Tuğsem Elsa Maren
Çalan alarm sesini duyar duymaz gözlerimi açıp alarmı kapattım. Yatakta ilk 5 dakika boş boş etrafa bakındıktan sonra banyoya abdest almaya gittim. Uykumun açılması için suyu buz gibi açmıştım ama bana mısın demiyordu. Abdestimi aldıktan sonra namazlığımı giyindim ve sonra afallayarak etrafına baktım. Kıble ne taraf? Uyku mahmurluğuyla tekrar gittim ve yatağa oturdum.
"Elsa neden uyandın?" Duyduğum sesle çığlık atarak yataktan kalktım.
"Senin benim odamda ne işin var Aren? Aklım yerinden oynadı!" Aren şok olmuş bir vaziyette gözünü ovuşturarak bana bakıyordu.
"Canım sen iyi misin? Kâbus falan mı gördün ne bu sinir?" Bir dakika diyerek ayağa kalktım ve etrafa baktım. Sonra elimi alnıma vurup yatakta oturmuş ne olduğunu anlamaya çalışan masum kocama baktım.
"Aren ben evimize geldiğimizi unuttum. Seni görünce de korktum." Aren kahkaha atarak yerinden kalktı ve banyoya gitti. Orda da bana seslendi.
"Bekle beni birlikte kılalım." Sanki görecekmiş gibi onu kafamla onaylayarak yatağa oturdum.
Uzay Aren Arslan
Abdestimi alıp odaya girdiğimde biricik karımı yatakta uyumuş vaziyette buldum. Elinde seccadesiyle uyumuş kalmış yatağın üstünde. Çok masum duruyordu uyandırmaya kıyamazdım lakin cehennem ateşine atmaya hiç kıyamazdım. Gidip zorla kaldırdım.
"Elsa namazı kılmadan uyumuşsun."
"Aren bi bırak beni yaa ben kılmasam namazlıkla niye uyuyayım." Elini kolunu rastgele sallayıp sonunda cenin pozisyonu aldı ve uyumaya devam etti.
"Canımın içi kalk namazını kıl. Kılmadın diyorum sana."
"Aren giiiiit." Kolunu kaldırmaya dahi mecali yoktu yine elini havada rastgele savuruyordu. Sonunda kolunu havada kapıp zorla yerinden kaldırdım. Sürükleyerek banyoya götürdüm ve yüzüne ilk suyu çarptım.
Gözlerini kocaman açtı ve şok oldu. Bir iki kez bana vurup musluğa döndü."Seni beklerken uyudum işte. Niye geç geldin şimdiye kılıp yatmıştım ben." Mızmızlanarak abdestini almasını bekledim.
"Çocuk gibisin Elsa. Alarma bu kadar şimşek hızıyla uyanıp bunca çabama uyanmamanı anlamıyorum. Bana mı naz yapıyorsun?" Abdestini aldıktan sonra eline son kez bir avuç su aldı ve beklenmedik anda suratıma serpti.
"Elsa!"
"Heh işte şimdi yalancı çıkmamış oldun. Çocuk öyle değil böyle olur." Tepinerek odaya gitti. Sabır çekerek havluyu aldım ve yüzümü kuruladım. Çocuk! Odaya gittiğimde tam bir şey söyleyecektim ki namaza durdu. Bak işte! Çocuk değil de ne? Sinirlenerek seccademi aldım ve salona gittim. Onun yanında kılmayacaktım. Vakit namazımı kılıp odaya erken gitmemek için de normalde kıldığımdan daha fazla kaza namazı kıldım. Anca huzur bulmuştum. Kendi kendime triplenerek odaya gittim yine. Gittiğimde uyuyordu. Kendi kendime küstüm oynuyordum. Gittim ve bende yerime yattım.
Uyandığımda Elsa yanımda yoktu. Sabah namazı vaktine küs olduğumuzu hatırlayıp seslenecekken geri sustum. İlk adımı ben atmayacaktım. O haksızdı. Gidip abdest aldım ve işe gitmek için üzerimi giyindim. Kadına bak ya! İşe gideceğimi bile bile uyandırmadı beni. Aşağıya indiğimde sevdiği bir müziği açmış ve neşeli neşeli kahvaltı hazırlıyordu. Kapıya fazla yaklaşmadan merdivenin başında onu izledim. Beni farkettiğinde yüzümdeki farketmeden oluşan tebessümü silip kaşlarımı çattım.
"Hayırlı sabahlar. Sormadım ama tost yer misin?"
"Demek sadece kendine tost yaptın."
"Hayır Aren sana da yaptım. Yani ne yiyeceğini sormadım demek istedim." Omuz silkerek gidip mutfak masasına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Çiçeği
Espiritual-16 Temmuz 2015- *** Sevmek diyorum, sevmek kötüyü iyi bilmek. Olmayan umut tarlasına mutluluk tohumları ekmek. Sonra da o tarlanın vereceği sevgi tomurcuklarını beklemek. Hiç bitmeyecek olan tomurcuklar... Ben de o tarlaya tohumlarımı ekmiş hiç ol...