Tuğsem Elsa Maren Arslan
Gözlerimi derin bir acıyla açtım. Sanki bir el kalbimi avuçlarının arasında eziyor gibiydi. Çektiğim acıya kasılmalar da eklenince yataktan düşmemek için direnmek durumunda kaldım. Aren yeni uyanmışlığın verdiği şaşkınlıkla birkaç dakika donup kalsa da sonrasında korkuyla yanıma geldi.
"İyi değilsin. Düğme, düğmeye basalım!" Aren eline aldığı acil durum tuşuna üst üste bastı. Sonra çalıştığından emin olamayarak kapıya gidiyordu ki ben elini tuttum. Bu dehşet acıyla baş başa kalmak çok korkutucuydu. Ben acıdan kıvranırken o ne yapacağını bilemiyor çaresiz bir şekilde kapıya ve bana bakıyordu.
Kalbim çok daha fazla acıyınca çaresizlikten cenin pozisyonunu aldım. Acım hiçbir şekilde hafiflemiyordu."Birazdan gelecekler lütfen dayan canım." Bacaklarımda ıslaklık hissedince korkuyla Aren'in gözlerine baktım. Ben henüz ne olduğunu anlamadan o yüzümü ellerinin arasına aldı ve yalnızca gözlerine bakmama izin verdi. Gözlerinde daha önce hiç görmediğim derecede bir korku vardı.
"Size bir şey olmayacak tamam mı? İyi olacaksınız." İkimizde ağlıyorduk. Bir anda odayı kalabalık ayak sesleri doldurdu. Aren devamlı olarak elimi tutmaya çalışırken sağlık görevlileri beni muayene edip acilen sedyeye aldılar. Aren'e bazı kağıtları imzalatmak için yanımdan götürdüler. Mesleğimden ötürü hastane ortamına alışıktım ama şuan bu ortam bana dehşet görünüyordu. İçimi saran korku ile hep benimle olan evladıma sarıldım. Gözyaşları içinde elimi karnıma koyup onu hissetmeye çalıştım. Bildiğim tüm duaları onun ve benim için okudum.
Uzay Aren Arslan
Uykudan uyandığımdan beri rüya içinde rüya görüyorum diye tekrar uyanmaya çalışıyordum. Bu gördüğüm çok kötü bir kabustu. Gerçek olmadığına inanmaya çalıştım. Ben çok fazla rüya içinde rüya görürdüm ama bunun hemen farkına vararak uyanmayı başarırdım. Bu defa fazla uzamıştı. Görevlinin verdiği ikazla önümdeki kağıda baktım. Bütün bunlar gerçekten oluyor muydu? Ne ara imzaladım bilmiyorum ama kağıtlar önümden alındı.
Ben hayalle gerçeği ayırt edemezken Elsa'nın doktoru yanıma geldi."Durum sandığımızdan daha kötü. Gebeliği sonlandırmak durumundayız."
"Hayati tehlikesi nedir?"
"İkisi içinde bir şey söylemek çok zor. Yakınlarınıza haber verebilirsiniz. Biz anne ve bebeğin sağlıklığı içi elimizden geleni yapacağız." İlk cümleyi duyduktan sonra diğerlerini idrak etmede zorlandım. Elsa'nın korkudan elimi tutuşu aklıma gelince tekrar doktora verdim dikkatimi.
"Yanında olabilir miyim?"
"Normal doğum olmayacağı için bu durumda eşleri doğuma almayı tercih etmiyorum."
"Söz veriyorum asla işinize engel olmayacağım. Sadece karımın yanında olup elini tutmak istiyorum."
"Üzgünüm ama şuan burda olmam eşiniz için zaman kaybı. Ameliyata hazırlanmam gerek."
"Doktor hanım lütfen. Gözlerindeki korkuyu görmediniz. Az önce riski siz söylediniz. Onu bu durumda yalnız bırakmak istemiyorum." Doktor elinin tersiyle alnındaki ter damlacıklarını sildi. Ağzından çıkacak bir kelamı duymak için karşısında perperişan duruyordum.
"Tamam ama en ufak bir durumda sizi atacağımı bilin." Doktor hazırlanmak için hızla yanımdan uzaklaşırken ben Mislina'ya durumu anlatan bir mesaj attım. Herkese tek tek haber verecek durumda değildim. O bu işi halledebilirdi.
Görevlilerin yönlendirmesiyle ameliyata girebilmek için uygun kıyafetleri giyinerek kendimi sterilize ettim. Elsa'yı hazırlamışlardı ve narkoz verilecekti. Onu o halde görünce kalbim tekledi. Her durumda karşımda dimdik duran çiçeğim solgun duruyordu. Attığım her adımda ortamın ve renklerin soluklugu ile gerilmiştim. Ben bu haldeysem karım ne hallerde diye düşünerek kendimi toparladım ve yanına gittim. Elini tutarak ona varlığımı belli ettim. Verilen narkozun etkisiyle gözleri süzülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Çiçeği
Espiritual-16 Temmuz 2015- *** Sevmek diyorum, sevmek kötüyü iyi bilmek. Olmayan umut tarlasına mutluluk tohumları ekmek. Sonra da o tarlanın vereceği sevgi tomurcuklarını beklemek. Hiç bitmeyecek olan tomurcuklar... Ben de o tarlaya tohumlarımı ekmiş hiç ol...