Hera'nın Ağzından;
...:
-Anne!
Madison:
-Merhaba! Ben Madison. Parktaki çocuklarla oynamak ister misin?
...:
-Annem nerede?
Madison:
-Babanı ziyaret etmeye gitti.
...:
-Babamla beraber mi gelecek?
Madison:
-Evet. Şimdi çocuklarla oynayıp onlarla tanışmak ister misin? Annen gelene kadar bizimlesin.
...:
-Annem ve babamın gelmeyeceğini biliyorum, Madison. Sadece bir gün onların yanına gideceğim.
Madison:
-Beş yaşına göre oldukça zeki bir kızsın.
...:
-Öyle derler.
Madison:
-Hadi bakalım, ben burada oturuyorum sen de parka gidip yeni arkadaşlarınla tanış.Küçük kız koşarak parka gitti. Bir süre salıncakta sallanırken etraftaki çocukları seyretti. Muhtemelen kısa bir süre sonra hepsi hakkında ufak tefek de olsa fikri vardı. Kalkıp mavi tişörtlü çocukla tanışmak için salıncağın durmasını bekledi. Salıncak durduğunda yalnız başına oturan çocuğun yanına gitti.
...:
-Merhaba!
Çocuk:
-Git buradan!
...:
-Tanışmak istemiyor musun?
Çocuk:
-Hayır, kimseyle tanışmak istemiyorum!
...:
-Ama en azından adını öğreneyim, olmaz mı?Küçük kız cümlesini bitirir bitirmez çocuk onu ittirdi. Kız gerisin geri düştü ve dirseğini yere vurdu. Başta ağlayacak gibi oldu. Hatta kimsenin bunu fark etmediğini gördüğünde daha çok ağlamak istedi. Yine de kendini frenlemesini biliyordu. Elini dirseğine götürdüğünde kanadığını fark etti. Sessizce bir ağacın altına geçip yattı ve gökyüzünü izlemeye başladı. Daha demin güneşin parıl parıl parladığı gökyüzü şimdi simsiyah bulutlarla kaplanmıştı. Bir süre sonra yanına gitmeye karar verdim. Ona nasıl yaklaşılması gerektiğini en iyi ben biliyordum çünkü.
Yavaş adımlarla yanına gidip onun yaptığı gibi yere yattım. Biraz sessiz durduktan sonra iletişim kurmam gerektiğine karar verdim.
Hera:
-Şu buluta baksana! Çok sinirli gözüküyor. Sanki dokunsalar ağlayacakmış gibi. Değil mi?Yüzüme bile bakmadan konuştu.
...:
-Sen kimsin?
Hera:
-Sana yardım edebilecek tek kişiyim. Bana izin vericek misin?Bir hışımla yerden doğruldu. Çok sert ve kararlı bir yüz ifadesi vardı. Bunu, tam aksine çevirmem gerektiğini bildiğim için ben adım attım.
Hera:
-Sen zeki birine benziyorsun. Şimdi sana bir şey göstereceğim, bakalım ne anlatmak istediğimi anlayabilecek misin? Sol kolunu uzat.Hiç şüphe etmeden sol kolunu uzattı. Ben de aynısını yaptım. Sonra bileğine çok yakın yerdeki doğum lekesini gösterdim. Aynı şekilde benim kolumdakini de.
...:
-Yoksa sen...
Hera:
-Merhaba, küçük Hera. Bazı şeylerle yüzleşmemiz, korkularımızı yenmemiz gerektiğini düşündüm. Asla yalnız değilsin. Hiçbir zaman yalnız kalmayacaksın. Elini tutan, sırtını okşayan birileri elbette olacak. Ama sen yine de yalnız kalmaktan asla korkma, olur mu? Yalnız da kalsan her şeyi tek başına başarabilirsin.
Hestia:
-Geldik, ne oldu Hera'ya?
Himeros:
-Bilmiyoruz. Uyanmıyor.
Hera:
-Şimdi gitmem gerek. Kalk ve aklına koyduğun o şeyi yap. Seni seviyorum.
Dione:
-Hayır, uyanıyor.
Boreas:
-Hera!?
Hera:
-Yaşadığım en iyi tecrübeydi. Bir daha yapmak istiyorum.
Boreas:
-Korkudan altıma yapacaktım Hera.
Hera:
-Boreas, o kadar güzeldi ki... Senin de yapman gerekiyor.
Hephaistos:
-Hera iyi olduğuna göre biri daha başardı.
Himeros:
-Aynen öyle. Hepimiz başaracağız, değil mi?
Hestia:
-Bizden sıra geçti ama umarım birlikte başarırız.
Hera:
-Neden bir yere gitmemiz gerekiyor gibi hissediyorum?
Helios:
-Çünkü gitmemiz gerekiyor. Hadi!
Hestia:
-Nereye?
Helios:
-Sürpriz.
Alpheus:
-Sürprizleri sevmem.
Doris:
-Ben severim, hadi gidelim.
Alpheus:
-Doris! Ne diyorsun?
Doris:
-Hadi gidelim, diyorum. Aksiyon olmayınca keyfim kaçıyor. Değil mi Helios?
Helios:
-Tabii ki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ ELEMENT
Подростковая литература"Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna nasıl karar veriyoruz? Bu zamana kadar kimse düzeni bozmadı diye, köpüren ve taşıp gitmek isteyen aşkımı, içimde tutmak için çabalamak istemiyorum. Çıkıp gitsin varmak istediği yere, doğru zaman ya da yanlış za...