PEKİ YA SONRA? 43. BÖLÜM'Sana bir kerecik sarılmama izin verir misin lütfen?'
Gözlerinin içine bakarak sorduğu bu masum soru Elif'in bu gece bir çok kez yaşadığı o titreme duygusunu tekrar yaşamasına sebep olmuştu. Bakışlarında ve sesinde öylesine bir yalvarış vardı ki hayır demek neredeyse imkansızdı. İçten bir sarılma bu dünyadaki bir çok duygudan ve hareketten çok daha fazla anlam saklardı Elif'e göre. Bu yüzden Elif'i tanıyan herkes onun sevdikleriyle sarılmayı ne kadar çok sevdiğini çok iyi bilirdi. Şimdi karşısında duran bu adam ondan yapmayı en çok sevdiği şeyi istiyordu ama Elif'in buna bu gece yaşadığı bu kadar duygu yoğunluğundan sonra kalbi nasıl dayanacaktı? Son bir aydır onun yokluğunda avunduğu kokusunu birebir ondan almak düşüncesi kalbinin yerinden çıkmasına sebep oluyordu. Kendine itiraf edemese de belki de şu an onunda yapmak istediği tek şey tıpkı Alp Timur gibi sarılmaktı. Bu anı yaşıyor ya da yaşayacak olmanın verdiği saf mutluluk resmen ayaklarını yerden kesilmiş gibi hissediyordu. Son iki saatte yaşadığı ve hissettiği her şey çok uzun yıllardır hayalini kurduğu duygulardı. Hayatı boyunca gerçek aşkın ne olduğunu nasıl hissettirdiğini deli gibi merak etmişti. Çok istemesine rağmen, aşk evliliği yapamamasının içinde yarattığı eksikliği ömrünün sonuna kadar yaşayacağını düşünür ve içten içe üzülürdü bu duruma. İçinde bulunduğu durumu kabullenip, geleceğe ve kendine dair her şeyden vazgeçip tüm hayatını iki evladına adamış onların mutlulukları için yaşıyordu. Hayatın kendisi için bambaşka planlar kurduğunu bilmeden. Allah geciktiriyorsa güzelleştiriyordur cümlesindeki derin anlamı Elif iliklerine kadar hissediyordu. Alp Timur o kadar geç ve o kadar hesapsız bir zamanda gelmişti ki kabullendiği tüm doğrularını alaşağı etmişti. Şimdi elleri elinde gözlerinin içi gülerek kendisine bakan adamın gözlerine bakarken bir anda gün boyu üzerini örtüp kaçtığı tüm gerçekler bir tokat gibi yüzüne çarpıyordu. Aldığı karardan asla pişman değildi ama daha şimdiden omuzlarına aldığı bu yükün ağırlığı canını yakmaya başlamıştı bile. Gözlerini Alp Timur'un gözlerinden çekip elini sımsıkı tutan ele bakmış ve içine gelip tüm korkularından kaçmak ister gibi gözlerini kapatmıştı. biraz durmaya ihtiyacı vardı çünkü sonunu bilmediği bu yola ilk adımını atmıştı.
Alp Timur bu gece yaşadığı her şeyin bir hayal olmadığının gerçekliğine inanmak için anlık bir cesaretle Elif'e sarılmak istemişti. O kadar imkansız geliyordu ki sanki sarılırsa anın gerçek olduğunu kabullenebilecekti. Belki biraz erkendi alacağı cevabı da bilmiyordu ama kendisine engel olamadan kelimeler birden dökülüvermişti ağzından. Elif'in sorusuyla beraber kendi iç dünyasında çatıştığını biliyor ve vereceği cevabı sabırla bekliyordu. Bu yola ilk çıktığı andan itibaren en büyük yol arkadaşının sabır olacağını çok iyi biliyordu. Konu Elif olduğunda sabrının sınırı olup olmadığını artık kendisi bile bilmiyordu. Saniyeler dakikalara döndükçe, Elif'in o mutlu yüz ifadesinin yavaş yavaş kaybolduğunu gördü. Çok kısa bir an acaba elini tuttuğu için pişman olduğunu düşünse de bu fikrinden hemen uzaklaşmıştı. Dakikalar önce gözlerinin içine bakarak aşkına teslim olup elini tutan bu kadının asla pişman olmayacağına inanıyordu yada inanmak istiyordu. Buna inanıp tutunmaya ihtiyacı vardı. Hatta bunu Elif'in ağzından duyması gerekiyordu. Sarılmak istemediği için mi böyle oldu, acaba diye düşünürken, Elif'in kafasını eğerek ellerine baktığını daha sonra da gözlerini kapattığını görmüştü. Ona biraz olsun zaman vermek isterken elindeki eli biraz daha sıkmış ve diğer elini de ellerinin üzerine koymuştu. Elif'in küçücük elini iki elinin arasına almış sanki kaçmasından korkar gibi sıkı sıkı tutuyordu. Aralarında bir adım kadar bile olmayan mesafe de Elif kafası önünde öylece dururken Alp Timur duyacağı her şeye kendisini hazırlamak ister gibi derin bir nefes alıp Elif'in adını sessizce fısıldamıştı. Yerinden hiç kıpırdamasa da adını söyledikten sonra avcunun içindeki elin kendi elini daha sıkı kavradığını hissettiğinde yüreğinde binlerce kelebeğin kanat çırptığını düşündü. Böyle olmasına sebep olan her ne ise kendisine sığınır gibi sıkı sıkı tutuyordu elini. Bundan aldığı cesaret ile bu sefer daha net çıkan sesi ile;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peki Ya Sonra?
Roman d'amourBenim gönlü güzel mavim Denizim... Gökyüzüm... Saçlarına cemreler düştüğünde ilk baharı getirenim... En güzel mevsimim... Elifim... https://youtube.com/channel/UCLuEnhBewpvxK67a_ttLiTw