49. Bölüm

81 5 0
                                    

Efe Arslan

Kulağıma dolan uğultular ve keskin bir biçimde ötüşünü hissettiğim o cihazların sesleri istemsizce kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Bedenimde parmaklarımı oynatabilecek gücü bile bulamıyordum.

"Onu görmeme engel olamazsınız!"

"Göremezsiniz. Bu mümkün bile değil."

"Nasıl mümkün değil?" Gözlerimi güçlükle açtım ama ışığı görmemle yeniden kapattım. Göğsümde hissettiğim acıyla nefes almakta güçlük çekiyordum.
Acıdan inlemelerim dikkatlerin üzerimde toplanmasına neden oldu.

"Hasta uyanıyor. Doktora haber verin!" Kuruyan boğazım sebebiyle yutkunmak zor olmuştu.

"S-su." İki harften ibaret olan şu kelimeyi söylemek bile ne kadar güçtü. Zihninden milyon defa söyledim ama kaçı dilime yansıdı bilmiyordum. Bilincim bunu ayırt edemeyecek kadar dışarıya kapalıydı.

"Allah'ım sana şükürler olsun." Tanıdık gelen seslerle yeniden gözlerimi açmaya çalıştım ama asla başarılı olamadım. Zaten sonrasında bilincim yeniden kapandı. Anten çekmeyince karıncalanmış ekranın sesi gibi duyuyordum çevremden gelen sesleri. Uyanık olup yalnızca kendi zihnine konuşabilmek sanki ölüm gibiydi.
Ölüm, hiç düşlemediğim bir hakikatti. Acaba kaç santim kıyısından geçmiştim ölümün? Henüz bana biçilen nefesim bitmemiş miydi? Sahi ölüm nedir? Doğarken bir nevi ölmedik mi? Tohumun toprağı cılız dallarıyla delerek dünyaya açılması alemleri değiştirmek değil miydi? Ben ölümden mi korkuyordum yoksa henüz kavuşamadığım sevdiklerimi kaybetmekten mi? Bilinmez bir aleme gitmekten mi?

"Tansiyonu çok düşük. Hasta yakınını dışarıya alın."

"Nabız düşüyor! Acele edin!"

"Hocam müdahale edelim." İçimde bir acı beliriyor. Kalbim mi sızlıyor bilmiyorum. Yaşanmamışlıklarım mı canımı yakıyor bilmiyorum. Sanki gökten bir damla düşüyor yanaklarıma. Ne çabuk geçiyordu zaman. Kaç vakit geçirmiştim bu yerde?
Çocukluğumdan beri bana anlatılan hakikatler yâdımdaki sevgiliye kavuşma hazırlığımdı. Vakit gelmiş miydi? Bir başlangıcın adı olsa gerek ölüm. Ben başlıyor muydum yeni hayatıma? Bir kurşun yarası mı götürecekti beni bu diyarlardan? Güneşin doğuşunu yeniden göremeyecek miydim? Son bir nefes ve kalbim bir yenisine izin vermeyecek miydi?

****
Uzay Aren Arslan

"Hocam arrest!"

"Kalp masajı!" İçeride oluşan hareketliliğe nazaran damarlarımda akan kan dondu. Ne demek arrest?

"Ne oluyor? Ağabey ne oluyor?" Mislina korku dolu bir ifadeyle yanıma geldiğinde ona verecek bir cevap bulamadım.

"Bilmiyorum. Bir şey söylemiyorlar."

"Ne bu hareketlilik?"

"A-arrest. Arrest dediler."

"Ne demek arrest ya? Nasıl olur? Müdahale etmiyorlar mı?" Mislina fevri bir hareketle yoğun bakım kapısına doğru giderken beline sarılıp onu durdurdum.

"Mislina, Mislina dur. Şuan beklemek dışında yapabileceğimiz bir şey yok."

"Olmalı! Bir şeyler olmalı. Efe ya! Orada yatan Efe!" Yoğun bakım ünitesinden çıkan doktorun önüne çıkarak geçmesine izin vermedi.

"Durumu ne?"

"Şuan size bilgi veremem."

"Döndü mü? Arrest dediniz. Kalbi yeniden attı mı? Bakın ben de doktorum. Lütfen bir şey söyleyin." Doktor, bonesini çıkarıp önlüğünün cebine koydu ve derin bir nefes aldı.

Akasya ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin