Peki Ya Sonra? 11. Bölüm

724 113 20
                                    

Gecikme için hepinizden özür diliyorum. Keyifle okuyun:)

Otele girdikten sonra dostuna iyi geceler dileyerek hemen odasına çıkmak istemiş ama Selim onu bırakmayıp "konuşacağız" diyerek onunla birlikte odasına çıkmıştı. Alp Timur karşı çıkıp ısrarla yalnız kalmak istediğini söylemişti ama başarılı olamamıştı. Şimdi odasının balkonunda karşılıklı oturmuş söze ilk olarak kimin gideceğini bekliyorlardı. Selim dostunun konuşmayacağını anlayınca derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Neden Elif?"

Dostunun hiç uzatmadan sorduğu soruyla gözlüğünü çıkartarak masaya fırlatır gibi bıraktı. Elleri ile yüzünü sertçe ovaladıktan sonra geceden bile daha kara olan gözlerini dostuna dikerek,

"Bilmiyorum. Anladın mı? Bilmiyorum."

Dedi. Adeta isyan eder gibi.

"Öyle tanıdık ki gözleri... sesi.... Sanki, sanki çok önce görmüş gibiyim. Hele o naif incecik çıkan sesi" diyip bir süre düşünür gibi durup devam etti.

"Ulan elli yaşındayım neredeyse. Neler gördüm neler yaşadım en iyi sen biliyorsun. Yıllar önce kapattım ben o defteri. Bir daha da açmak istemedim. Ailem, siz,  işim yetiniz bana. Fazlasını hiç beklemedim. Elimde, hayatımda olan her şeyin değerini bildim. Ama bu ne bilmiyorum. Ben ne yaşıyorum Selim? Düşünmekten kafayı yiyeceğim. Nerde gördüm, nerede duydum sesini.Günlerdir uyku uyuyamıyorum"

Alp Timur başını eğip  ellerinin arasına alarak  bir süre öylece durdu. Selim dostunun durumunun tahmin ettiğinden daha fazlasını yaşadığını anlayınca oda derin bir of çekti.

"Nerede görmüş olabilirsin ki? Burada gördün desem daha önce hiç gelmedin. Gerçi Kapadokya'ya defalarca geldiğini söyledi Elif. Acaba görmüş olabilir misin? Geldiğinde nerede kaldı acaba? Araştır öğreniriz bunu gerçi sorun olmaz ama karıştırıyor olabilir misin? Diyip dostuna hüzünle baktı.

"Kardeşim. Seni en iyi ben tanıyorum. Yıllar önce o defteri kapattım dediğinde,  hepimiz ne kadar üzülsekte sustuk. Sen iyi ol istedik sadece ve saydı duyduk sana. Yıllardır anlık zevkler için bile kimseyle birlikte olmadın. Bunuda biliyorum. Ben kimsenin günahına girmem, Ah almak istemem dedin, uzak durdun. Niyetlerini açık açık belli eden kadınlara ne yaklaştın nede yaklaşmalarına izin verdin. Kimse inanmıyor senin elline merdiven dayadığına. Su gibi kadınlarla birlikte olma ihtimalin oldu yıllarca. Hepsini görmezden geldin. Çoğu zaman bizzat şahit olduk buna." 

Selim birazdan söyleyeceği şey için derin bir nefes alıp tekrar devam etti sözlerine.

"Bak sakın yanlış anlama beni ama söylemek zorundayım. Tüm hayatını çocuklarına  adamış bir anne o. Aşk bencildir. Yapma kardeşim. Kendini sonu belli olmayan bir yola sokma. Çok yıpranırsın. Seni tanıdığım için söylüyorum. Kafana koyduğundan asla vazgeçmediğini en iyi ben biliyorum. Senin için yol yakın mı bilmiyorum ama varsa öyle bir ihtimal vazgeç. Olmaz dostum. Sen kendini adadığın gibi kendinede adanılmasını beklersin.  Paylaşmaz, yalnızca kendine saklamak istersin. O bir anne dostum. Öncekileri her zaman çocukları olacak. Sen bunu kaldıramazsın. İkinizide üzer, yıpratırsın. İstersen meleğinin yanına git kafanı dağıt biraz. İyi gelecektir onu görmek sana."

Selim derin bir nefes alarak sustu. Konuşmadı bir daha.

Alp Timur Selim'in tüm konuşması boyunca kafasını eğdiği yerden kaldırmadan dinledi. Selim'in konuşması bittiğinde yüzünde hüzünlü bir gülümseme ile başını kaldırıp,

"Sende farkettin dimi? Meleğime ne kadar benziyor. Orman yeşili gözlerinin içinde güneş ışıkları dans ediyor gibi adeta. İnsanın içini ısıtıyor. Aynı zamanda da yağmur bulutları gizli o güneş ışıklarının  ardında. Her an yağmur damlaları iniverecekmiş gibi duruyor. Öyle bir hüzün gizli...Dedim ya çok tanıdık o gözler. Eminim ben, daha önce mutlaka gördüm. Yoksa böyle hissetmem mümkün değil. Sanki hep varmış gibi.İnsanda sarıp sarmalamak isteği uyandırıyor.  Çok güzel bakıyor be dostum. Küçücük lan. Alsam kucağıma kaybolur gider kollarımın arasında. Çok dik kafalı ama. İnatçı. Gergin olduğu zamanlarda dudaklarının içini kemiriyor. Bir şeyler anlatırken elleri yerinde hiç durmuyor. Kızınca ateş çıkıyor sanki gözlerinden. O gün nasıl posta koydu gördün dimi? Gerçi bir anda ne olduda böyle terslendi anlamadım. Benim şaraplarımı bana anlatıp övemezmiş."

Peki Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin