Herkese iyi geceler can okurlarım. Öncelikle bir haftalık gecikmeden dolayı hepinizden özür diliyorum. Benim küçük savaşçının hayatı normale dönmeye başladığından beri benim hayatımın şirazesi kaydı. Şu son 15 günüm hep bir koşturmaca ile geçti. Onu tekrardan dış dünyaya adapte etmek, benim o düzene tüm korkularıma rağmen alışmaya çalışmam tam bir kaos haline geldi. Allah nasip ederse minik bey yine tüm korkularıma rağmen temmuz ayı gibi kreşe başlayacak ve tahmin edersiniz ki araştırıp onun için en uygunu bulmak, gidip yerinde görmek, öğretmenleri ile süren saatlerce görüşmeler yapmak zorunda kaldım. Ve en sonunda buldum. İnşallah onun için en iyisi ve hayırlı olmuştur. Yani işin özü gerçekten bilgisayar başına geçecek bir anım olmadı inanın. Yoksa sizler nasıl bizim delileri okumak için sabırsızlıkla bekliyorsanız bende onları yazmak için öyle sabırsızlanıyorum. 50. Bölüm olduk ve ben bu bölüm için çok başka şeyler düşünüyordum ama maalesef şartlar el vermedi. Diğer bölümlere göre biraz kısa ama aşk kokan bir bölüm oldu. Sizleri daha fazla bekletmek istemedim ve bittiği an hemen paylaşmak istedim. Diğer bölüm tüm taşların yerinden oynayacağı bir bölüm gelecek inşallah.
Sabrınız, anlayışınız için teşekkür ederim.PEKİ SONRA? 50. BÖLÜM
Sabah güneş doğduğunda, başı omzuna yaslı, elleri ellerinin içinde uyuya kalan Elif rahatsız olması diye aldığı nefeslerin sesi bile duyulmuyordu. Öyle bir anın içindeydi ki saatlerdir rüya olmasından deli gibi korkuyordu. Elif'i ona gelmişti. Hem de nasıl beklenmedik nasıl da güzel gelmişti. Gözlerinde gördükleri, dilinden dökülen her bir kelime yüreğinde depremler yaratmıştı. Geçen kısacık saatleri bile nasıl dolu dolu yaşamış, birden fazla duyguyu aynı anda yaşatmıştı ona. Uyumamak için direnişleri kısa bir süre önce son bulmuştu. Yanı başında, aldığı nefesleri duyuyor, sıcaklığını en yakınından hissediyordu. Elif hayatına girinceye kadar tüm hayatında anı yaşayan Alp Timur, bir çok kez olduğu gibi yine bir anın içinde hapsolmak ve bu anda kalmayı istiyordu. Ne olurdu sanki zaman dursa da burada böylece kalsalardı. Daha ne isterdi bu hayattan. Daha sonra konu Elif olduğunda asla elindeki ile yetinmeyeceğini farkına vardı. Onunla ilgili o kadar çok hayali vardı ki. Daha aşkını doya doya yaşamamıştı bile. Elinden tutup tüm şehri adım adım gezmek gibi delicesine hayalleri vardı. gün doğumunda balona binecek, gökyüzünü ve güneşi de aşkına şahit kılacaktı. Mabedim dediği mahzenine götürecek, onsuz kaldığı zamanlara inat çok daha fazlasını yaşayacaktı. İçinde Elif olan sonsuz hayallerini Elif'i ile birlikte doya doya yaşayacak ve yaşatacaktı. Alp Timur bir Elif hikayesini yazacaktı...
Daldığı düşüncelerden mutfak kapısındaki hareketlilik ile sıyrıldığında Leyla'nın kendilerini yüzünde kocaman bir gülümseme ile izlediğini gördü. Elindeki ince battaniyeyi fark ettiğinde gülerek göz kırptığında Leyla yavaş adımlarla yanlarına yaklaşmıştı. Alp Timur Elif gecenin serinliğinden üşümesin diye uyanmasından korkarak üzerine örttüğü ceketini yine yavaşça alarak Leyla'nın battaniyeyi örtmesini gülen gözleriyle izledi. Her ne kadar sabaha kadar uykusuz kalmış olduğundan yorgun bir yüzü olsa da gözlerinin içi gülüyordu.
'Çok güzel uyuyor ama böle kalırsa boynu tutulacak abi. Ne yapsak kaldıralım da odaya geçip orada uyusa. Kahvaltıyı nerede yapacaksınız gün için planınız ne bilmiyoruz ama Selim yine de fırına gitti. Elif bizim meşhur tandır ekmeğimizi ve pidelerimizden yesin diye. Börekçiden de börekler almasını özellikle tembih ettim. Saat daha çok erken, şimdi kaldırsak Elif'i bir daha uyumaz diye düşünüyorum. Başını dizine koysan da öyle mi uyusa acaba? Leyla konuşurken Elif uyanmasın diye olabildiğinde sessiz olmaya gayret ederken gözleri Alp Timur ile Elif arasında gidip geliyordu.
'Bende biliyorum böyle boynu tutulacak ama uyanırsa diye kıyamıyorum hareket ettirmeye. Bir keresinde uykusunun çok hafif olduğunu söylemişti. Gece ne kadar ısrar ettiysem gidip odanda uyu diye ama öyle inatçı ki uykum yok uyumak istemiyorum derken böyle uyuya kaldı bende dokunmadım. Hem ne yalan söyleyeyim onu böyle bir nefes uzağımda hissetmek çok iyi geldi. Biraz daha böyle kalsın, baktım uyanmıyor uyandırırız. Gün içinde ne yapacağımızı hiç konuşmadık, ne yapmak istiyor hiç bilmiyorum. bir uyansın ona göre konuşur birlikte plan yaparız. Öğlen toplantımız var biliyorsun ama Elif'i bırakıp nasıl gideceğim hiç bilmiyorum' derken Leyla hızla araya girmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/252314785-288-k824122.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peki Ya Sonra?
RomanceBenim gönlü güzel mavim Denizim... Gökyüzüm... Saçlarına cemreler düştüğünde ilk baharı getirenim... En güzel mevsimim... Elifim... https://youtube.com/channel/UCLuEnhBewpvxK67a_ttLiTw