Doris:
-Duygu dolu anlarınız bittiyse Alpheus'u, hayatına son verebilmek için; Hestia'yı da istediğimiz şeyleri yapması için götürebilir miyiz?Doris ve Helios'u gördüğümüzde ikimiz de şaşırdık ama aynı zamanda gerçekten sıkılmıştık da.
Hestia:
-Aslında biliyor musun, sıra bizde Doris.
Helios:
-Sadece boş konuşuyorsunuz. Ben şimdiye kadar konuştuğunuz şeyleri işleve geçirdiğinizi görmedim.
Alpheus:
-Düşüncelerimiz karşılıklı.Alpheus'la aynı anda güçlerimizi kullanıp Helios ve Doris'i benim çıktığım zindanın içine hapsettik.
Hestia:
-Hala aynı şeyi düşünüyor musunuz?Alpheus, anahtarı diğerlerine gösterdi.
Hestia:
-Helios çok iyi bilir, bu anahtardan bir tane daha yok.Gülümsedim. Ve Alpheus'un kolundan tutup merdiveni açan taşa bastım. Merdivenler açılırken arkama döndüm.
Hestia:
-Tabii hipnoz ve ihanet gücünüzle yeni bir anahtar elde etmeyi başarabilirseniz, çıkabilme ihtimaliniz hala var.
Doris:
-Senden nefret ediyorum Hestia, senden nefret ediyorum!
Alpheus:
-Benden nefret etmiyor musun?İğneleyici gülümsemelerimizden sonra merdivenlerden çıkmaya başladık. Rotamız zaten belli: Pan'in Sarayı.
Hestia:
-Alpheus ben daha fazla dayanamayacağım. Pan'i inanılmaz derece öldürmek istiyorum.
Alpheus:
-Öldürmek mi?
Hestia:
-Aynen öyle. Yani şimdiye kadar vicdanımız yüzünden zarar vermek istemedik, bu çok aşikârdı. Sonra düşündüm ve Pan'den bahsediyoruz. Kötülerin kötüsünden... Neden öldürüp kurtulmayalım ki?
Alpheus:
-Bunu yaparsan bir bedeli olacağını biliyorsun değil mi?
Hestia:
-Evet, element kristaline rahatça ulaşmak ve hayatımızın monoton bir yaşam olmasına sebep olmak bir bedelse, biliyorum.
Alpheus:
-Katil olma fikri sana çok basit geliyor galiba?
Hestia:
-Aslında o kadar da basit olmayacak. Muhtemelen biraz zorlar. Ama buna değmez mi sence de?
Alpheus:
-Hestia gibi düşünmüyorsun, sen delirmişsin. Güçlerimizle ona zarar vererek engellemek gayet mantıklı, ama öldürmek çok başka bir boyut. Bunu yapmana asla izin veremem.
Hestia:
-Biliyorum, öylesine saçmalıyorum işte. O kadar sıkıldım ki bir an önce kurtulmak istiyorum.
Alpheus:
-Biliyorum ama öldürerek kurtulamazsın.
Hestia:
-Tamam haklısın, saçma bir düşünceydi. Tekrar buradayız ve bu sefer hiç eksiksiz döneceğiz.
Alpheus:
-Hadi bakalım, bol şans!Saraydan yine elimizi kolumuzu sallayarak ve kendi ayaklarımızla içeri girdik. Her defasında olduğu gibi bu defa da tam olarak Pan'in önünde durdum.
Hestia:
-Pekala Pan, bu gerçekten sondu. Umarım oğlunu ve müstakbel gelinini kurtarmayı başarırsın.
Pan:
-Onlara ihtiyacım yok.
Hestia:
-Bu dediğini duysalar, eminim çok üzülürlerdi.
Pan:
-Umrumda değil.
Hestia:
-Evet evet, biliyorum. Ben senin yerinde olsam -ki inan hiç istemezdim- ben de planlarımı her seferinde mahveden iki beceriksiz yerine Hestia'yı tercih ederim. Ama ne acı ki böyle bir şey olamayacak. Ve sen tam şu andan itibaren bizim işlerimize burnunu sokmayacaksın.
Pan:
-Buna sen mi karar veriyorsun?
Hestia:
-Evet, ben karar veriyorum.Gücümü kullanarak biraz da olsa korkmasına sebep oldum. Yüzüne yaklaştım ve göz temasından asla kaçınmadım. Çünkü hipnozu bana işlemiyor. Bunu ne kadar geç fark etsek de şimdiden sonra baya işime yarayacak.
Hestia:
-Şimdi bana anahtarı veriyor musun yoksa ben gidip kendim mi alayım?
Pan:
-Beni böyle korkutabileceğini mi sanıyorsun?
Hestia:
-Hayır asla öyle bir düşüncem yok, sadece istediğimi ver ve bir daha karşına çıkmayayım.
Pan:
-İstediğim bu değil.
Hestia:
-Farkındaysan senin değil, benim istediklerimi konuşuyoruz.
Pan:
-Hiç gerçekleşmeyecek isteklerini mi?
Hestia:
-Alpheus gidip Doris'in seni sakladığı odadan anahtarı getirebilir misin? Halının altındaki gizli bölmede.Pan'in gözlerinin içine bakmayı bırakmadım ve sırıttım.
Hestia:
-Hatırlatırım, bir ara en sadık yardımcın bendim.
Pan:
-Neden sana işlemiyor?
Hestia:
-Sen bunu yeni mi fark ettin, Pan? Yoksa düşündüğümüz kadar zeki değil misin? Oğlun da sana çekmiş belli ki.
Pan:
-Buradan o kadar kolay kurtulamayacağını biliyorsun değil mi? Burası benim çöplüğüm.
Hestia:
-Ama ben senin çöplüğünde nasıl ötüleceğini çok iyi biliyorum. Bunu bana sen öğretmiştin.
Alpheus:
-Biz geldik!
Hestia:
-Biz de tam Pan'le ne şekilde yok edilmek istediğini tartışıyorduk.
Elpis:
-Onu bana bırakın, siz gidip işinize bakın. Bir daha yolunuza çıkmayacağından emin olabilirsiniz. Değil mi Pan?
Pan:
-Bensiz hayatın, sana fazla cesaret katmış. Bir daha değil, bulduğum her fırsatta karşınıza çıkacağım. Elpis beni eski Pan sanıyor.
Hestia:
-Sensiz on adım bile yeterli Pan. Size iyi eğlenceler...
Elpis:
-Olabildiğince hızlı halletmeye çalışın.
Hestia:
-Ne zaman, ne olacağı belli olmuyor. Bunun garantisini veremem. Ama bir şeyin garantisini verebilirim.Ateş gücümü, tekrar Pan'a karşı kullandım. Çünkü kim olursa olsun kimseyi bir daha arkamızda bırakmak istemiyordum. Bu sefer öfkem ateşimi harlamıştı. Ve olabildiğince etkili bir hamle yapmıştım. Elpis de bizim yaptığımız gibi Pan'i çıktıkları zindana hapsettikten sonra önümüzde engel kalmadığını düşünerek bir sonraki adımın ne zaman geleceğini beklemek için saraydan uzaklaşmaya başladık.
Boreas:
-Ne kadar daha bekleyeceğiz? Ben çok sıkıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ ELEMENT
Teen Fiction"Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna nasıl karar veriyoruz? Bu zamana kadar kimse düzeni bozmadı diye, köpüren ve taşıp gitmek isteyen aşkımı, içimde tutmak için çabalamak istemiyorum. Çıkıp gitsin varmak istediği yere, doğru zaman ya da yanlış za...