2 gün sonra
Tuğsem Elsa Maren Arslan
Son parça kıyafetimi de alıp valize tıkıştırdığımda sinirle kapattım.
"Bu Bodrum'a gitme fikri de nerden çıktı?" Mislina yatağa oturmuş olayı çözmeye çalışıyordu.
"Bilmiyorum. Kafam çok karışık." Ali Mislina'nın kucağında huysuzlanınca sakinleştirmek için kucağıma aldım ama sakinleşmedi. Daha fazla ağlamaya başladı. Ali'yi susturamayınca gerginlikten benim de gözlerim doldu. Kendimi çok çaresiz hissettim. Karnı tok, gazı yok ve altını da yeni değiştirdim ama neden böyle oldu anlam veremedim. Hafif bir ritimde belki susar diye sallarken çok daha fazla ağlamaya başladı. Sesi duyan Adelina ve Prima koşarak odaya girdiler.
"Elsa ne oldu?" Sinirden Ali'yle birlikte ağladığım için durumu açıklayamadım. Bir elimle gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Mislina sebepsiz yere ağlamaya başladığını anlatınca Adelina, Ali'yi kucağımdayken kontrol etti.
"Emzirmeyi denedin mi? Yani belki o şekilde sakinleşir." Derin derin nefes alarak kendimi sakin kalmaya zorladım. Yatağıma oturup onu emzirmeye çalıştım ama başarılı olamadım.
"Lütfen sakinleş. Gerginliğin bebeğini etkiler. Süt onunla senin arandaki bağ ve bu bağ yoluyla ona gerginliğini aktarıyorsun." Bu durumu düşünmek ve haklı olduğunu bilmek daha çok canımı sıktı. Ali emmek istemeyince kendimi daha da çaresiz hissettim.
"Ali'yi bana ver ve banyoya gidip bi elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar buraya gel. Şuan çok streslisin." Adelina ne söylüyorsa onu yaptım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Bir süre aynadaki yansımama baktım. Gözlerim kaç gündür ağlamaktan balon gibi olmuş. Bu halimi görmek ağlamamı dindirmedi. Aynadaki yansımamı bahane ederek içinde bulunduğum duruma ağlıyordum. Tekrar içeriye gittiğimde oğlum hala ağlıyordu.
"Adelina, Ali kolik bebek olabilir mi? Neden bu şekilde ağlıyor?"
"Hayır hayır, Ali çok sakin bir bebek. Bugüne kadar kolik belirtisi göstermedi."
"Sorun benden kaynaklı mı?"
"Söylediğim gibi stresin onu da etkiler. Su nasıl kayıt cihazı gibiyse ve ortamın enerjisine göre şekil alıyorsa sütte annenin duygularını bebeğe aktarır." Bu düşünce kendimi daha da suçlu hissetmeme neden oldu. Mislina beni sakinleştirmeye çalışırken kendime hakim olamıyor ve hıçkırarak ağlıyordum. Duygu patlaması gibi bir şey yaşıyordum sanki.
"Elsa bebeğinin şuan sana ihtiyacı var. Lütfen sakinleşmeye çalış." Sinirle elime geçen ilk parfüm şişesini yere atarak kırdım.
"Bana sakinleş demeyin! Sakinleşemiyorum! Elimde olan bir şey değil. Yapamıyorum." Ellerim titremeye başlamıştı. Yavaş yavaş parmak uçlarım uyuşunca eskiden olduğu gibi yine sinir krizi geçirdiğimi anladım. Uzun zamandır olmuyordu ama şimdi yine bedenimi kontrol edemiyordum. Titreyen parmaklarımı saçlarıma geçirip sakinleşmeye çalıştım. Saç diplerimde hissettiğim acıya odaklanıp bilincimi kaybetmeye çalıştım.
"Burda neler oluyor?" Aren odaya girince ardından annem de geldi.
"Elsa!" Annem bana doğru gelecekken Aren annemi kolundan tutup durdurdu.
"Anne sen Ali'yi alıp sakinleştirmeye çalış." Annem tereddüt ettiyse de Adelina'dan Ali'yi alıp odadan çıktı. Daha sonra Aren diğerlerine de çıkmalarını söyledi.
"Odayı boşaltın."
"Ağabey-"
"Mislina çıkın!" Mislina yanımdan sessizce kalkıp Aren'in dediğini yaptı. Aren ağır adımlarla yanıma geldi. Ellerini dizimin altından geçirip beni kucağına aldıktan sonra yatağa taşıdı. Kasılmaktan yumulan ellerimi açmaya çalıştı. Saçlarımı parmaklarımın arasından kurtarıp ellerini ellerime sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Çiçeği
Espiritual-16 Temmuz 2015- *** Sevmek diyorum, sevmek kötüyü iyi bilmek. Olmayan umut tarlasına mutluluk tohumları ekmek. Sonra da o tarlanın vereceği sevgi tomurcuklarını beklemek. Hiç bitmeyecek olan tomurcuklar... Ben de o tarlaya tohumlarımı ekmiş hiç ol...