Peki Ya Sonra? 12. Bölüm

722 109 14
                                    

Keyifle okuyun:)

Elif, o gece eve girer girmez parmağını sitreç folyo ile güzelce sarıp kendisini hemen suyun altına atmıştı. Bandajlı olan sol elini fayansa dayayıp, tek eli ile olduğu kadar hızlı bir duş alıp kendisini hiç bir şey düşünmeden uykuya teslim etmek istiyordu. Eğer düşünürse içindeki deli gibi ağlama isteğini durduramayacaktı bunu çok iyi biliyordu. Dilinde dualarla Rabb'ine yine aynı yakarışla yalvardı.

"Hakkımda hayırlı olanı gönlüme düşür. Gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle.

Gözlerini sabaha parmağındaki ağrı ve acıma hissi ile açtı Elif. Bir süre gözlerini kapatıp öylece hiçbir şey yapmadan yattı. Hiçbir şey düşünmek istemiyor ama aynı zamanda da olanları ve hatta olacakları deli gibi düşünmek istiyordu. Ağrıyan başına ve parmağına inat gözlerini yavaş yavaş açtı. Hava hala aydınlanmamıştı. Nedendir bilmiyordu ama bu gece yatağında yalnızdı. Çocukları kendi odalarında uyumuştu anlaşılan. Yavaş hareketlerle yatağından kalkıp ince hırkasını giyerek balkona çıktı. Tam o anda başlayan sabah ezanıyla yüzüne yerleşen gülümsemesi ile gözlerini kapatıp kendini o ilahi sese teslim etti. Kendini en yalnız, çaresiz hissettiği anda Rabb'i yine "ben buradayım" demişti ona.

Ezan bitene kadar yerinden hiç kıpırdamadan öylece durup kendini dinledi. Yaşadıklarının kendini neden bu kadar huzursuz ettiğini düşündü. Sonra o gözler geldi bir yine aklına. Gece boyu verdiği tepkiler, o telaşlı hali, derin bakışları. Kucağında taşımıştı onu.  Nefesini ensesinde hissettiği o an. Nasıl ürperdiğini hatırlayıp yeniden aynı duyguyu hissetti. Amacı neydi bu adamın? Neden kendisine böyle davranıyordu? Düşünmekten baş ağrısının daha da şiddetlendiğini anlayınca kendini hemen banyoya atıp abdest alarak tek sığınağı olan Rabb'inin huzuruna vardı. Namazı bitip selam verdikten sonra dakikalarca secdeye kapanıp dualar etti.

Çocuklarının odasına girip ikisini yine her zamanki gibi öpe koklaya uyandırdı. Parmağındaki sargıyı fark eden Dua,

"Parmağına ne oldu annem? Diye sordu yüzünü kaplayan üzüntüyle.

"Önemli bir şey değil bebeğim, limon keserken dikkat etmedim o yüzden birazcık kestim. Ama iyiyim merak etme. Su değmesin diye sardım. Hadi bakalım hemen kalkıyorsunuz okul saatiniz geliyor. Ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum. Ayrıca bugün size bir sürprizim var.

"Ne sürprizi anne? Diye uykulu gözleri ve merak dolu haliyle annesinin yüzüne bakıyordu Yuşa.

"Bugün işe gitmiyorum. Okuldan sizi ben alacağım.

Çocukların ikisi de sevinç çığlıkları atarak annelerinin kucağına atlayıp öpücüklere boğdular. Üçünün kahkahaları tüm evi sarmışken, kapıda onları izleyen annesini gördü Elif.

"Sabah neşeniz bol olsun. Kahkaha seslerinize uyandım. Neye sevindiniz böyle? Diye yatağın ucuna oturdu.

"Annem bugün işe gitmeyecekmiş anane. Ne güzel dimi? Diye ananesinin kucağına tırmandı Yuşa.

Sevda hanım yüzünde buruk bir gülümsemeyle önce çocuklara sonrada kızının yüzüne baktı. İçten içe hala kızıyordu ona. Hem kendisine hem de çocuklarına bunu neden yaptığını sorguluyordu. Elif defalarca anlatmasına rağmen yine de anlatamamıştı kendisini. En son yaptıkları büyük bir tartışma esnasında,

"Ne yaşadığımı ben biliyorum. Sizin dediğiniz gibi her şey maddi imkânların iyi olmasıyla olmuyor. Bu hayat benim ve çocuklarımın hayatı. Kimseye verilecek hesabım yok. Eğer bu şekilde beni suçlamaya devam edeceksen içim ne kadar acırsa acısın senide çıkarımın hayatımdan." Sözlerinden sonra bir daha bu konuyu açmamıştı annesi. Tabi yeri geldiğinde söze dökmese bile bakışlarıyla yine yapacağını yapıyordu. Elif yine annesinin o suçlayıcı bakışlarını fark ettiğinde içinden sabır çekip görmezden geldi.

Peki Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin