Elif günlük rutin işlerini halledip, evden parmağına pansuman yaptırmak için erken çıkıp önce bir sağlık merkezine uğramış, ardından geç kalmamak için taksiyle otele gitmiş, Tam vaktinde üzerini değiştirip yerine çıkmıştı. Kendisini çok gergin hissediyordu. Yaşananlardan sonra o adamla tekrar karşılaşacağını bilmek bedenini yay gibi geriyordu. Derin bir nefes alıp, personel girişi olan arka kapıyı açıp içeri girdi.
Kapının açılma sesiyle masanın önündeki iki sandalyede oturan şefi ve Kenan başlarını çevirdiklerinde Elif'i görmeleriyle ikiside gülen yüzleri ile bakmışlardı Elif'e.
"Ooo hoş geldin Elif. Nasılsın. Parmağın ne durumda?"
"Hoş buldum şefim. Çok iyiyim. Parmağımda iyi. Gelmeden pansuman yaptırıp geldim. Hiç gerek yoktu ama izin içinde teşekkür ederim. Siz nasılsınız? Nasıl geçti bensiz geceniz?"
Elif'in yüzünden ki gülümsemeyle sorduğu soruya bu kez Kenan şakayla karışık cevap vermişti.
"Ahhh yokluğun nasıl belli oldu bir bilsen. Sen demirbaşsın kızım burda. Kimse alamaz senin yerini. Dikkat et kendine bir daha bizi sensiz bırakma"
"Estağfirullah Kenan Bey. Sizin yanınızda esamemiz okunmaz."
İkili arasındaki atışmayı şefin sesi böldü.
". Hadi bakalım madem herkes iyi iş başına. Gidip açın kapıları yapın hazırlıklarınızı. Ben aşağı iniyorum. Burası sizde. Kolay gelsin"
Şefin odadan çıkmasıyla Kenan'la Elif aralarında konuşarak ön tarafa çıktılar. Kenan, kapıları açarken Elif'te masaların eksiklerini tamamlayıp gerekli düzenlemeleri yapıyordu. Kenan'ın yüzünde gülümsemeyle kapıdan dışarı baktığını görünce merak edip yanına doğru yürüdü.
"Hayırdır neye gülüyorsun öyle sen?"
Dün kapıları açar açmaz Alp Timur beyin içeriye girerek Elif'i sorması aklına gelmiş ve manidar şekilde Elif'e bakıyordu.
"Hiç" dedi Kenan.
"Öylesine güldüm. Hadi bakalım Elif Hanım. İşinizin başına geçin. Bugün sen içeride ol. Dışarısı bende. Elinle zor olur servis yapmak. Haftanın son günü bugün daha yoğun olur. Yoğunluk başlamadan hazırlık yapalım. Hem sanada kolaylık olur."
Elif "var sende bişeyler ya çıkar kokusu nasıl olsa" diye konuşarak içeri girdi.
Akşam yemek saatine kadar hazırlıklarla geçerken Elif'in bir gözü sürekli kapıyı gözlüyordu. Bir yanı onu görmek isterken, diğer yanı bir daha hiç görmemeyi diliyordu. İçeride bir iki masada oturan otel müşterisi olmayan dışarıdan gelen misafirler vardı. Otel misafirleri genelde yemekten sonra gelirlerdi çünkü. Canlı müzik yapan ekibin gelmesiyle ortam yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı. Kenan ise daha fazla dayanamayıp, sanki sıradan bir şeymiş, o anda aklına gelmiş gibi konuşmaya başladı.
"Alp Timur Bey" dedi ve bir an durup Elif'in tepkisini merakla izleyerek devam etti.
"Baya merak etmiş seni. Barın kapısında bekliyormuş. Kapıyı açtığım an içeri girip seni sordu. İzinli olduğunu söylediğimde de baya bir gerildi. Sonra hiçbir şey demeden çıkıp gitti."
Kenan konuşuyordu ama Elif onu duymuyordu. O hala "Alp Timur bey seni merak etmiş" sözünde takılı kalmıştı. Bir an elini kolunu nereye koyacağını bilmeyerek öylece durdu. Kenan'ın adını seslenmesiyle kendine geldi. İyiki Kenan'ın önündeydi de ona doğru dönmeden derin bir nefes alıp kendini toparladı. Normal tutmaya çalıştığı yüz ifadesiyle dönüp;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peki Ya Sonra?
RomantizmBenim gönlü güzel mavim Denizim... Gökyüzüm... Saçlarına cemreler düştüğünde ilk baharı getirenim... En güzel mevsimim... Elifim... https://youtube.com/channel/UCLuEnhBewpvxK67a_ttLiTw