Düzenlenmiştir ❤️İnstagram sayfamızı açtım.
Seytanladanswatty instagram hesabına ne zaman isterseniz yazabilirsiniz, adminiyim. İster dertleşmek için, ister soru sormak icin, ister eleştirmek için, ister hal hatır sormak için, hiç fark etmez. Sizi bekliyorum ❤️
Bölüm ithafı sevgili Azra25115 için♥️
Terasta salıncağa uzanmış dayılar gibi sokaktan gelip geçeni kestiğimiz bir akşamdı. İki gün önce Umut'la Mete Ankara'ya gitmişti. Barışla Zehra da sabahtan akraba ziyareti diyerek eve dönmüştü. Zehra'nın ailesiyle yemek yiyeceklerdi. "Allah'tan bizim dünürcülük gibi bir olayımız yok sevgili." dedim gülerek. "Aman aman boşver iyi ki yok." diyerek sırıttı.
"Sen beni istemeye gelsen kimden isteyeceksin sahi?" "Ben seni niye istemeye geliyorum sen zaten çıktın geldin evime." Şaşkınca ona bakıp güldüm. "Salak." güldü ve "Yalan mı?" dedi. "Olsun ben o tuzlu kahveyi içirmek istiyorum sana." "Tamam yap bi kahve tuz da at içine içeyim." "Olmaz öyle." "E mesele kahve değil mi?" Omuz silktim.
"Şimdi sen bana beni istemeye gel diyorsun yani doğru mu anladım?" diyerek güldü. "Ne alaka ya ben misal dedim." İmayla "Tamam gelmeyeyim o zaman. Yanlış anlamışım." dedi. Yutkundum. "Gelmez misin Onur?" Kahkaha attı ve yanağımı öptü. "Gelirim tabii." Kıkırdadım.
"Biz burda ne kadar kalırız? Başbaşa kaldık." "Sen dönelim diyene kadar." "Üç gün sonra Mete'ler dönecek. Annem de haftaya gidiyor. Mete'ler dönünce biz de İzmir'e döneriz. Hallederiz o şeyi." "Neyi?" "Onur anladın işte ya." Sesli güldü "Çok keyifli ama senden duymak. Konuyu açmayı mı bekliyordun?" "Hiç de bile. Meraklınım sanki." diyerek kaşlarımı çattım.
"Değil misin?" "Değilim tabii." "Melis." "Hı?" "Hı değil, efendim." Gözlerimi devirdim. "Efendim?" "Ben senin meraklınım." Sesli güldüm ve tekrar göğsüne uzandım.
...
5 gün sonra
"Melis! Bir bakayım sana tekrar." Zehra benden daha telaşlı olduğu için kollarımı kaldırıp etrafımda döndüm. Sağımı solu kolaçan ettikten sonra "Bir sorun yok gibi." "Yok Zehra panik yapma tamam." "Nerde kaldı bunlar?" diyerek telefona sarıldı. Gülerek kafamı iki yana salladım. "Gelirler." Beni dinlemeyip Barış'ı aradı. "Alo? Aşkım nerde kaldınız?" Ayy bunların bu aşkımları beni öldürüyordu. Sırıtarak ona baktım. "Ne?" Kaşları çatılınce benim de kaşlarım çatıldı. "Aa ne oluyor, Barış? Alo?" "Ne oldu?" dedim korkuyla.
"Hemen telefona sarılıp Onur'u aradım. İkinci çalışta açınca biraz olsun rahatlamıştım. "Alo? Onur nerdesiniz ne oldu?" "Hayatım ben seni arayayım mı birazdan?" Sesi oldukça gergin olduğu için huzursuz olup "Bir sorun mu var?" dedim. "Merak etme birazdan geliyoruz." Üstelemek istemediğim için bir şey demedim ama içim içimi yiyordu.
Umut "Onur gitmiyor bu hayvan parçalayacak bizi." diye çığlık attığında kaşlarım iyice çatıldı. "Nerdesiniz siz Onur?" "Ağaçta." "Ne ağacı? Dalga mı geçiyorsun?" "Hayatım ne dalga geçeceğim ağaçtayız işte." "Kuş musun sincap mı Onur ne işin var ağaçta?"
Telefon birden suratıma kapanınca sinir katsayım artmaya başladı. Birkaç saniye sonra beni görüntülü aradığında açtım. Ağacın dalına sımsıkı sarılmış Umut'u gösterip sonra bir eliyle sıkıca tutunup diğer eliyle telefonu tutarak kendine çevirdi kamerayı. "Ne işiniz var ağacın tepesinde?" dediğimde arka kamerayı açarak aşağıyı zoomladı. "Şu koca oğlan bizi çiğ çiğ yiyecekti buraya çıkmasak." Kocaman bir köpek havlayarak arka ayaklarının üstüne çıkmış ağaca tırmanmaya çalışıyordu. "Yenge bizi köpek kovaladı yengeeee" diye bağıran Umut'un sesini duyan Zehra kahkaha atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Dans +18
Teen FictionHer şeyi başlatan bir mesaj ve sonrasında gelişen olaylar zinciri... Hayat, karşılaşmaması gerekenlerin yollarını kesiştirdi. Siyah ve beyaz birbirine karıştı. Şeytan valse başladı ve tutku kalbe bulaştı. Ancak... Bu dansın kimsenin tahmin edemey...