Yin-Yang

63 12 0
                                    

Helios:
-Hadi karanlık korkuna bir çözüm bulalım.
Hestia:
-Zor gibi.
Helios:
-Dediklerimi yaparsan çözüm bulacağız.
Alpheus:
-Dediklerimizi yapsaydı şimdiye çözüm bulmayı geç korkusunu yenmişti bile.
Hestia:
-Kaç kere çözüm bulmaya çalıştın anlatsana biraz.
Alpheus:
-Kırıcıydı.
Hestia:
-Sürekli aramızdaki konuşmaya burnunu sokmaman gerektiğini anlatmak istedim sadece ve bunu en kibar şekilde yaptım.

Alpheus, her zaman yaptığı gibi sırıtıp önüne döndü. Her şeye gülerek tepki vermesi beni çıldırtıyor. Alpheus için üzgünüm ama artık gerçekten ikisi arasında gerginlik istemiyorum.
Hestia:
-Çözüm için bekliyorum.
Helios:
-Elini uzat.

Dediğini yaptım ve o da elimi tuttu. Ya her zaman beklemediğim şeyler oluyor ya da ben çok safım. Elimi tuttuğu için heyecanlanamadan, kaynağı ellerimiz olan bir ışık az da olsa etrafı aydınlatmaya başladı.
Helios:
-Ben yanında olduğum sürece asla karanlıkta kalmayacaksın. Ama olur da bir gün yanında olamazsam...

Elini elimden çekmek istedi. Ama bunu istemiyordum. Bu yüzden elini sıkı tutmaya başladım. O da yalnız kaldığımda ne yapmam gerektiğini göstermek için elini çekmeye yeminliydi. Çektiğinde ışığın söneceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Yüzümdeki şaşkınlığı görünce cümlesine devam etti.
Helios:
- ...ışığın kaynağı zaten sensin Hestia.

Hayatımın en iyi anıydı sanırım. Şimdiye kadar bu kadar duyguyu bir arada hiç yaşamamıştım. Çok etkileyiciydi. Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Öylece yüzüne mi bakacağım?
Hera:
-ÇOK İYİYDİ!
Himeros:
-Helios, sen Hestia'yı boşver. Benimle bir şeyler düşünmez misin?
Hestia:
-Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Sadece tüm güzel duyguları bir arada yaşıyorum ve bu çok güzel hissettiriyor. Teşekkür ederim.

Helios gülümsedi. Ve ben de öyle.
Himeros:
-Geldik.
Alpheus:
-Sonunda. Fazla açım.

Bir lokantaya oturduk. Arabada Himeros'un atıştırmalıklarımdan yediğim için aç hissetmiyorum. Yememek tercihim.
Hestia:
-Bilmeceyi okumayı nasıl unuttuk?
Boreas:
-Biz baktık ona çoktan.
Hestia:
-E ne yazıyor?
Boreas:
-Hiçbir şey.
Himeros:
-Nasıl yani?
Boreas:
-Bomboş. Sadece bir tane şekil var.
Hera:
-Göstersene onlara da.
Boreas:
-Arabada bıraktım.
Hera:
-Ben anlatayım en iyisi. Şekil Yin-Yang. ☯️
Alpheus:
-Hestia'nın kolyesinden yani.

Kolyemi asla dışarda tutmam,her zaman tişörtümün altında olur. Alpheus nasıl farketti? Kafamı karıştıran o kadar çok şey var ki...Gerçekten delirmek üzereyim.
Helios:
-Anlamı ne bunun?
Hestia:
-Sadece sembolün anlamını açıklayabilirim. Yin siyah olan, Yang beyaz olan kısım. Beyaz erkeği, siyah dişiyi temsil ediyor. Birbirleriyle her konuda zıtlar. Erkek gündüz, dişi gece. Erkek güneş, dişi ay. Erkek aydınlık, dişi karanlık. Erkek mantıksal, dişi sezgisel. Erkek pozitif, dişi negatif. Hepsini sayamayacağım. Sadece zıtlar işte ve zıt kutuplar birbirini çeker. Yin-Yang'in olayı bu ama ikinci bir anlamı daha var. O da, "her kötünün içinde bir iyilik, her iyinin için bir kötülük var." düşüncesi. Buna pek inanmıyorum ama hangi anlam bizi bilmeceye götürecek veya götürecek mi bilmiyorum. Benden bu kadar.
Boreas:
-Bunların bize yararlı olması için bir işaret bulmamız gerek.

Yemeklerini bitirmek üzereler. Alpheus, kolyemi hatırlatmak ve yemek yemek dışında ağzını hiç açmadı. Sadece dinledi ve yemeğini yedi. Gerçekten kırmış olamam değil mi? Benim yüzümden değildir umarım.
Yemeklerini yedikten sonra arabaya dönüp bilmeceyi düşünmek için hareketlendiğimizde Alpheus'la konuşmayı deli gibi istiyordum. Ve bu en iyi fırsattı.
Hestia:
-Alpheus!

Karşılık vermeden sadece yüzüme baktı.
Hestia:
-Biraz konuşabilir miyiz?
Alpheus(diğerlerine dönerek):
-Siz gidin, biz geliyoruz.

Sonra bana doğru yürümeye başladı. Kendimi çok garip hissediyorum. Alpheus gerçekten mutsuz gözüküyor.
Alpheus:
-Evet,dinliyorum.
Hestia:
-Durgun, sessiz ve mutsuz olmana sebep olan şey ne?
Alpheus:
-Ben durgun, sessiz ve mutsuz değilim. Sadece acıkmıştım.
Hestia:
-Ben yanlış anladım galiba.
Alpheus:
-Sadece olmamı istediğin kişi gibi davranıyorum Hestia. Bu, sana neden benimle konuşacak kadar dert oldu bilmiyorum.
Hestia:
-Ben senden herhangi birine dönüşmeni istemiyorum. Sadece...
Alpheus:
-Sadece sizden uzak olayım değil mi?
Hestia:
-Hayır ben öyle bir şey demedim.
Alpheus:
-Eğer bunu istiyorsan senden uzaklaştığım için bir sorun olup olmadığını kontrol etme. Artık ikimiz de nerede durmamız gerektiğini biliyoruz.

Sadece yürüyüp gitti. Arkasından seslendim ama dönmedi bile. Çok fazla ağlamak istiyordum. Ayaklarımı arabaya doğru zorlasam bile bunu başaramadım. Arabanın tam tersi yönüne doğru koşar adım yürümeye başladım. Ama vücuduma hakim olmam gerekirken o bana hakim oluyordu.
Yemek yediğimiz lokantanın arkasına doğru döndüğümde karşımda taş bir merdiven vardı. Geçip oraya oturdum. Birazcık beni bekleyebilirlerdi değil mi?
Hiçbir şey yolunda gitmiyor. Bir elemente sahip olmak istiyor muyuz bunu bize sormaları gerekirdi.
Alpheus'la aramızın bozulması beni neden bu kadar fazla etkiledi bilmiyorum. Bildiğim tek şey berbat hissettiğim.
Kafamın içindekilerle boğuşurken adım sesi duydum. Bizimkilerden biri olduğunu düşünüp gözyaşlarımı sildim. Ama ses arkamdam geliyordu. Arkamı döndüğümde karşımda genç bir kadın vardı. Biraz korktum çünkü ne yapmak istediğini anlayamadım. Ama kocaman gülümsedi. Sonra da yanıma oturdu.
...:
-Neden ağlıyorsun?
Hestia:
-Tam olarak ben de bilmiyorum. Bir şeyleri doğru yaptığımı düşündüğümde bunlar berbat şeyleri beraberinde getiriyor.
...:
-Öncelikle kolyeni sıkmayı bırak. Koparacaksın. Ve hayat böyledir. İyi kötüyü, kötü iyiyi beraberinde getirir. Yani zıt kutuplar sürekli birbirini çeker. Ve kolyen, aslında sana bunu zaten anlatıyor Hestia.
Hestia:
-Hestia mı? Zıt kutuplar mı? Siz, kimsiniz?
...:
-Sana bilmeceyi verecek kişi.
Hestia:
-İnanmıyorum!
...:
-Şu an ağlamanı istemiyorum. Her şey yoluna girecek inan bana. Ve sana tüm hayatın için ufak bir tavsiye: içinden ne geçiyorsa tam o an yap. Çünkü o şey aklından geçtiyse yapmadığın için pişmanlık duyarsın. Bu da aklından geçeni yaptığın için pişmanlık duymaktan daha kötü. Öyle değil mi?
Hestia:
-Çok teşekkür ederim. Umarım her şey yoluna girer.
...:
-Bu bilmeceniz. Yaşadığın kötü şey bilmeceyi bulmanı sağladı.

Gitmek için ayağa kalktı ve merdivenden çıkmaya başladı.
...:
-Ayrıca, kolyene bayıldım!

Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmasını sağladı. Çok tatlı biriydi. Şimdi bizimkilerin yanına gitmem gerekiyor.
Helios:
-Geliyor!
Himeros:
-Nerdeydin Hestia?
Hestia:
-Nerde olduğumu boş verin. O evrenin bir oyunuydu. Bilmeceyi buldum!
Hera:
-Ama nasıl?
Hestia:
-Orası bana kalsın. Sen al ve bilmeceyi oku.
Hera:
-Pekala, okuyorum.

Alpheus'la göz göze geldik. Ağladığımı anlamış mıydı bilmiyorum. Sadece daha duygusal bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım. Madem aramızdaki mesafenin bu olduğuna karar vermiş öyle olsun bakalım.
Helios:
-Hestia, iyisin değil mi?
Hestia:
-İyiyim teşekkür ederim. Ama ben bilmeceyi kaçırdım. Kafam karışık biraz.
Boreas:
-Boş ver. Biz bulduk bile.
Hestia:
-Ne!?
Boreas:
-Şaka şaka. Arabaya binelim, okuruz tekrar. Şimdi şehir dışına çıkıyoruz.
Hestia:
-Şehir dışına mı?
Boreas:
-Evet. Burada bulmamız gereken elementin, yaşadığı şehri ve çalıştığı yeri yazmışlar kağıda. Onu bulmaya gidiyoruz.

Yola çıkmadan önce Himeros'un uyuması gerektiğine karar verdik. Biz yolda her türlü uyuyorduk ama o...
Biz arabada oyun oynarken Himeros çoktan uyumuştu.
Birkaç saat sonra Himeros uyanıp yola çıkmamız gerektiğini söyledi. Hera da midesinin bulandığını söyleyerek öne oturdu. Biz de arka tarafta; Helios, Boreas, Alpheus ve ben muhteşem bir dörtlü olmuştuk.(!). Aslında Hera'nın yanına geçmeyi düşündüm ama sonrasında Helios'u, Alpheus'la bırakmanın kötü bir fikir olabileceğini düşündüm.
Yola çıktığımızda çok fazla uykum vardı. Sürekli Alpheus'un bana baktığını bilmek beni kötü hissettiriyordu. Bu yüzden Helios'a doğru yaslandım, gözlerimi kapatmadan önce gökyüzüne doğru baktım. Sonra uyuyakalmışım.

UYUMSUZ ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin