İçimizdeki Ateş

66 11 0
                                    

Arabayı Himeros kullanmak zorundaydı ama uykusuzdu da. Hemen gitmemizin şart olduğunu düşünmüyorum.
Hestia:
-Ben bir yerde durup en azından sadece Himeros'un uykusunu alması gerektiğini düşünüyorum.
Doris:
-Ve Alpheus'un da dinlenmeye ihtiyacı var gibi.
Himeros:
-Yine bir sahil kenarına gideceğiz anlaşılan. Hestia, buraya geldiğimiz için en çok sen sevineceksin.

15 dakika içinde çoğu zaman olduğu gibi bir sahil kenarında durduk ama burası küçükken, Himeros'larla ailecek geldiğimiz sahil kenarıydı. Bir sürü deniz kabuğu toplamıştık. Çok tatlı küçük bir kulübede kalmıştık. Fazla eğlenmiştik. Şimdiye kadar geçirdiğim en iyi yaz tatiliydi, o yüzden burayı asla unutamıyorum.
Himeros'un o kadar uykusu vardı ki yattığı gibi uyudu. Durduğumuz iyi olmuş gibi gözüküyor.
Helios arabaya bindiğimizden beri benimle konuşmuyor. Sanırım Alpheus'a söylediklerim yüzünden. Bu yüzden onunla ben konuşmaya karar verdim. Koşarak yanına gittim ve rolüme girdim. Elimi uzattım.
Hestia:
-Prensim, bu sefer ben sizi bir yere götürebilir miyim?

İlk başta gülümsemedi bile. Elimi hiç tutmayacak sandım ama sandığım gibi olmadı. Elimi tuttuğunda ben de onun, bana yaptığını yapıp koşmaya başladım. Gelmek istediğim yere geldiğimizde konuştum.
Hestia:
-İşte bu da benim manzaram.
Helios:
-Çok güzelmiş.

Geldiğimiz yer sadece denizi gören yüksek bir tepeydi. Yine de beni çok iyi hissettiriyordu ve Helios'la konuşmak için en uygun yer burasıydı.
Hestia:
-Benden uzaklaşmana sebep olan şeyi biliyorum. Ama bana güvenmen gerek Helios. Buradan çıktığımızda ikimizden başka kimse yanımızda olmayacak.
Helios:
-Çıkarsanız tabii.
Hestia:
-Anlamadım? Çıkarsanız tabii mi!?
Helios:
-Çıkarsak demek istiyorum.
Hestia:
-Tabii ki çıkacağız Helios.

Helios içine doğru konuşuyordu ve ben ne demek istediğini duyamıyordum bile.
Helios:
-Çok hafife alıyorsun?
Hestia:
-Neyi hafife alıyorum? Helios biraz yüksek sesle konuşur musun?

Uyarıma rağmen hala içine doğru konuşmaya devam etti.
Helios:
-İçinde bulunduğumuz durumu çok hafife alıyorsun. Ve hepiniz için söylüyorum, insanlara çok kolay güveniyorsunuz. Hestia, üzerine alınma ama ben buradan kimseye güvenmiyorum. Alpheus başta olmak üzere.
Hestia:
-Böyle düşünmene sebep olan şey ne bilmiyorum ama hepsinin zararsız olduklarına eminim.
Helios:
-Pekala, siz öyle diyorsanız öyle olsun prensesim.

Sonunda bir şeyler düzelmişti. Helios neden böyle düşünüyor bilmiyorum ama onda hoşuma gitmeyen bir tavır var.
Hestia:
-Hadi diğerlerinin yanına gidelim.

Helios, gülümsedikten sonra yürümeye başladı. Eski samimi gülümsemesi değil gibiydi. Of, saçmalıyorsun Hestia. Alpheus'a olan hislerin yüzünden Helios'u bile farklı görmeye başladın. İnanmıyorum. Sen böyle biri değilsin.
Kendimle konuşmam bittiğinde bizimkilerin yanına gelmiştik. Dione'nin hiç konuşmadığını farkedip yanına gittim.
Hestia:
-Selam!

Sadece gülümsedi.
Hestia:
-Neden konuşmuyorsun, bir sorun mu var?
Dione:
-Hestia, içimde çok kötü bir his var.
Hestia:
-Ne gibi bir kötü his?
Dione:
-Bilmiyorum, anlayamıyorum. Ama sonu berbat bitecek gibi.
Hestia:
-Bu hissi biliyorum. Çoğu zaman hissedersin, ne zaman başına geleceğini beklersin endişeyle ama beklerken gününü zehir edersin. Boş ver gelecekse gelsin. En azından beklerken güzel geçir zamanını. Hadi Himeros'u uyandır. Bir şeyler yiyip yola çıkalım.
Dione:
-İçimi biraz da olsa rahatlattın, teşekkür ederim. Hemen uyandırıp geliyorum.

UYUMSUZ ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin