Biz odada sadece bakışlarımızla anlaşmaya çalışırken kapı sert bir şekilde açıldı. İlk ziyaretçimiz yine gelmişti. Bu sefer fazla sinirliydi. Sanırım her şey yolunda gitmiş.
...:
-Siz hepiniz, benimle geliyorsunuz!Alpheus ve Doris, kalkmaya yeltendiğinde ben hiç kıpırdamadan yerde oturmaya devam ettim.
...:
-Hestia, sen de. Tüm her şey senin başının altından çıkıyor zaten.İlk başta yaptığı tahrik edici gülümsemesini bu sefer ben yaptım ve yerimden kalktım. Pan, gerçekten işime yarayan bir şey yapmıştı sonunda.
Üçümüz önde, o arkada garip görünen bir asansöre bindik. Tahminen 20 küsür düğme olan asansörün en üst düğmesine bastı. Asansörden indiğimizde tam karşımızda bir kapı vardı.
Sinirli yüz ifadesi hiç değişmiyordu. Üstüne hareketlerine bile yansımıştı.
...:
-Hadi, yürüyün!Odadan içeri girerken kulağıma eğildi.
...:
-Şu an kurtulmuş olabilirsin ama Pan 'bir numaralı' , sen 'iki numaralı' düşmanımsın. Gölgem üstünden eksik olmayacak.Yalandan üzülmüş gibi yaptım. Sonra da gülümsedim. Ağzımı göremiyordu ama gözlerimden yaptığım mimikleri anlıyordu.
...:
-Yine de seni, Pan'a kaptırmamalıydım. Şimdi girin içeri!İçeri girdiğimizde karşımızda Pan vardı. Kurtulmuştuk. Ağzımdaki iğrenç kokan kumaş parçasını çıkarıp attım. Benim rahatlığımdan kaynaklanmış olacak ki diğerleri de aynısını yaptı.
Pan ayağa kalkıp yanıma geçti. Ve Alpheus'un anneannesinin gözünün içine baktı.
Pan:
-Bir daha benim 'canımdan bir parça' olarak gördüğüm insanlara elini bile sürmeyeceksin! Onun arkadaşlarına da.
...:
-Torunuma ne yapacağımı sana soracak değilim.
Pan:
-Artık bana soracaksın. Yoksa...Pan, tek tek bize baktı.
Pan:
-...ne olacağını çok iyi biliyorsun. Hadi, şimdi gidelim.Üçümüzü de alıp dışarı çıktı. Arabasına bindirdi ve şehrin merkezinde indirdi.
Hestia:
-Teşekkür ederiz. Asla unutmayacağım ve karşılığını nasıl vereceğimi zaten biliyorsun.
Pan:
-Evet, biliyorum. Daha dikkatli olun.Hemen diğerlerini bıraktığımız yere gitmeliydik.
Alpheus:
-Burayı avucunun içi gibi bilen biri yoksa diğerlerini bulmak biraz zaman alacak.
Hestia:
-Biz gitmeyeceğiz. Onlar gelecek. Sadece telefon kulübesi bulmamız gerek.
Doris:
-En yakın telefon kulübesi nerede biliyorum. Tamamen şans diyebiliriz.Doris bizi en yakın telefon kulübesini götürdüğünde Himeros'u aradım.
Hestia:
-Alo? Himeros, ben Hestia. Kurtulmayı başardık. Tam kadroyuz. Söylediğim adrese gelmeniz lazım.
Himeros:
-Söyle, hemen geliyoruz.Adresi söyledim ve beklemeye başladık.
Alpheus:
-Ben sıkılmaya başladım.
Hestia:
-Ağzın kapalı, konuşmuyorken sıkılmamıştın sanırım.
Doris:
-Biraz daha sabret. Gelirler.
Alpheus:
-İşte tam da bu yüzden Doris.Bana gıcık bir yüz ifadesiyle bakarken ağzımı açıp cevap vermeme, adımı duymam engel oldu.
Hephaistos:
-Hestia!
Hera:
-İyi misiniz?
Alpheus:
-İnanılmaz yorgunum. Uyumaya ihtiyacım var.
Hestia:
-Alpheus bizden uzun süre kaldı. Haklı. Kendi evinde uyuması en mantıklısı. Doris! Bence sen götürsen daha doğru olur.
Alpheus:
-Bizden kurtulmaya mı çalışıyorsun?Göz devirdim. İyiliği için bir şey söylemeye bile gelmiyor.
Dione:
-Ne alakası var? İyiliğiniz için diyor.Dione'ye dönüp gülümsedim. Mesajımı aldığından emin olduktan sonra diğerlerine döndüm.
Hestia:
-E n'apıyoruz?
Doris:
-Ben Alpheus'u eve götürüp kendine getireyim. Siz de isterseniz gelirsiniz.
Hestia:
-Olgun düşünebilen birinin olması ne hoş.Alpheus'la Doris gittiğinde ben de Helios'a döndüm.
Hestia:
-Helios! Bir yere gitmemiz lazım. Benle gel.
Boreas:
-Nereye?
Hestia:
-Atıştırmalık bir şeylere ihtiyacımız olur diye düşündüm.
Boreas:
-İnanmadım ama iyi bakalım, öyle olsun.Gülümsedim ve Helios'un kolundan tutup yürümeye başladım.
Helios:
-Kolumu bırak. Yürümeyi biliyorum.
Hestia:
-Sen de şu sert tavırlarını bırak. Nasıl biri olduğunu biliyorum.
Helios:
-Nereye gidiyoruz?
Hestia:
-Sana söylemem gereken bir şey var.
Helios:
-Dinliyorum.
Hestia:
-Bizi kim kurtardı biliyor musu-
Helios:
-Pan. Ama yaptığın şey aptalcaydı. Anlayacaklar.
Hestia:
-Hiçbir şey olmayacak Helios. Hem sen nereden biliyorsun?
Helios:
-Biliyorum işte bir yerden. Bunun için mi buraya geldik?
Hestia:
-Evet, bunun içindi. Bari gidip yiyecek bir şeyler alalım da fazla dikkat çekmeyelim.Tam yola koyulmuşken Helios'un telefonu çaldı.
Hestia:
-Kim arıyor?
Helios:
-Alo?
Himeros:
-Acil gelmeniz lazım! Hera...
Helios:
-Ne oldu Hera'ya?
Himeros:
-Bilmiyoruz anlamadık. Çabuk gelin!Telefonu kapattı.
Hestia:
-Ne olmuş Hera'ya?
Helios:
-Anlamamışlar. Çabuk gelin diyor. Hadi gidelim!
Hestia:
-Sen, endişelendin mi? Bana mı öyle geldi?
Helios:
-Ne endişelenmesi!? Ölmezse diye endişeleniyorum.Hafif sırıttım. Helios cidden endişelenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ ELEMENT
Fiksi Remaja"Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna nasıl karar veriyoruz? Bu zamana kadar kimse düzeni bozmadı diye, köpüren ve taşıp gitmek isteyen aşkımı, içimde tutmak için çabalamak istemiyorum. Çıkıp gitsin varmak istediği yere, doğru zaman ya da yanlış za...