Düzenlenmiştir❤️Lütfedip geçerken okuluma uğramıştım ve herkese yabani gözlerle bakıp ben neden burdayım bakışları atarak dakikaları saya saya günü bitirmiştim. Kendim de bitik vaziyette okuldan çıkarken sesli bir nefes verdim. Hep gastronomi okumak istemiştim ancak ailemin gözünde bir meslek dahi olmadığı için hiç istemediğim halde işletme okuyordum.
Önemli olan benim hayal ettiğim değil ailemin bana henüz lise yıllarımda hazırladığı kariyer basamaklarını hızlı hızlı tırmanmamdı nasıl olsa. Sinir bozucu düşüncelerimi aklımdan kovup onlardan ayrı yaşadığımı kendime hatırlatarak biraz olsun rahatladım. Her seçimde barajın altında kalan bir partinin genel başkanı gibi hissetsem de umut güzel şeydi. İnsanı dinç tutuyordu en azından.
Kafamda milyon tane düşünceyle dalgın dalgın yürürken sokakta yankılanan tiz lastik sesi ve kulaklarımı uğuldatan korna sesiyle olduğum yere çivilenip kalsam da birkaç saniye içinde olayı idrak ederek zoraki bir hamleyle kendimi kaldırıma doğru atıp az kalsın pastırmamı yapacak kargo aracından son anda kurtuldum. Adam camdan kafasını çıkarıp bana "Oha lan oha!" diye böğürünce sinirlendim ve şaşkınlığımdan anında kurtulup elimi hışımla sallayarak "Sana oha hayvan!" diye bağırdım. Adam duydu mu anlamasam da bana okkalı bir küfür ettiğine emin olup sinirle önüme döndüm ve yoluma devam ettim.
Hızlı adımlarla eve kadar yürümüştüm. Kapalı havalarda yürüyüş yapmayı çok seviyordum. Böyle zamanlarda şarkılar zihnimin sesini bastıramasa da arka planda bana hep eşlik ederlerdi. Müzik ruhun gıdası olduğu gibi Tanrı'nın insanlığa sunduğu en büyük kıyaktı. Binaya girmek istemediğim için bahçede oturmaya karar vermiştim. Banka oturduğum an koluma dokunan elle irkilerek elin sahibine dik dik baktım.
Ozan bana dostane bir gülümsemeyle baksa da aşırı salak görünüyordu. Kulaklığımı çıkardığımda "Naber? Seslendim duymadın ben de yanına geldim." dedi. Bu adam çok değişik bir tipti. "İyi senden?" diye dünyanın en samimiyetsiz cevabını vererek oturması için yana kaydım. "İyi, nasıl olsun?" Onu da ben mi bileyim? Cevap vermediğim için sigarasını çıkarıp anında tutuşturdu ve paketi bana uzattı. Normalde yanımda sigara dahi içirmezdim ancak insanın derdi başını aştığında çok da umrunda olmuyordu böyle duyarlar.
Bir dal alıp yakması için ona doğru uzandım. Ben neden böyle bir şey yapmıştım elim mi yoktu? O da başta şaşırsa da sonra çok takmadan yüzüme doğru yaklaşıp sigarayı tutuşturdu. "İlk içişin mi yoksa?" diyerek gevrek gevrek güldü. "Sana ne lan terliksi hayvan?" dediğimde sesli düşündüğümü fark etmem maalesef birkaç saniye sürdü ve bana şaşkın şaşkın bakarken kahkahayı bastım. O da güldükten sonra birkaç tane sigarayı adeta birbirimizle yarışır gibi üst üste yaktık.
"Ciğer kalmadı kızım yeter." dediğinde sırıttım. "Paketin yoksa ben alayım ağlama." Alayla gülümsedi. "Aynı sitede oturuyoruz, aynı kirayı veriyoruz. Gelir durumlarımız arasındaki fark senin o koca gibi dilinden daha küçüktür." Güldüm. "Gelirlerimiz yakın olabilir ama mühim olan giderlerimiz. Ben karıya kıza yedirmiyorum paramı, cebimde kalıyor." Güldü tekrar sinsice.
"Ben de karıya kıza yedirmiyorum." Muhabbet gitgide çirkinleşse de akışına bıraktım. "Sugar mommy mi buldun kendine?" kahkaha attı. "Erkeklerle ilgileniyorumdur belki çok kesin konuşuyorsun." güldüm. "Ben de taşaklı kızım aslında ama sen bilirsin yine de." Bu kez ikimiz de gülmüştük. "Çok şey kaçırıyorum desene." Sadece gülüp herhangi bir cevap vermedim.
Birkaç dakika sonra "Gay değilim bu arada şakaydı." dediğinde kahkaha attım. "Ben de sana yavşamıyorum sakin ol gayim demene gerek yok."Anlamsız sessizliği "Taşağım yok bu arada şakaydı." diye sonlandırmamla ikimiz de güldük. Kısa bir sohbet de olsa iyi gelmişti biriyle tasasızca boş yapmak. Yerimden kalktım ve "Hadi ben kaçıyorum sağ ol sigaralar için." dediğimde "Ne demek reis." diye karşılık verdi. Yüzümü buruşturup binaya ilerledim ve evime geçtim. Yerime oturduğum anda telefonuma gelen bildirimleri fark ettim. Hepsi de Onurdandı.
Hırt: Naber bebeğim nasıl geçti günün?
Hırt: Hey özledim seni nerdesin?
Hırt: Melis götüne taksi tekerleği girmediyse hiçbir mazeret kabul etmem nerdesin niye yazmıyorsun?
Hırt: Yanındaki piç kim? Niye ağzına giriyorsun herifin?
Hırt: Ne konuşup gülüşüyorsun onunla?
Hırt: Amına koyayım neden bakmıyorsun şu telefonuna bir saniye bile aklına gelmiyor muyum?
Hırt: Neyse bozmayayım keyfinizi.
Hem şaşkın hem öfkeli hem de kırgın şekilde hızlıca cevap yazdım.
Melis: Onur şaka mısın sen? Yanlış anladın. Hem nasıl gördün bizi burda mıydın?
Mesajım tek tik olunca profilinin olmadığını yeni idrak etmiştim. Beni engellemişti, hem de dinlemeden. Hemen aramak için rehbere girdim ve ellerim titreyerek onu aradım. Uğursuz bir ses "Aradığınız numaraya ulaşılamamaktadır." dediğinde arama kendi kendine sonlanmıştı ve burnumun direği sızlayarak gözlerimden iki damla yaş süzülmüştü.
Yine gitmişti, yine hiçbir açıklama yapmadan beni öylece ortada bırakmış defolup gitmişti. Hangi cehennemdeydi bilmiyordum, ona nasıl ulaşabileceğimi bilmiyordum. Bu gerçekle beynimde şimşekler çakarken ağlamam şiddetlendi. Ondan nefret ediyordum. Bana bu kadar yakın ama aynı zamanda böylesine uzak olduğu için, hayatımda koca bir soru işareti olduğu için, bir açıklama beklemeden hatta bir vedayı bile çok görerek öylece çekip gittiği için, ona iki kez güvenmeme rağmen güvenimi kalbimle birlikte parçaladığı için...
Ondan nefret ediyordum ama en çok kendimden nefret ediyordum. Böyle birine tekrar şans verdiğim için, hakkında bir halt bilmediğim birine böyle hisler beslediğim ve hayatımda ilk kez de olsa bir erkek uğruna ağladığım için. Ben yaşadığım her şeyi hak etmiştim...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Dans +18
Teen FictionHer şeyi başlatan bir mesaj ve sonrasında gelişen olaylar zinciri... Hayat, karşılaşmaması gerekenlerin yollarını kesiştirdi. Siyah ve beyaz birbirine karıştı. Şeytan valse başladı ve tutku kalbe bulaştı. Ancak... Bu dansın kimsenin tahmin edemey...