlerini yumup sandalyesiyle birlikte geriye doğru çıktı.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin