"22"

4K 114 13
                                    

Düzenlenmişir❤️

Hayat kendi kumarını kendi kurallarıyla oynayan bir kumarbazdır. Gün olur, birbirini çok seven insanların arasına mesafeler sokar. O mesafe bir kalp kırığıyla değil, uçsuz bucaksız okyanuslar, karlı dağlar, çıkmaz sokaklarla oluşmuş gibi dursa da en uzak fiziki mesafenin bile çözümü bir biletken bir ruhun başka bir ruha uzaklığı, insanın sınırlı aklıyla ölçüp biçebileceği tüm birimlerin ötesinde olabilir.

Bazen aynı odada oturan iki insan birbirinin yedi yabancısı, bazense birbirini hiç görmemiş iki insan birbirinin ruhunun eksik parçası oluverir. Hayat son hamlesine kadar fütursuzca oynar, türlü hilelere başvurur ve kimilerine göre son sözü söylese de zaman zaman nakavt olur.

İnsan bu kumarda bir rol üstlenmek zorunda kalır. Ya bir melek kadar masum kalıp hayatın sıradaki hamlelerini teslimiyetle kabullenecek, ya da şeytanlaşarak kumarbazın hamlesini önceden tahmin edebilir hale gelecektir. Ya gözyaşları içerisinde olan biteni sindirecek ya da son dansı olmasını göze aldığı gösterisini hayata ithaf edip, kumarbazın iplerinin üstünde süzülecektir.

Hayat, insanın bekleyerek zaman kazanacağı bir strateji izlemez. Saniyeler ve saliseler birbirinin kovalar, akrep yelkovanı, yelkovan akrebi yener ve zaman ürkütücü bir belirsizlikle akıp gider. Hayat, bekleyenler için yalnızca kaçan bir trenden ibarettir. Kaçan trenin son tren olup olmadığını bilemez insan.
Ardından gelecek trenin ne zaman geleceğini de.

İşte bu kumar, böyle adaletsiz bir tüzük sistemiyle şekillenmiştir. Oysa bilebilseydi insan, ah bir bilseydi... Kaçanın son tren olduğunu, yalın ayak koşmaz mıydı ardından? Yahut bilebilecek olsaydı yeni bir trenin yaklaşmakta olduğunu, kendini bu denli hırpalar mıydı kaçan trenler için?

Beni derin düşüncelerimden ve iç hesaplaşmalarımdan çekip koparan sesle kendime geldim. "Senin de başını şişirdim kendi sorunlarımla Melis. Biraz da sen anlat lütfen. Nasıl tanıştınız Onur'la? Çok yakışıklı adam." diyerek güldü Zehra. "Çok romantik diyemeyiz." diyerek sesli bir nefes verdim.

"Bana mesaj attı, ilgimi çekmek için baya bi saçmaladı. Başta oralı olmadım ama çok boşlukta olduğum bir dönemdi. Sıkıldıkça ona sardım. Sonra ilgimi çekmeye başladı. Yaptıkları söyledikleri hoşuma gitmeye başladı. Bir anda kendimi ondan hoşlanırken buldum. Canım sıkılınca engelliyor, sonra kaldırıyordum engelini. Kafama göre yazıyor, tersliyor, eğleniyordum. Onur gerçekten sağlam kumar oynadı. Nasıl olduğunu anlamadan tav oldum."

Anlattıklarımı ilgiyle dinlediği anlaşılıyordu yüzünden. "Sen normalde şansını mesajla deneyen birine hiç yüz vermezsin. Ne oldu da ilgini çekti bu kadar? Yani sen kimseye yüz vermezdin düşününce. Büyü müyü yapmış olmasın sana bu?" şakayla karışık konuşuyordu.

"Her şeyin bir ilki varmış. Onur o zaman yurtdışındaydı. Belki de o da tahmin edemedi olayların böyle ilerleyeceğini ne bileyim ben. "Olacak olanın önünde bin engel olsa aşılıyor. Olmayacak olan için de düz yolda kayıp yuvarlanıyor insan. Ben bunu anladım." Hak verdiğimi belli eden bir ifadeyle başımı salladığımda konu kapanmış oldu.

Zehra yorgun bir bakışla baktı ve gülümsedi. "Çok özlemişim seninle uzun sohbetler etmeyi." Sesli bir nefes verdim. "Uzun süredir ilk kez bir arkadaşımın yanında tamamen kendim gibiyim Zehra. Bunu bana senden ve Onurdan başka hissettirebilen kimse yok." İyi insan lafının üstüne... Çalan telefonuma baktığında Onurun aradığını görüp aramayı cevapladım.

"Alo?" "Efendim?" Bu beni aramadı mı neden efendim diyor dengesiz diye düşünüp güldüm. "Neler yapıyorsunuz, arkadaşın yanında mı hala?" "Evet burda. Konuşuyorduk çok da bir şey yapmadık aslında." "Başbaşa kalmak istiyorsanız anlarım ama sorayım dedim. Yemek yiyelim mi beraber?" "Bence güzel olur da bi sorayım." "Olur canım."

Şeytanla Dans +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin