Peki Ya Sonra? 6. Bölüm

897 106 8
                                    

Sabah gözlerini açmadan yatağında ona eşlik edenin sadece cacık olduğunu bilmek bir anlık içini burksada, kendisini o ruh haline sokmamak için büyük bir enerji ile uyanıp dakikalarca yataktan çıkmadan öpüp koklamıştı evinin üçüncü oğlunu.

"Günaydın bebeğim, bugün benimle idare edeceksin artık. Kalk bakalım, dışarıda hava mis gibi çıkıp gezelim biraz seninle" diyerek banyoya girip ihtiyaçlarını giderdikten sonra, çıkıp tayt ve ince switini giyip odasının ve mutfağın balkon kapılarını açıp siteden çıkmadan önce koşup oynasın diye topunu ve tasmasını eline alarak evden çıktılar.

Yarım saate yakın oynayıp eve döndükten sonra her zamanki rutinlerini yapan Elif işe gitmek için hazırdı. Pazartesiden itibaren tatil günlerinin nasıl olacağını bilmediğinden bu haftanın iznini yarın kullanmak için almıştı. Hem çocukları geldiğinde evde olmak hemde bu bir aylık süreci onlara anlatmak için iyi olacağını düşünüyordu. Mutfağı ve odasını toplayıp düzenledikten sonra hazırlanmak için tekrar odasına girdi.

Lacivert simetrik kesim diz altlarına gelen kayık yakalı, yumuşacık penyesi olan elbisesini giyip, aynasının karşısına oturdu. Kırmızı ve lacivert karışım renkleri ile çok sevdiği ahşap ip karışımı olan kolyesini ve küpelerini taktı. Çok seviyordu böyle rengârenk el işi takıları kullanmayı. Geçen sene yaz tatilinde babaları ile tatile giden çocuklarından sonra kendisi de üç günlüğüne aşığı olduğu Muğla Dalyan'a kaçmıştı. Büyük büyük otellerde kalmaktansa butik otellerde kalmayı daha çok seviyordu Elif. Bu ve bunun gibi birçok takısını da oradan almıştı. Olmazsa olmaz saatini de taktıktan sonra saçlarını düzleştirip tek örgü ile örüp, uygun olan çantasına gerekli eşyalarını koyduktan sonra cacığın mamasını kontrol edip, öpüp koklayarak evden çıktı.

Hafta sonları genelde işe servis ile gidiyordu. Pınar her defasında,

"benim arabam ile gitsene ben evdeyim nasılsa neden kendine macera arıyorsun" dese de bir türlü kabul etmemişti Elif. Oturduğu sitenin yakınlarındaki durağa geldikten hemen sonra servisi gelmişti. Boş bulduğu yere oturup, çantasından kalemini çok sevdiği yazar Esra Tok'un mazi adındaki kitabını çıkarıp kaldığı yerden okumaya başladı.  Otelleri hafta sonları normal zamanlarda olduğundan daha dolu oluyordu. Afyon'a yakın illerden termal keyfi için iki günlüğüne gidip gelen birçok misafirleri oluyordu. Yoğun bir günün kendisi bekliyor olduğunu bilerek otele varıncaya kadar biraz hikâye kahramanlarının rüzgârına bırakarak okumaya başladı.

Kendini öyle çok kaptırmıştı ki kitaba, otele geldiğini servisten inenleri görünce anlayıp hemen toparlanarak indi. Kartını okutup soyunma odasına hızlı adımlarla yürüdükten sonra on dakika içinde hemen hazırlanıp bugün önümüzdeki bir ay boyunca çalışmayacağı lobi bara çıktı. Şefleri ile günlük konuşmalarını yaptıktan sonra tamda tahmin ettiği gibi hiç oturmadan çalışmıştı. Öğlen yemeğine inmeden önce bebeklerinin seslerini duymak için, Dua'yı ayrı kaldıkları zamanlarda görüşmek için verdiği telefonu arayıp ikisi ile de konuşup babaanne ve dedelerini üzmemelerini tembih edip selam söyleyerek telefonunu kapatıp yemekhaneye inip yemeğini yedikten sonra yoğunluğun daha da arttığını bilerek oyalanmadan hemen çıktı.

Misafirlerin çoğu tamda tahmin ettiği gibi çoğu tanıdık simalardı. İki yıldır çalıştığı bu otelde sürekli gelip konaklayanların birçoğunu tanıyordu. Özellikle lokum barda çalışırken çoğu misafir barın deskinde yüksek sandalyelere oturduğundan hepsi ile güzel sohbetleri olurdu. Her tipten ve karakterden insanı tanıma şansı oluyordu Elif'in. Kadın erkek farketmeden hem imrendiği, hemde ne zaman gider acaba bunlar diyerek düşündüren insanlar olurdu hep. Hele en can sıkıcı olanları ise kadın gördüğü zaman,  akıllarından çok başka yerleri ile düşünen erkek müsveddeleri oluyordu. Tabak altına notlar yazarak numaralarını bırakanlar, desk arkasında çalıştığı zamanlar gevşek gevşek konuşmak isteyenler.

Peki Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin