"44 "

1K 46 16
                                    

Düzenlenmiştir❤️

Uykuyla uyanıklık arasındaki tatlı itişmeye direnemeyen gözlerim yavaşça aralandı ve Onur'un çenesi görüş alanıma girdi. Gülümseyerek çenesine küçük bir öpücük kondurdum. "Ne güzel şeysin sen." dedim kendi kendime. "Sensin güzel." diye mırıldandı uykulu sesiyle. Kıkırdadım ve "Günaydın sevgilim." dedim. "Günaydın."

"İyi uyudun mu?" dediğinde kafamı yeniden göğsüne koyup yorganı iyice üstümüze çektim. "Baya uzun uyumuşum. Sen?" "Ben de deliksiz uyudum." "Saat kaç acaba?" "Saat kavramım kalmadı ki güzelim. Dün mü geldin sen? Ondan önceki gün mü?" "Yok artık." dedim gülerek.

Komodindeki telefonuma uzandığımda 12 cevapsız aramayı görünce kaşlarımı çattım. Hepsi de Zehra'dandı. "Onur sen şaka yapmıyormuşsun ya ben cidden iki gündür burdayım. Kıza haber bile vermedim meraktan delirmiştir. Dur arayayım en iyisi." kaşlarını çatarak kendi telefonuna baktı. "Bizimkiler de beni aramış kaç kez. Hiç duymadım."

Zehra'yı aramak için ekrana bastığım an odamızın kapısı sonuna kadar açıldı ve Onur refleks olarak doğrulurken ben de kim olduğunu görmesem bile yorganın altına saklandım. "Ne oluyor?" dedi Onur. "Ş-şey ben ikinize de ulaşamayınca şey ettiğimden şey oldu. Çok utandım şu an. Ay kusura bakmayın ne olur." Zehra'nın sesini duyduğumda kanım yanaklarıma pompalanmışçasına ateş bastı beni. Onur hafifçe boğazını temizledi ve "Tamam salonda bekleyin geliyoruz." dedi. Yalnız da değildi yani? Allah'ım rezillik.

Kapının kapanma sesiyle yorganın altından çıktım. "Kim gelmişti?" "Yanında Umut vardı bizi görür görmez içeri kaçtı hiçbir şey söylemeden. Umut varsa diğerleri de vardır." Utançla alt dudağımı ısırdım ve "Keşke haber verseydik çok utandım şu an." dedim. "Onlar da gelirken haber verseymiş keşke. Niye utanalım? Bizim mahremimize giren onlar."

"Kalk giyinelim de yanlarına gidelim." "Tamam." dedi ve gerinerek dikilip yataktan çıktı. Hızlıca giyindik ve yatağımızı toplayıp salona gittik. "Hoşgeldiniz." Onur'un sesiyle herkes bize baktı. Hepsinde biraz mahcubiyet vardı ama Zehra'nın suratından muziplik akıyordu. İşte benim arkadaşımın farkı.

"Kusura bakmayın haber alamayınca korktuk, yedek anahtar Barış'ta vardı. Cümbür cemaat geldik." "Yapacak bir şey yok hoşgeldiniz tekrardan. Kahvaltı yapalım bari birlikte." Ben hiçbir şey söylemiyordum. Daha doğrusu hala utandığım için ağzımı açamıyordum. "Olur aslında ama isterseniz dışarıda yapalım bu kadar kişiye kahvaltı hazırlamaktan daha kolay olur." "Mantıklı." dedi Onur.

Barış ilk kez lafa girdi. "Yakınlarda kahvaltı yapacak yerler var zaten." Ani bir kararla yarım saat içinde evden çıkmıştık ve kahvaltı yapmak için deniz manzaralı güzel bir mekana gelmiştik.

Yanımda Onur oturduğu için Barış Zehra'yla oturuyordu. Bıyık altından güldüm. "Tuzu uzatır mısın?" Zehra bir şey demeden tuzu Barış'a uzattı. "Teşekkür ederim." "Ee barıştığınıza göre ne zaman evleniyorsunuz?" dedi Umut gülerek. "Melis bir mezun olsun da." dedi Onur. "Yani, acelesi yok." dedim. "Ben düğün istiyorum biriniz evlenin artık." dedi Umut. "Belki bizden önce davranır birileri." dedim imayla. Zehra masanın altından ayağımı dürttü.

"Siz beraber mezun olacaksınız galiba." Ben ve Zehra'yı kastettiği için Zehra "Evet." demekle yetindi. "Mimarlığı niye tercih ettin?" "Bilmem hep istediğim meslekti." "Anladım." Barış kutuplardan aramıza mı dönmüştü? Zehrayla sohbet ediyorlardı kısa kısa da olsa. "Mete sen neden sessizsin?" dedi Onur. "Uykusuzum ben ya yok bir şey." "Dün yine alemlerdeydi arkadaş. Onur buna bir şey söyle biz sözde ev arkadaşıyız ama her gece beni tek bırakıp gidiyor." "Aranızda halledin ben ne diyeyim şimdi?" dedi Onur gülerek. Umut öğretmenine arkadaşını ispiyonlar gibiydi ve çok sevimliydi. "Aman sakın laf söyleme zaten aman."

Şeytanla Dans +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin