Tuğsem Elsa Maren Arslan
"Aren." İçinde günleri, haftaları, belki ayları barındıran özleme dair bir duyguyla döküldü ismi dudaklarımdan.
Dağılmış saçları ve uzamış sakalıyla karşımda duran adan benim kocamdı. Kokusuna hasret kaldığım, limanında sığınmayı, kanatlarının altına girmeyi özlediğim adamdı. Uykusuzluktan kararmış göz altları içimi burktu. Her şey geçmişti. Rabbim bize ayrılığı yazdığı gibi kavuşmanın şükrünü eda etmeyi de yazmıştı."Çiçeğim." Gözleri ile buluşan gözlerim mutluluktan parlarken beynimin kalbime seninki geldi sinyali vermesiyle kalbimin horon tepişi başlamıştı.
"İyi misin? İyi misiniz?" Yüzüm bir anda düştü. Gözlerim doldu ve çenem titredi.
"Bilmiyorum. Hissedemiyorum." Aren aramızdaki mesafeyi iki adımda kapatıp beni kolları arasına aldı.
"Korkma. Rabbimin izniyle iyidir inşallah. Sen iyisin değil mi? Yaran var mı?"
"Ne olur önce bebeğimizin durumunu öğrenelim." Alnıma bir öpücük kondurup kokumu içine çekti. Sıcacık elleri ile buz tutmuş ellerimi tuttu. Tuna Bey'e döndü.
"Ne gerekiyorsa avukatımız halletse olur mu? Karım çok yorgun. Daha fazla yorulsun istemiyorum."
"Aslında süreci bizim takip etmemiz iyi olurdu fakat Elsa Hanım'ın durumu ortada. Onu zorlamak doğru olmaz. Ne gerekiyorsa hallederiz. Gelmenizi gerektirecek bir durumda ise iletişim halinde olmamız iyi olur."
"Anlayışınız için çok teşekkür ederiz. Gerekirse avukatımıza vekalet veririz."
"Tabi. Dikkatli olun lütfen. Tekrar geçmiş olsun."
"Teşekkür ederiz." Aren beni yönlendirerek konsolosluktan çıkardı. Bir dünya kağıt kürekle uğraşacağımızı düşünürken bu şekilde hallolması beni fazlasıyla mutlu etmişti.
"Özür dilerim." Arabaya binerken söylediği bu sözlere anlam veremedim.
"Ne için?"
"Kendimi sorumlu hissediyorum."
"Hayır. Öyle düşünme lütfen." Beni tekrar kendine çekti ve sıkıca sarıldı. İki farklı koltukta otururken sarılması kolay olmadığı gibi canımın yanmasına sebep olmuştu. Yüzüm ekşimişti ama bunu ona farkettirmedim.
"Hastaneye gidelim."
"Kimliğim ve pasaportum yok."
"Özele gideceğiz."
"Orda da istiyorlar."
"Şimdi Türkiye'de olmak vardı."
"Ben nereye gideceğimizi biliyorum." Annemin çok yakın bir arkadaşı kadın doğum uzmanıydı. Onun kliniğine gidebilirdik. Yolu tarif ettim ve yarım saat sonra kliniğe ulaştık. İçeriye girdiğimizde başta bizi kabul etmek istemediler ama Maria teyzenin ismini söylediğimizde kendisine haber vermeye ikna oldular. Nihayetinde Maria teyze müsait olunca bizi muayene odasında aldı.
"Nereden çıktın deli kız? Uzun zaman oldu. Sakın yanındaki bu yakışıklı adamın kocan olduğunu söyleme bana." Son sözleri ile biraz utandım.
"Eşim Aren."
"Tanışmaya mı getirdin? Senin gibi güzel bir kıza ancak böylesi yakışıklı bir oğlan yakışırdı zaten."
"Maria teyze ben hamileyim. Başımdan biraz karışık olaylar geçti ve ben şuan bebeğimi hissedemiyorum." Maria teyze şok oldu. Duyduklarını sindirince kabaca olan biteni anlattım. O ise sözleri ile rahatlamama sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Çiçeği
Espiritual-16 Temmuz 2015- *** Sevmek diyorum, sevmek kötüyü iyi bilmek. Olmayan umut tarlasına mutluluk tohumları ekmek. Sonra da o tarlanın vereceği sevgi tomurcuklarını beklemek. Hiç bitmeyecek olan tomurcuklar... Ben de o tarlaya tohumlarımı ekmiş hiç ol...