Peki Ya Sonra? 4. Bölüm

1K 116 12
                                    

Geride bıraktığı günler aynı şekilde devam ederken, Elif'in can yakan günü yine gelmişti. Her Cuma akşamı saat 19:00 da babaları gelip çocukları hafta sonu için alıyordu. Ara ara hafta içi akşamları uğrayıp sitenin bahçesinde ya da arabada biraz gezerek vakit geçiriyorlardı. Hayatların da birbirlerinin yokluğunu ez aza indirgemeye çalışıyorlardı. Çocuklar, babalarını görecekleri için mutlu ama diğer yandan annelerinden ayrı kalacakları için de buruk gidiyorlardı babalarının evine. Elif elinden geldiği kadar durumu normalleştirmek için uğraşıyordu. En azından onlar evden çıkıncaya kadar öyleymiş gibi davranıyordu.

Çantalarını hazırlarken surat asan çocuklarına;

"Hadi ama ne bu suratlar, yapmayın bunu ne kendinize ne de bana. Lütfen!" dedi. "Babanızı üzmek istemezsiniz dimi?"  diyerek çantalarını alarak odadan çıkıp vestiyerin önüne bıraktı. İkisini de ellerinden tutarak içeri geçip, koltuğa oturtup önlerin de diz çökerek oturdu. Ellerinden tutup kendi ellerinin içine alıp;

"sizi çok seviyorum bunu biliyorsunuz" dedi. Evet!  Yaşadığınız zor... Bunu biliyorum ama lütfen daha fazla zorlaştırıp beni de kendinizi de üzmeyin. Hatta babanızı da. Belki bana kızıyorsunuz ama kızmayın lütfen! Ben sadece siz huzurlu, mutlu bir evde büyüyün istedim. Belki şimdi anlamıyorsunuz ama bir gün anlayacaksınız." Dedikten sonra gözlerinin içine baktı. Tıpkı onlar gibi. Bir süre sessizce sadece baktılar birbirlerine. Konuşmasalar da anlaşılabilmeyi umdular kendilerince...

Güvenlikten gelen telefon Levent'in geldiğini haber verdi. Otomata basıp apartman kapısını açan Elif, bir yandan da çocukların ceketlerini giydirirlerken asansörün yukarıya çıktığını görünce çantalarını kapıya çıkardı. Tam o anda asansör kapısı açıldı ve Levent her zaman ki bakımlı ve takım elbiseli hali ile göründü. Açık kumral saçları, ela gözleri ve 1.80'e yakın boyuyla  yakışıklı bir adamdı.Eve uğramadan direk buraya geldiği üzerini değiştirmemesinden anladı Elif. İş dışında genelde spor kıyafetler giyen birisiydi çünkü. Ne boşanma evresinde ne de sonrasın da efendiliğini ve Elif'e olan saygısını asla kaybetmemişti.

Çocuklarını gördüğü anda adımlarını hızlandırıp kapıya kadar geldi ve ikisine de sıkıca sarılıp öptü. Her ne kadar hafta içi görüşseler de onları çok özlediğini biliyordu. Tıpkı çocuklarının babalarını çok özledikleri gibi. Elif, evin kapısında elinde çocukların çantaları ile beklerken yüzün de buruk bir gülümsemeyle izliyordu onların bu halini. Yuşa, hiç vakit kaybetmeden kreşte olanları anlatmaya başlamıştı bile. Dua da onun bu heyecanlı hallerine gülüyordu tıpkı babası gibi. Levent, Elif'e baktığında onun da Yuşa'nın bu hallerine güldüğünü görünce elindeki çantaları almak için uzandı.

"İyi akşamlar Elif, nasılsın?" diye sordu her zaman ki kibarlığı ve saygısıyla.

"İyi akşamlar Levent. İyiyim sağ ol, sen nasılsın?

"Bildiğin gibi yoğun iş temposuna devam ediyoruz. İyiyim bende sağ ol. Bir şey yoksa biz çıkalım. Annemler yemeğe bizi bekliyorlar, unutmadan onların da selamları var sana"

"Aleyküm selam. Sende çok selamlarımı ilet lütfen. Herhangi bir şey yok. Sadece Dua'nın pazartesi günü matematik sınavı var. Bu hafta hep çalıştı ama konuların üzerinden birlikte son bir defa geçerseniz çok iyi olur. Son sınavı bu önemli çünkü. Başla bir şey yok." Demiş çocuklarına son defa sıkı sıkı sarılıp öpmüştü. Birbirlerine tekrar iyi akşamlar dilediler. Levent asansöre bindikten sonra Elif'te evine girdi. Yine boğazına oturmuştu o yumru işte.







Kapıyı kapatıp içeri girdikten sonra, gözüne fazla gelen şıkları kapattı. Ayaklı lambaderini açıp, kendisini sallanan koltuğuna yığılır gibi bıraktı. Müzik çalarından yalnız kaldığı her an dinlediği Rachmaninoff'un en çok sevdiği müziğini açıp, gözlerini kapattı. Bir süre kimsenin onu rahatsız etmeyeceğini bilerek kendini müziğe bıraktı. İyi geliyordu böyle anlarda. Hiçbir söz, kelime duymadan sadece melodilere kendini kaptırmak en iyi terapi yöntemiydi Elif'e göre. Kitap okumayı geçiyordu çünkü kitap okumak yemek yemek kadar önemli bir ihtiyaçtı zaten.

Peki Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin