Özel bölüm ❤️

899 41 23
                                    

Heeeeeelllllloooo

Nabersiniz karamelize beyaz çukulatlarım?

Size özel bölümle geldimm. Hayyydi bölüme.

Tek gözümü açıp kırpıştırarak etrafa bakındım. Her tatile gelişimizde son uykusuymuşçasına, adeta kış uykusuna yatmış bir ayıymışçasına uyuyan sevgili kocam ve gözüne uyku girmeyen ben ne kadar uyumlu bir çifttik böyle. "Anne babam ne zaman uyanacak?" Bu çocuk benim uyandığımı nasıl anlıyordu hiç ses çıkarmadan? Uzaylı yavrum benim.

"Baban üç ay daha uyuyacak Asya'cım." Diyerek kapının önünde durmuş bize bakan kızımıza gülümsedim. Şaşkın tavrı karşısında dayanamayıp güldüm ve "Ama onu öpersek belki uyanır." dedim. "Babam Pamuk Prenses mi anne?" "Baban Uyuyan Güzel anneciğim..."

Asya yanımıza geldi ve Onur'un yanağına bir öpücük bıraktı. Onur asla oralı olmadığı için ben de öptüm ama adam bana mısın demiyordu. Tekrar öpmek için yaklaştım ve saçlarımla Asya'nın görüşünü engelleyip kulağını ısırdım. Saniyesinde yerinden sıçrarken kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ne oluyor ya?" dedi uyku akan sesiyle. "Yavrumuz sıkılmış." Birkaç saniye boş boş yüzüme baktıktan sonra söyleyeceği şeyden vazgeçmiş gibi kafasını tekrar yastığa gömdü.

"Baba uyan hadi dışarı gidelim hava çok güzel." Onur derin bir nefes aldığında kıkırdadım. "Hadi ama!" diyerek onu dürttüğümde beni birden tutup kendine çekti ve yanaklarımı öptü. Kahkaha attığımda Asya da yanımıza gelip ikimizi birden öptü. "Hadi baba hadi." "İki gün buradayız sadece, pazartesi yine okula gidecek Asya, onu da uyuyarak geçirmeyelim." dediğimde yataktan kalktı ve "İyi bakalım, hazırlanayım çıkarız." dedi.

Asya ellerini birbirine çarparak odada koştururken sırıttım ve diğer yavrumla torunlarımın durumunu sormak için Zehra'yı aradım. "Alo?" "Bacı naber, napıyorsun?" Güldü ve "Ay ne olsun kahvaltı yaptık Çınar'a boyama yaptırması için Barış'ı görevlendirdim kendim de kahve içiyorum." dedi. Kıkırdadım. "Yaptırsın tabii iki canlısın sen. Afiyet olsun." "Teşekkür ederimmm siz ne yapıyorsunuz nasıl gidiyor tatil?" "Onur uykudan ancak kalktı, dışarı çıkıp bir şeyler yaparız dedik hava bugün güzel. Onu bekliyoruz şimdi." "Aa iyi olur oturmaya mı gittiniz?" "Şey soracaktım ben sana ya... Bizim Bücür ne yapıyor? Yavruları ne alemde? Keyifleri yerinde mi?" Gülerek "Merak etme kediler de iyi ama Çınar'ın elinden çekiyorlar tüm gün oyun oynamaktan mecalleri kalmayacak."

"Sevindim ya aklım kalıyor ister istemez. Çınar da hem sevmiyorum diyor hem oyun oynuyor bak sen." diyerek güldüm. Asya yanıma geldi ve "Çınar Bücür'le mi oynuyormuş?" dedi. "Evet." "Hani sevmiyordu?" diyerek kaşlarını çattı. "Sana şaka yapıyordur o." omuz silktiğinde güldüm.

Mimikleri ve yüzü bana benziyordu ama huy olarak Onur'a daha yakındı. "Tamam o zaman biz kapatıyoruz, Zehra teyzene bir şey diyecek misin?" "Öpüyorum onu. Ama Çınar'ı öpmüyorum." Zehra telefonun ucunda kahkaha attığında ben de güldüm. "Benim oğlum sana ne yaptı onu niye öpmüyorsun?" "Öpmem işte." diyerek banyodan çıkan babasının yanına gitti. "Çocuk işte." dedik Zehra'yla aynı anda.

"Onur da geldi ben kapatayım artık, teşekkür ederim tekrardan. Selam söyle herkese." Onur sorarcasına baktığında Asya "Zehra teyzemle konuşuyor." dedi ve Onur "Selam söylersin." diye seslendi. "Tamam canım ne demek rica ederim." "Onur'un da selamı varmış, görüşürüz." "Sen de selam söyle görüşürüz." dediğinde telefonu kapattım. "Onun da selamı var."

Onur yanıma geldi ve "Ben Asya'yı giydireyim sen de hazırlan hadi." dedi. "Tamam." diyerek yanağına bir öpücük kondurup banyoya gittim. Kısa bir duşa girip çıktım ve abartmadan bir makyaj yapıp hazırlandım. Saçlarımı düzleştirmekle yetinmiştim. "Nereye gidiyoruz?" "Kahvaltıya gidelim mi?" "Güzel olur, otelin kahvaltısı çok kalabalık olur zaten." "Asya?" dedi sorarcasına. "Olur gidelim." "O zaman önden buyrun Çağlayan ailesinin güzeller güzeli hanımefendileri..." dedi muzip bir tavırla. Sırıtarak ona sarıldım ve çantamı alıp odadan çıktım.

Asya babasının elini tutup arkamdan gelirken bir an kaşlarım çatıldı. Ben bu çocuğu sürekli babasına sarılsın elini tutsun dolaşsın diye mi doğurmuştum? Tam babacıydı tam. Onur da dünyaya kız babası olmak için gelmişçesine fazlasıyla memnundu bu durumdan. Otelden çıkıp arabamıza bindik ve civarda güzel kahvaltı mekanları bakıp yakınlarda bir tanesini seçtim. Yaklaşık yirmi dakika sonra mekana gelmiştik.

...

Nisan ayındaydık, hava güneşli ve bahar denebilecek sıcaklıktaydı. Dışarıda oturmayı tercih edip bol karbonhidratlı bir kahvaltı yapıyorduk. Nutellayla balı aynı anda yeme potansiyelime artık alışkındı Onur. Porsiyon kontrolü yaptığını fark ettiğimde güldüm. "Diyette miyiz?" "Yoo neden?" "Az yiyorsun." "Uyanalı iki saat bile olmadı. İştahım yok hayatım." "Gayet fitsin zaten ondan şaşırdım ben de..." diyerek sırıttım. "Göbekli olacağım ben de elbet günün birinde. Şimdilik vücudumu bozmaya niyetim yok." Onu ilgiyle süzüp gülümsedim. Bakışlarımızla anlaşıyorduk.

"Göbekli de severiz..." diye mırıldandım. Bana uzandı ve yanağımdan makas aldı. "Asya anneni ekmeğime sürüp yesem ne olur?" Gözlerimi büyütüp güldüm. Birkaç saniye sonra Asya da güldü. "Kıskanayım mı baba?" Onur kızımızın oturduğu sandalyeye doğru eğilip "Kıskanma tabii ki meleğim, sen benim canımın parçasısın. Ama laf aramızda, annene de çok aşığım." dedi ve ikisi de güldü. Ben de gülümsedim ve bir şey demedim.

"Anne." "Efendim canım?" "Benim neden kardeşim yok?" Yutkunduğumda Onur çayını son anda içti ve hafifçe öksürüp  güldü. "Evet, neden yok annesi?"  Gözlerimi büyütüp ona baktığımda keyifle güldü. "Nerden çıktı şimdi anneciğim?" "Çınar benden küçük değil mi anne? Onun kardeşi olacak benim niye yok?" Senin Zehra teyzen seri üretime geçtiyse benim mi suçum annesinin gülü? Yutkundum ve iç sesime güldüm.

"Bir gün olur anneciğim..." "Şimdi olsun istiyorum ama..." diyerek dudağını büzdü. Onur sohbetten aldığı keyif adeta yüzüne yansımış gibi sırıtarak bizi izliyordu. "Ama sen biraz daha büyümelisin bunun için." "Ama ben Çınar'dan büyüğüm." Senin annenle babanda iş yok yavrum sen de haklısın. Biz seni bu yaşa getirene kadar anamız ağladı. Kibarca güldüm ve "Bu konuyu daha sonra konuşuruz. Sen ye bakayım önündeki gözlemeyi." diyerek konuyu değiştirdim.

Onur sessizce gülünce masanın altından ayağına bastım ve sustu. Kahvaltıdan sonra gezmek için sahile gitmiş ve süs havuzundaki ördeklere bakıp fotoğraf çekilmiştik. Asya bizi her gördüğü yere arkasından koşturmuş, gün boyu oynayıp eğlenmişti. Bisiklet kiralayıp sahili boydan boya bisikletle gezdikten sonra mecalimiz kalmadığı için akşama doğru otele dönmüştük. Akşam yemeğini de otelde yedikten sonra yukarı çıktık ve Onur mailleriyle ilgilenirken ben Asya'yla çizgi film izledim.

Saat biraz daha ilerledikten sonra Asya günün yorgunluğuyla uyuyakalınca onu apart otel odasındaki çocuk odasına götürdüm ve yatağına uzandırıp üstünü örttüm. İçeri döndüğümde Onur üstünü değiştiriyordu. Ona doğru yürüyüp boynuna küçücük bir öpücük bırakıp yaramaz bir gülücükle geri çekildim. Gülümseyerek bana döndü ve "Uyudu mu?" dedi. "Deliksiz." Sırıtıp ellerimi tutarak beni kendine çekti.

"O zaman çalışmalara başlayabiliriz." "Ne çalışması?" "Biricik yavrumuzun tek arzusunu yerine getirmek için çalışacağız elbette." Kaşlarımı çattım ve jetonum düştü. "Onur! Çok fenasın." "Kardeş istiyormuş ama ben demedim ki o dedi." "Bak hâlâ..." diyerek gülüp elimle hafifçe ağzına vurdum.

Avcumun içini öptü ve kollarını belime sardı. "Bence düşünebiliriz." "Bana hâlâ erken geliyor." "İlk hamileliğin genç yaşta ve çok ters bir zamanda olduğu için cesaret edemiyorsun bebeğim, 27 yaşında aslanlar gibi annesin hem çalışıyorsun hem bizimle ilgileniyorsun. Korkacağın bir durum yok ki." "Sahi biz ne çabuk büyüdük Onur." "Otuz beşine merdiven dayayan sen değilsin küçüğüm, bırak da ben endişeleneyim."

"Yetmiş beşine merdiven dayasan bile çok aşık olacağım için değişen bir şey olmayacak." "Ondan şüphem yok canımın içi demek istediğim ikinci bir çocuk için tam zamanında olduğumuz. Bundan bir beş yıl sonra sen istesen de ben cesaret edemem herhalde. Kırkımda bebek mi bakayım? Bizimle büyümeleri daha güzel." "Haklısın sanırım." "Haklıyım tabii, ne duruyoruz?"
Sessizce gülerek "Sessiz ol, uyanırsa rüyanda bile göremezsin." dedim. Dudağını ısırıp kapıyı kontrol etti. "Sanırım biraz seri olmamız lazım." diyerek güldü. "E hadi." dediğimde sırıtarak dudaklarıma uzandı.

...

Şeytanla Dans +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin