Mektubu bırakıp eve geldiğimizde yemek yemek için hepimiz sofraya oturduk. Ben birkaç lokma bir şeyler yedikten sonra daha fazla yiyemeyeceğimi anlayıp pes ettim. Bu sırada aklımı karıştıran bir soruyu sormak istedim. Kafamı, yarım kalan yemek tabağımdan kaldırmadan ağzımı araladım.
Hestia:
-Alpheus, neden buraya taşındınız?Bir süre cevap gelmedi. Kafamı kaldırıp Alpheus'a baktım. O da bana bakıyordu. Yüzümdeki ciddiliği hissettiğinde konuşmaya başladı.
Alpheus:
-Anneannem uzun zamandır burada yaşıyor. Dedem 6 ay önce hayatını kaybettiğinde yalnız kaldı. Annemse son birkaç aydır onun yalnızlığına üzülüyordu. O yüzden buraya taşınmaya karar verdiler. Eğer ben de onlarla gelirsem alanımız genişler ve seni ya da ateş elementine sahip erkeği bulma ihtimalimiz artar diye düşündüm.
Hestia:
-Doğru da düşünmüşsün.
Alpheus:
-Evet, büyük bir tesadüfle daha üçüncü günümde karşıma çıktın.
Hestia:
-Annenler de burada mı kalıyor peki?
Alpheus:
-Onlar oraya yerleştiler. Ben gitmiyorum çünkü anneannem olabildiğince kötü biri. Yalnız kaldığına da, kalsa bile bunun onu üzdüğüne de asla inanmıyorum.
Hestia:
-Böyle düşünmene sebep olan ne?
Alpheus:
-Oralara girmeyeceğim. Sadece öyle işte. Uzak durulması gereken biri. Bu yüzden ben de böyle yapıyorum.Sustum. Sorulacak sorum ya da merak ettiğim herhangi bir şey kalmamıştı. Şimdilik.
Hephaistos, bana baktı.
Hephaistos:
-E yemiyor musun?
Hestia:
-Hayır, doydum.
Hera:
-Yoksa beğenmedin mi?
Hestia:
-Tam tersine çok beğendim. Ama bir lokma daha yersem şuraya kusacağım.
Doris:
-Hestia! Midemi bulandırıyorsun.
Hestia:
-Üzgünüm matmazel, bu kadar hassas olduğunuzu bilmiyordum. Bir daha tekrarlanmayacağından emin olabilirsiniz.Doris göz devirdi. Bense ortamdan sıkıldığım için ve biraz da olsa düşünmek için kalkmaya karar verdim.
Hestia:
-Ben daha fazla midenizi bulandırmadan kalkayım. Biraz yalnız kalmak istiyorum.Dione bana bakıp konuşmaya yeltenmişti ki onu böldüm.
Hestia:
-Merak etme Dione, iyiyim. Her şey yolunda. Sadece...Hephaistos'a dönüp devam ettim.
Hestia:
-...biraz beyin kaslarımı çalıştıracağım.Hephaistos gülümseyerek izci selamı verdi. Ne demek olduğunu anlayamadım. Ama zamanla anlayacağımı düşünüyorum.
Arkadaki odaya gidip kendimi yatağa attım. En erken yaşta başlayan elementler olarak en erken biz tamamlarız sanmıştım. Ama daha başlayamadık bile. Kulağa şaka gibi geliyor. Her neyse geç olsun güç olmasın.
Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken uyuyakalmışım. Hephaistos'un sesiyle uyandım.
Hephaistos:
-Hestia, uyan hadi! Böyle mi çalıştırıyorsun beyin kaslarını.
Hestia:
-Ne zamandır uyuyorum?
Hephaistos:
-3 saat oldu.
Hestia:
-Ne!? Hemen gitmemiz lazım.
Hephaistos:
-Nereye? Hestia, delirdin mi?Hephaistos'a cevap vermeden koşup elimi yüzümü yıkadım. Sonra telaşla içeri gittim.
Hestia:
-Çocuklar gitmemiz lazım.
Ares:
-Nereye Hestia, ne oluyor?
Hestia:
-Pan'a verdiğim adrese gitmemiz gerekiyor. Helios'un oraya gelmesini söyledim.
Doris:
-Bu kadar hızlı halletmiş olması imkansız. Daha mektup bile ulaşmamıştır.
Hestia:
-Öğreneceğin çok şey var Doris. Her neyse gelmek istemeyenleri zorlamıyoruz. Ben hazırlanıyorum. Benimle gelecek olanlar da hazırlansınlar. Her anlamda.Ben hazırlanmak için içeri girip kapıyı kapatırken Hephaistos kapıyı kapatmamı engelleyip o da benimle içeri girdi.
Hephaistos:
-Üstünü değiştirmeyeceksen içerde durmamın bir mahsuru yok değil mi?
Hestia:
-Yine ne öğrenmek istiyorsun?
Hephaistos:
-Pan'in, senin aslında kim olduğunu öğrenmesinden korkmuyor musun?
Hestia:
-Neden sen korkuyor musun?
Hephaistos:
-Yani korkmak değil de hafif tırsıyorum diyebiliriz.
Hestia:
-Merak etme Hephaistos, hiçbir şey olmayacak. Olsa bile bana zarar vermek istemeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz. Ki onu görürsek role devam edeceğim. Kendini aşırı zeki sanıyor ama zeka konusunda herkes onu yenebilir.
Hephaistos:
-İçimi rahatlattın.
Hestia:
-İşim bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ ELEMENT
Genç Kurgu"Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna nasıl karar veriyoruz? Bu zamana kadar kimse düzeni bozmadı diye, köpüren ve taşıp gitmek isteyen aşkımı, içimde tutmak için çabalamak istemiyorum. Çıkıp gitsin varmak istediği yere, doğru zaman ya da yanlış za...