Tuğsem Elsa Maren
Evremlerle birlikte yediğimiz keyifli yemeğin ardından çetenin aramasıyla beni eve bırakıp gitmişti Aren. Hiçbir şey konuşmamıştık. Annemlere gitmek istediğimi söyleyince de sesini yükseltmişti. Bazen gerçekten tanıyamıyordum. Eve bırakıp gittiğinden beri ağlayıp duruyordum. Mislina zor bela sakinleştirmişti beni.
"Merak etme kuzucum. Gelince sorarız hesabını. Hem kötüye bir şey olmaz."
"Mislina çete aradı diyorum. Kesin yine bir belaya bulaştıracaklar. Aramalarıma da cevap vermiyor." Mislina telefonunda bir iki tuşa basıp birini aradı.
"Pamir, bana olduğunuz yerin konumunu at. Aren'e acil bir şey sormam gerek." Bir süre bekledikten sonra Mislina bembeyaz oldu. Karşıdaki ne söylemiş olabilirdi ki?
"Başlatma yasağına Pamir! Senin bir yere sokamayacağın adam mı var lan? Eğer konumu atmazsan bastırırım mekanını polis baskınıyla uğraşırsın. En kötü gece gece başın ağrır karakol kenarlarında. Hemen at bak, bekliyorum." Telefonu kapatıp elinde sallamaya başladı. Keşke bana da bir şeyler söylese.
"Neredeymiş? Bir şey söyledi mi?"
"Konum gelsin yanına gideceğiz. Sadece Ceren pisliğinin çağırdığını ama sebebini bilmediğini söyledi."
Bir süre sonra mesaj gelince hazırlanıp çıktık evden. Ne olur ne olmaz diye abimlere haber vermek istedim ama ortalığı ayağa kaldırırlar diye de sesimi çıkaramadım. Evrem'e haber vermek aklıma geldi. Bugün tanışmış olsak da sonuçta yakın arkadaşıydı. Bence gelebilirdi.
Evrem'e mesaj atıp olacakları beklemeye başladım. Mislina'nın elindeki konumu ona da yollamıştım. Aren ne olur bir pisliğe bulaşmış olma." Gözyaşlarım yüzümü ıslatırken yolu zor görüyordum. Ellerim buz gibi olmuştu. Mislina son gaz gidiyordu ama bana hala çok yavaş gibi geliyordu. Zaman sanki akmıyordu. Karanlık yolda farla birlikte parlayan şeritleri geçtikçe ruhum daha da daralıyordu. Hiç bitmiyordu o şeritler.
"Mislina konum nereye gidiyor baktın mı?"
"Baktım ama pek sana uygun bir yer gibi gelmedi bana. Hatta ben bile girebilecek miyim emin değilim. Evrem gelecek miymiş?"
"Şu durumda giremeyeceğim bir yer olduğunu düşünmüyorum. Gitmeden önceki halini görsen bana hak verirdin."
"Buna inince karar verirsin artık kuzum. Geldik. Bence söylediğim gibi Evrem'i bekle-" Mislina sözünü bitirmeden inmiştim arabadan. Her nerede olursa olsun gidecektim yanına. Çünkü nefes alamıyordum. Kötü bir şey olmuş gibi hissediyordum. Kanım çekiliyordu bedenimden adeta. Aldığım nefes zehir gibiydi sanki, ciğerlerimi yakıyordu.
"Elsa bekleyelim. En azından Pamir'i arayım bizi arka kapıdan falan soksun içeriye." Kafamı salladım. Mecbur gelmesini bekleyecektik. Bara bu kılıkla giremezdim. Önünde bile beklemekle garip bakışları üzerime çekmeyi başarmıştım. Giremezsin demekle haklıydı galiba Mislina. Karşımızda bize doğru gelen iki badigartı görmemle panik olmuştum ama belli etmemeliydim.
"Hanımlar bir sorun mu var?"
"İçeride-"
"Bir arkadaşa bakıp mı çıkacaktınız? Burası size göre fazla kurt dolu güzelim. Hiçbir kuzu kurt inine kendi ayaklarıyla gider mi? Belanızı bulmadan gidin buradan."
"Ama benim gerçekten eşim var içeride."
"Ablacım gidin diyorum size. Uzatmayın!" Kolumdan tutmaya çalışacakken kolumu geri çektim.
"O elini sakın sürme bana. Aren Arslan benim eşim ve yanımdaki bayan da kardeşi. Onu görmeden de buradan gideceğimi hiç zannetmiyorum." Adam gülerek yanındakine baktı. Bir pislik yapacakları belliydi bakışlarından. Bize daha da yaklaşmalarıyla Mislina birine seslendi. Gelen kişiyle birlikte geri adımladılar. Gelen Pamir olsa gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Çiçeği
Spiritüel-16 Temmuz 2015- *** Sevmek diyorum, sevmek kötüyü iyi bilmek. Olmayan umut tarlasına mutluluk tohumları ekmek. Sonra da o tarlanın vereceği sevgi tomurcuklarını beklemek. Hiç bitmeyecek olan tomurcuklar... Ben de o tarlaya tohumlarımı ekmiş hiç ol...