Kaybolan Parça

47 7 0
                                    

Hestia'nın Ağzından;

Sabah uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Sandığım kadarıyla ilk ben uyandım ve bir an önce diğerlerinin yanına gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani sonuçta iğrenç kokan bir yerde aç ve susuzlar. Diğerlerinin de uyanması için bağırdım.
Hestia:
-GÜNAYDIN!

Alpheus'un geldiğini hissettim bile.
Alpheus:
-Görünüşe bakılırsa gayet iyisin.
Hestia:
-Evet öyleyim ama bir an önce gitmemiz lazım. Diğerlerini arkamızda öylece bırakamayız değil mi? Hem de o iğrenç yerde.
Alpheus:
-Evet haklısın. Çok geçmeden yola çıksak iyi olur.

Biz konuşurken Elpis de yanımıza geldi.
Elpis:
-Nerede olduklarını tarif edebilir misiniz?
Hestia:
-Cesetlerin dolu olduğu, karanlık bir yerde.
Elpis:
-Neden oradalar peki? Yani bu biraz saçma geldi.
Alpheus:
-Pan yüzünden.

Elpis'in yüzü birden öfkeye bulandı.
Elpis:
-Pan mi!?
Hestia:
-Evet, belli ki onu sadece ismen tanımıyorsun.
Elpis:
-Ondan nefret ediyorum. Hadi gidip diğerlerini kurtaralım.

Alpheus, guruldayan midesine baktıktan sonra konuştu.
Alpheus:
-Yanımıza birkaç atıştırmalık alsak iyi olacak.
Elpis:
-Siz şimdi evin arkasındaki arabaya atlayın. Ben de atıştırmalık bir şeyler alıp hemen geliyorum.

Ben hızlı adımlarla arabaya yöneldiğimde Alpheus, gelecek gibi gözükmüyordu.
Hestia:
-Gelmiyor musun?
Alpheus:
-O kadar yoruldum ki, bazen çekip gitmek istiyorum. Ama sonra düşünüyorum ve bana yapılan gi-

Sözünü kestim çünkü ne diyeceğini az çok tahmin edebiliyordum.
Hestia:
-Sana yapılan gibi insanlara ihanet edip onları yarı yolda bırakmak istemiyorsun.
Alpheus:
-Tam olarak öyle.
Hestia:
-Alpheus sadece sen değil, hepimiz yorulduk. Beş sene önce başlayıp şimdiye kadar sürekli aynı şeyi düşünmek, koşuşturmak, aslında olduğumuz kişiden çok farklı davranmak, ihanete uğramak sadece senin için değil, hepimiz için çok zor. Ama başladığımız şeyi yarım bırakacak değiliz. O kadar korkak olamayız, değil mi? Sadece bir süre daha sabredip direnmemiz gerekiyor. Zor şeylerle karşı karşıya geliyoruz ama bu pes etmemiz için bir sebep olmamalı. Hem zorlanmak yakında başaracağımız anlamına geliyor. Zaten öyle de olacak.
Alpheus:
-Bu konuda çok haklısın ama tek mücadelemiz bu değil. Bunun ikimiz de farkındayız sanırım.

Alpheus'un neden bahsettiğini çok iyi anladım. Ama bunun doğru olduğunu ona hissettirirsem tüm koşuşturma boyunca ayağımıza dolanıp düşmemize sebep olacak. Bunu yapamam Alpheus, özür dilerim.
Hestia:
-Neden bahsediyorsun?
Alpheus:
-Gerçekten anlamamış olamazsın.
Hestia:
-Anlamam gereken bir şey miydi?
Alpheus:
-Her neyse boş ver. Önemli bir şey değil zaten. Artık arabaya binsek iyi olacak.

Doris ihanet etti diye beraber olacağımız anlamına gelmez bu. Alpheus'un derdi hala aynı ve buna inanmak istemiyorum. Hani Doris'e aşıktı ve onu bana tercih ettiği için mutluydu? Oyun oynadığımızı sanıyor. Ama bu oyundan çok daha fazlası bana kalırsa. Büyük bir risk. Onun yaptığı gibi hafife alınabilecek bir şey değil.
Arabaya bindiğimizde Elpis de çok geçmeden geldi. Çok güzel görünüyor. Tatlı tebessümü 'Pan' kelimesini duymadığı takdirde asla yüzünden eksik olmuyor. Sarı saçları arabanın açık camından esen rüzgar sayesinde arkaya doğru savruluyor. Direksiyonun üzerinde dolanan elindeki siyah ojeleri hafif soyulmuş. Dudakları muhtemelen ısırmaktan yara olmuş. Sağ omzundaki melek kanadı dövmesi direksiyonunu çevirirken genişleyip daralıyor. Tek başına bir hayat mı sürüyor bilmiyorum ama çok güçlü biri gibi geliyor.
Elpis:
-Sohbetinize de doyum olmuyor.
Alpheus:
-Kafamızın içindeki kendi kendimizle sohbetimiz bitse belki etrafımızla da iletişim kurabiliriz.
Elpis:
-Kafanızın karışık olması çok normal. Yani bu öyle basit bir şey değil.
Hestia:
-Ben bir şeyi çok merak ediyorum. Siz de bu kozmik planın bir parçası mıydınız?
Elpis:
-Sizin bir fikriniz var mı?
Hestia:
-Maalesef hayır.
Elpis:
-Geçmişim siyah dumanlarla çevrili. Bunu size anlatmam doğru olur mu bilmiyorum. Anlatırsam ve bu anlattığım şey, içinde olduğunuz durumu iyi veya kötü yönde etkilerse içim hiç rahat etmez. Bu yüzden belki sonra fırsatımız olursa bunu bir şekilde öğrenmenize sebep olurum.
Alpheus:
-Bu daha çok merak etmemize sebep oldu aslında.
Elpis:
-Şimdi bunu aklınızdan çıkarın, çünkü geldik. Ve size ufak bir tahmin: eğer Pan'i tanıyorsam buradadır.
Alpheus:
-Ne zaman kurtulacağız bu adamdan.
Hestia:
-İhtimali zor olan bir durum.
Alpheus:
-Burada bekleyerek hiçbir şey yapamayacağız. Hadi girelim artık.

Ceset yuvasına nasıl giriş yapacağımızı düşünmemize gerek kalmadan girilebilecek açık bir yer gördük.
Hestia:
-Elpis, Pan'i tanıyorsun.
Alpheus:
-Ne?
Hestia:
-Kapı açık baksanıza. Sizce Pan burada olmasa bu kapının açık olma ihtimali ne olurdu?
Alpheus:
-Evet, haklısın.

Önden hızlıca gittim ve hiç düşünmeden içeriye daldım.
Hestia:
-SELAM! Biz geldik, tam da beklediğiniz gibi.

Hiçbir ses gelmedi. İleri tarafa hiç ışık girmediği için ateş gücümle önümü aydınlatarak ve cesetlerin üstüne basmamaya özen göstererek ilerlemeye başladım. Alpheus ve Elpis de arkadan geliyorlardı.
Hestia:
-Bu işin içinde bir iş var.

Biraz daha ilerledim. Tek tek cesetleri geçiyordum. Bir ceset, iki ceset, üç ceset, dört ce- NE! Gördüğüm şeyle başım döndü.
Hestia:
-Alpheus! Yalvarırım gördüğüm şeyin aslında olmadığını söyle. Bu bir şaka olsun, lütfen.
Alpheus:
-Hestia, özür dilerim.

Tepki veremeyecek kadar şok olmuştum. Sadece yutkunmaya çalıştım.
Elpis:
-Tanıyor musunuz?
Alpheus:
-Evet.

Duyduğum her kelime kafamın içinde uzun süre yankılandıktan sonra bir daha hatırlamak istemememe rağmen aklımdaki en sağlam yere, en uygun zamanda kendini hatırlatmak için yerleşiyordu. Gördüklerimin gerçek olduğuna inanmak istemiyordum. Şimdi ne yapacağız? Bir kişi eksik mi devam edeceğiz? Ben bu yükün altından nasıl kalkacağım? Hephaistos'a bunu nasıl yapabilir? Neden!?
Elpis:
-Hestia, ne ölü ne diri başka kimse yok. Hadi çıkalım buradan.

Hiçbir şey söylemedim. Çıkmak da istemiyorum. Arkamızda birini bıraktık. Hani hiçbirimize ufak bir zarar bile gelmeden bitirecektik bunu? Şimdi ne oldu?
Elpis:
-Hestia, hadi.

Alpheus, beni dışarı çıkarmak için yanıma geldi. Ellerini omzuma koydu.
Alpheus:
-Hestia, şu an yapabilecek bir şeyimiz yok. Buradan çıkalım, konuşuruz.
Hestia:
-Benimle dalga mı geçiyorsunuz!? Şu an bunun hala şaka olduğunu umuyorum. Hephaistos öldü, bunun farkında mısın Alpheus!? Tabii senin derdin başka olduğu için bu senin için bir dert sayılmıyor.
Alpheus:
-Dediğin şeylerin farkında mısın sen?
Elpis:
-Tamam, sakin olun. Şu an olayın şokunda olduğunuz için sinirlisiniz sadece. Dediklerinize odaklanmıyorsunuz. Şimdi çıkalım buradan.
Hestia:
-Hephaistos'u burada bırakıp nasıl gideceğimi bana söyler misiniz?
Alpheus:
-Hestia, kendini suçladığını ve berbat hissettiğini biliyorum. Eminim ki Hephaistos, sana çok güvendiği için teslim olmuştur. Şimdi pes ettiğini bilseydi ne olurdu?
Biz kimseyi arkada bırakmadık, bırakmayacağız da zaten. Aramızda olmamaları, kalbimizde olmadıkları anlamına gelmiyor öyle değil mi? Şimdi hadi gel, buradan çıkalım.

Alpheus haklıydı. Ama yine de çok kötü hissediyorum. Böyle bir şey olmayacağına kendimi o kadar alıştırmıştım ki neye uğradığımı şaşırdım resmen. Daha onu tanıyamamıştım bile. Bari onunla tanıştığım için çok mutlu olduğumu, son kez söyleyebilseydim.
Dışarı çıktık. Kenardaki duvarın önüne oturdum ve uzun zaman sonra akmayan gözyaşlarım şimdi akmaya başladı.
Duygularımı göstermeyi beş sene önce bırakmıştım. Ama şu an bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Alpheus'un ellerini omuzlarımda hissettim. Kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Önce gözyaşlarımı sildi, sonra elimi tuttu ve beni bir yere götürmeye başladı.
Alpheus:
-Elpis! Bizi burada bekle, çok geç kalmayız.

UYUMSUZ ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin