"19"

5.3K 162 5
                                    

Düzenlenmiştir❤️

***

Huzur neredeydi? Bir annenin kucaklamasında mı? Son iş gününüzde eve dönerken hiç beklemeden gelen bomboş otobüste mi? En sevdiğiniz şarkıyı yüzüncü dinleyişinizde mi? Sabahlayarak bitirdiğiniz bir kitabın sayfalarında mı? Aydınlanan gökyüzünde mi, batan güneşin kızıllığında mı? Kazı kazandan çıkan oyuncakta mıydı, yoksa bir Teoman şarkısında mı? Aşk dolu bir kucaklamada mıydı, sonbaharın sakinliğinde mi? Huzur sevginin olduğu her yerdeydi. Bense bugün bu saniye, iliklerime kadar huzurlu ve sevgi dolu bir kadındım.

Onurun kollarından ayrılıp gülümsedim. "Halis mi görüyorum?" dediğinde istemsizce güldüm. "Bundan sonra gözümün önünde ol hep, bir daha kaybolursan seni mahvederim Onur Kaan Çağlayan." İsmini söylerkenki muzipliğime sırıttı. "OKÇ diye kodlanıyor ismin, psikolojik rahatsızlık gibi gelmişsin dünyaya" diyerek soğuk bir espri yapınca yüzünü buruşturdu hafifçe.

"Şu güzellik için bu korkunç esprilere bir ömür katlanırım." Burnumu kıvırdım. "Ha sadece güzelim diye." Burnumu sıktı. "Ben yüzünden bahsetmedim küçüğüm. Benim gördüğüm daha farklı bir güzellik." Alayla güldüm. "Hadi oradan kalçama bakacaksın arkamı dönünce." Boş bulunmuş gibi kahkaha attı. Ben de güldüm. "Bakmamdan rahatsız mı olursun?" Gülümsedim. "Kıvırma Onurcum ne bu samimiyet?" Gülümsedi. "Bana hava hoş nasıl olsa sen bakmamı isteyeceksin." Bu adam bu özgüveni nerden buluyordu amk? Onura külahıma anlat bakışı attım ve kalkıp yerime geçtim.

Hesabı istediğinde cüzdanıma uzandım ama Onur ödemeyi yaptığında omuz silkip arkama yasladım. Kasıntı olmanın lüzumu yoktu. Kafeden çıktığımızda sahile doğru yürümeye başladık anlaşmış gibi. Birden modumuz düşmüştü ikimizin de. Dalgın dalgın yere bakıyordu yürürken. "Ne yapmayı düşünüyorsun?" Ona birkaç saniye boş boş baktım. "Babamın yakasına yapışmayı." Güldü.

"Okulun bitmeden deneme bence. Şu an hala ona bağlısın." Kaşlarımı çattım. "Parası için ona tolerans gösterecek değilim. İkimize yaptığı da iğrenç şeyler. Yanına kalmayacak. Kalamaz." Sesli bir nefes verdi. "Aceleci davranmak toyluk olur." Haklıydı. "Ne kadar sürecek bu sabır taşı olmamız?" Gülümsedi. "En kısa sürede bitecek."

Koluna girdim hafifçe ve gelen yoğun limon vanilya kokusunu içime çektim. Bu kadar güzel koktuğu için mi sevmiştim yoksa bu kadar sevdiğim için mi böyle güzel geliyordu kokusu? Sahilde yürürken birden "Açsan yemek yiyelim mi?" diyerek lafa girdi. "Tatlı alıp bostanlı sahiline gidelim." dedim ve gülümsedi. Bu olur demekti herhalde lügatında.

İkişer dilim tatlı alıp sahile gitmiştik. Sakin bir köşede oturduk. İştahla ve aşkla tatlımı yerken plastik çatal vermelerine homurdanıyordu Onur. Şu an bıraksalar elle bile yerdim haberi yoktu. Mutlu olmak böyle bir his miydi? "Burjuvaziliğine ters geldi herhalde çimlerde tatlı yemek." Güldü. "Ben halk adamıyım, şımartma beni." Sırttım. "Bana gerek bile yok senin şımarman için." Gülümseyerek tatlısından bir çatal daha aldı. "Nazlanmayayım da hemen teslim mi edeyim kendimi?" Sesli güldüğümde o da güldü. "Irzına geçicem sanki salak" Güldü ve bir şey demedi. Ben de tatlıma gömüldüm.

Dakikalar birbirini kovalamış, konular birbirini açmış, gülüşlerimiz birbirine karışmıştı ve saatlerin nasıl geçtiğini ikimiz de anlamamıştık. Kendimi yıllardır hissetmediğim kadar huzurlu hissediyordum. Bir şeyleri doğru yaptığımı söylüyordu sanki bana iç sesim. "Ben artık gitsem iyi olur." dedim. O tatsız konuşmadan sonra aslında bu sohbete çok ihtiyacım olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. "Neden? Çok erken." "Erken ama regl olmak üzereyim ve evimde pineklemek istiyorum." Gülümsedi. "Sana ilgi verebilirim." dedi alayla.

"İstersem söylerim." İşaret parmağını ve orta parmağını yüzüme yaklaştırıp burnumu sıktı. Kedi sever gibi yüzü buruşmuştu. "Çok tatlısın. Ben de geleyim seninle sesim çıkmaz bitki çayı da yaparım sana." Güldüm. "Ya sen ne anlarsın bitki çayından Onur?" Bilmiş bilmiş gülümsedi. "Ben çok güzel adaçayı yaparım bi kere..." Babaanne vardı bu adamın içinde.

Şeytanla Dans +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin