34. Bölüm

177 15 2
                                    

Tuğsem Elsa Maren Arslan

Yine bir gece tekmelenerek uyandırılmıştım. Sevgili kızım gün geçtikçe daha hareketli oluyor ve büyüyen karnımla onun yaşam alanı artarken benimki azalıyordu. Gerçi onun boyutunu düşününce ne derece bir konfora sahiptir merak etmiyor değildim. Artık rutin bir halde şişen ayaklarımı yataktan sarkıtarak yere değmesini sağladım. Sonra yavaş hareketlerle bir elimle yataktan destek alarak ayağa kalktım. Hamile olmanın yanında bel fıtığına da sahip olmak her hareketimi ağır çekimde ve planlı yapmamı gerektiriyordu. Aren yatakta mışıl mışıl uyurken onun bu rahatlığına sinirlenmeden edemedim. Bütün eziyeti analar çeker ama çocuk doğunca babasının kızı olur. Yok efendim böyle bir şey! Benim kızım anasının kızı olacak. Kendi kendime triplenirken göz ucuyla tekrar kocama baktım. Aslında babasına çekse hiç fena olmaz. Eli yüzü düzgün dalyan gibi delikanlı benim kocam. Şimdi o böyle uyurken gidip yanaklarını sıkasım geldi. Neden ben uyanıkken o uyuyor? Hem şuan onun lacivertten hallice gözlerini göresim geldi. Elimle kafamdaki düşünce bulutlarını savuşturup sessizce odadan çıktım. Çıkmadan telefonumu da elime almayı ihmal etmedim. Askılıktan kimonomu ve yemenimi alıp balkona çıktım. Biraz temiz hava almak iyi gelecekti. Telefonumu kurcalayacakken 2 saat önce gelen bir mesaj dikkatimi çekti.

"Lütfen müsait olduğunda beni ara!" Bu neydi şimdi? Bilmediğim bir numaradan gelen bu mesaj ister istemez korkmama neden olmuştu. İstemsizce olan bir tepkiyle çevreye bakma gereği hissettim. Bahçe kapısında duran iki koruma hala ayaktaydı. Eğer birini görmüş olsalardı kapıda mutlaka bir hareketlilik olurdu. Bir yanım umursamadan içeriye gir ve uyu derken diğer yanım kim olduğunu delicesine merak ediyordu.

"Konuşmamız gereken önemli bir konu var." Yeni gelen bir başka bildirimle kalbim hızla çarpmaya başladı. Kimdi bu? Tuş kilidine basıp telefonun ekranını kapattığımda bu defa aynı numara aramaya başladı. Korumaların dikkatini üzerime çekmeyi başarmıştım. En son istediğim şey bu olsa gerek. Hızla telefonun sesini kısıp sakince bir sandalyeye oturdum. Aramayı açıp yalnızca sesi dinlemeye karar vererek kararıma uydum.

"Merhaba savaşçı kız. Nasılsın?" Doktor Deniz? Bu ne cesaret? Her ne kadar ona haddini bildirecek sözler sıralamak istesem de bunu yapmadım. Sabırla dinleme konusunda kararlıydım.

"Anladım. Korumaların seni duymasından korkuyorsun." Yok canım sanki beni ülkemden alıp Amerikalara mı kaçırdı? Bir dakika, bu beni görüyor!Balkondan içeriye girdim. Aren'in her ne kadar sinirleneceğini bilsemde bu konuşmayı duyması gerekiyordu. Aramayı ondan saklarsam aramızdaki güven feci halde zedelenirdi. Aramada sesimi kapatıp Aren'in yanına gittim. Huzurla uyuyan adam bir anda nasıl sinir küpüne dönüyor ona şahit olacaktım. Aren'i dürterek uyandırdım.

"Ne oluyor? Niye bu saatte uyanıksın?" O uyku mahmurluğu ile uyanmaya çalışıp gözlerini ovuştururken koluna bir çimdik attım.

"Özür dilerim ama bunu bilmen gerekiyordu." Deminden beri konuşan ve ne konuştuğunu bilmediğim doktorun sesini hoparlöre aldım.

"Her neyse. Tuğsem benim sana karşı ciddi duygularım vardı. Hala var. Pek değişen bir durum söz konusu değil. Senden duygularıma karşılık vermen gibi bir beklentim yok. Zaten bunca pisliğe battıktan sonra aklanma gibi bir durumum da yok o yüzden daha mantıklı olanı yaparak senin hayatındaki pislikleri temizleyip gideceğim." Aren sinirle elimden telefonu almaya çalıştığında onu durdurdum. Her ne biliyorsa konuşmasını istiyordum. Aren kendi telefonundan birini arayarak tüm çevrenin aranmasını söyledi. Kendinden bu kadar emin biri zaten bu hamleyi tahmin edeceğinden kolay kolay kendini ele vermezdi ama daha fazla sinirlenmemesi için bir şey söylemedim.

"Söyleyeceklerim seni ve bebeğini üzebilir o yüzden sana değil yanında sinirle telefonu dinleyen kocana ve avukat olan ağabeyine söyleyeceğim. Vakti geldiğinde onlarla iletişime geçeceğim. Lütfen kendine iyi bak. Hoşçakal." Telefon kapandığında sessizliği bozan Aren oldu.

Akasya ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin