"Sadece Hisset"

68 11 0
                                    

Alpheus:
-Tamam hadi ilk kim inmeye cesaret ediyor?

O cümlesine başlamadan ben çoktan inmiştim bile. Her şey ne kadar erken o kadar iyi.
Doris:
-Belli ki Hestia yeterince cesur.
Helios:
-Öyledir.
Hestia:
-E hadi inmiyor musunuz?

Diğerleri de sonunda indiler.
Himeros:
-Aklınızda bir fikir var mı? Ben artık toprak elementimi bulmak istiyorum. Yalnızlıktan öleceğim.
Boreas:
-7 kişiyiz. İkişerli gruplara ayrılacağız. Bir kişi de tek başına gidecek.
Himeros:
-Ben tek gitmem. Hem neden bir gurubu 3 kişilik yapmıyoruz?
Boreas:
-Daha hızlı bulmamız için.
Hestia:
-Ben tek giderim de sizin feneriniz var mı?
Hera:
-Var. Bize bir tane ve Alpheus'lara bir tane. Helios ve sen de zaten ışık kaynağısınız.
Hestia:
-Tamamdır. Ben soldan gidiyorum.
Helios:
-Hestia! Ben gidebilirim senin yerine.
Hestia:
-Hayır, ben gitmek istiyorum.
Helios:
-Tamam, dikkatli ol o zaman.
Himeros:
-Hep burnunun dikine gidiyor. Merak etme bir şey olmayacak.

Ormanın ortasına daldım. Hem de karanlıktan korkmama rağmen. Helios'un karanlık korkumu yenme yöntemi gerçekten işe yaramıştı sanırım. Garip ve muhteşem.
Bu arada nereye gittiğimi bilmiyorum. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Sadece bir işaret arıyoruz. En azından ben öyle yapıyorum.
Ateş böceği ormanının burası olduğuna emin miyiz? Hiçbir yerde parlayan bir şey görmüyorum da.
Ormanın daha da içine girdiğimde bir ses duydum. Çıtırtı gibi. Olduğum yerde durdum. Etrafı dinlemeye başladım. Lütfen, bizimkiler ya da zararsız biri olsun. Ben içimden bunları ümit ederken duyduğum çıtırtı, ağzımı kapatan bir ele dönüştü. Hassiktir be!
Pan:
-Selam Hestia! Görüşmeyeli nasılsın?

Hiç zamanı değil. Ne yapacağım şu an? Korktuğumda beynim duruyor, düşünemiyorum.
Pan:
-Merak etme, aradığın yere götüreceğim seni.

Yürümeye başladığında gözlerimi de kapattı. En azından görseydim. İçim daha tedirgin. Haklı olarak.
Hipnozu aklımdan çıkarmamam gerekiyor. Mithra ne demek istemişti? "O seni hipnoz etmeden sen onu hipnoz et." Hayır aklıma hiçbir şey gelmiyor. Çok karışık.
Birden gözlerim açıldı.
Pan:
-Tadaa!

Bir sürü ateş böceği ve bir kız. Ateş böcekleri tamam da kız ne alaka?
Pan:
-Şimdi ağzını açacağım ama bağırmak yok.

Pan ağzımı açtı. Tabi ki bağırmayacağım, tekrar ağzımın kapatılmasını istemiyorum. Gözlerine bakmadan konuşuyordum.
Hestia:
-Ne istiyorsun?
Pan:
-Seni.
Hestia:
-Bu kız neden?
Pan:
-Onun bir adı var Hestia. Ailen sana hiç terbiye vermedi mi? Adı Dione.

Toprak elementi mi? İnanmıyorum.
Hestia:
-Neden burada?
Pan:
-Açıklama yapmayacağım. Sadece bana bak.

İşte başlıyoruz. "O seni hipnoz etmeden sen onu hipnoz et." Delireceğim. Aklıma bir şey gelmiyor. Kafamı istemsiz kaldırmaya başlamıştım. Pan'le göz göze gelmeden bir şey düşünmeliydim. Lanet olsun!
Pan:
-Hestia, senden istediğim şeyleri yapar mısın?
Hestia:
-Her zaman.
Pan:
-Güzel, bunu sevdim. Pekala, hipnoz olduğundan emin olmam gerekiyor. Kendine zarar ver.
Hestia:
-Daha zor şeyler istemelisin Pan.

Kendi oluşturduğum ateşle kolumu yaktım. Ne kadar canım acısa da önemi yoktu.
Pan:
-Haklısın bu çok kolay oldu. O zaman Dione'ye zarar ver.

Dione'nin karşısına geçtim. Sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla konuştum.
Hestia:
-Özür dilerim.

Sonra da hafifçe gülümseyip göz kırptım. O da kafa salladı. Ve aynı şeyi ona da yapacakken Pan beni durdurdu.
Pan:
-Tamam inandım. Ona zarar vermene gerek yok.

UYUMSUZ ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin