Hayal mi, Gerçek mi?

43 7 2
                                    

Hestia'nın Ağzından;

Doris, Helios'a yaklaştı.
Doris:
-Kimden bahsediyordun?
Helios:
-Anlamadım?
Doris:
-Gevelediğin şeyler diyorum... kimden bahsediyordun?

Aslında bunu sadece Doris değil, hepimiz merak ediyorduk.
Helios:
-Bir saniye, yani siz kimden bahsettiğimi bilmiyor musunuz?
Hera:
-İsim söylemedin, nereden bilebiliriz ki?
Helios:
-Ben gördüğüm ve duyduğum her şeyi sizin de hissettiğinizi sanıyordum. Bilmemeniz beni sevindirdi doğruyu söylemek gerekirse.
Himeros:
-Hiçbir zaman bilemeyeceğiz yani, öyle mi?
Helios:
-Bir nevi öyle denebilir.
Boreas:
-Eğer can sıkıcı konuşmanız bittiyse artık buradan gidebilir miyiz?
Hephaistos:
-Nereye gideceğimiz hakkında bir fikri olan varsa bence de artık gidelim. Bu ortam beni boğmaya başladı, çok kasvetli.
Doris:
-Zeka kullanmamıza gerek yok. Tam karşımızda kocaman bir kapı var. Gelin de çıkalım bir an önce.

Doris'in morali bozulmuş gibiydi. Nedenini tam olarak anlayamadım ama canını sıkan bir şeyler olduğuna adım gibi eminim.
Merak ettiğim için diğerlerinin ne yaptığını umursamadan, en öne geçmiş ve kapıya doğru yürüyen Doris'in yanına gittim.
Hestia:
-Selam!
Doris:
-Selam.
Hestia:
-Nasılsın?
Doris:
-İyiyim.
Hestia:
-Ben de iyiyim, sorduğun için teşekkür ederim. Canını sıkan ne? Bana anlatabilirsin, söz veriyorum kimseye anlatmayacağım.
Doris:
-Alpheus.
-Hestia:
-Tek sorun bu mu? Bana sanki başka bir şey varmış gibi geliyor.
Doris:
-Alpheus'a ihanet ediyor gibi hissediyorum.
Hestia:
-Böyle hissetmene sebep olacak bir şey yapmadın.
Doris:
-Eğer aklımdan geçenleri bilseydin bunu demezdin Hestia. Diyemezdin.
Hestia:
-Anlamıyorum.
Doris:
-Anlayamazsın. Hiçbir zaman da anlayamayacaksın. Çünkü sen her zaman peşinde koşulan kızsın. Bense...- ya da her neyse. Boş versene.
Hestia:
-Doris! DİKKAT ET!!!

PAT! Doris önündeki çukuru göremeyip durduğumuz katın alt katına tam anlamıyla yapışmıştı. Yani bunun olmasını istemezdim tabii ki. Ama sanırım artık bunu düşünmek için çok geç. Nasıl olduğunu sorsam daha iyi olur.
Hestia:
-Doris, iyi misin?

Biraz bekledim ama ses gelmedi.
Hestia:
-Doris!?

Ben dizlerimin üzerinde çukurdan aşağı Doris'e seslenirken diğerleri de koşarak yanımıza gelip benimle aynı pozisyonu almışlardı. Her bir kafadan farklı tonda "Doris!?, Doris iyi misin?" tarzında sesler yükseliyordu. Ben de önce etrafıma baktım, sonra da hiç düşünmeden çukura atladım.
Hephaistos:
-Hestia, salak mısın!? Ne yapıyorsun sen?

Ve bir "PAT!" daha. Yukarıya kafamı kaldırıp ellerimi sesim daha ileriye gitsin diye ağzımın çevresine yerleştirdim.
Hestia:
-Ben iyiyim! Merak etmeyin.
Helios:
-Sağ ol. Çok rahatladık, Hestia. Yaptığın aptalcaydı. Daha zekice bir çözüm bulabilirdik işe yaramaz.

Arkamdan söylenenleri umursamadım. Ve Doris'i aramaya koyuldum.
Hestia:
Doris!? Neredesin?

Konuşmaya çalışan ama bir türlü başaramayan birilerini duydum. Seslere doğru yürüdüm. Ben sese gittikçe etraf loş bir ışığa dönüşüyord- bir dakika, ne!? Alpheus? Doris?
Gördüklerim karşısında yeterince şok yaşamıştım. Ağızları bağlıydı. Ama sadece ağızları. Kolları ve bacakları serbestti. İyi de neden kaçmıyorlar?
Artık bu oyun bitmeli diye düşünüp onlara yürümeye başladığımda sadece gelmemem için çırpınmaya başladılar.
Hestia:
-Çocuklar, neden gelmiyorsunuz? Hadi siz gelmiyorsunuz, bari ben geleyim.

Ne olacaksa olsun diye düşünerek onlara doğru yürüdüm. "Gelme" demeye çalıştıklarını düşünmeden. Ben yanlarına gittiğimde her şey birden karardı.

Gözümü açtım. Artık etraf o kadar aydınlıktı ki... Neredeyiz? Çocuklar? Etrafıma bakındım. Sağ tarafımda Doris, sol tarafımda Alpheus vardı. Onlar çoktan uyanmıştılar.
Bembeyaz ve iki yataktan oluşan bir odadaydık. Oda olabildiğince soğuktu ve ben nerede olduğumuzu kestiremiyordum.
Alpheus ve Doris'in ağzı hala bağlıydı. Ama ipleri açmıyorlardı. Ne olduğunu asla anlayamıyordum.
Hestia:
-Biriniz anlatabilir mi? Lütfen.

Kapının kolu hareket etti ve üçümüzde kapıya yöneldik.

UYUMSUZ ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin