Düzenlenmiştir.❤️
Bu bölümde bir değişiklik yapmak istedim ve ONUR'un ağzından yazmak istedim. Biraz eskilere gidicez çünkü kurgu derinleşecek zamanla.
Onur Kaan Çağlayan
3 YIL ÖNCE
Yağmurlu havaların insanı olmadığım için dışarıda kopan fırtına ziyadesiyle keyfimi kaçırıyordu. Gri hava, yağmurdan kitlenen trafik, oraya buraya kaçışan insan kalabalığı sinirlerimi bozuyordu. Asıl sinirimi bozansa bu havada dışarı çıkmak zorunda olmamdı. Şemsiyemi açıp arabadan indim ve çoğu kez geldiği bir mekana giren patronumun kızını takip etmeye başladım.
Babası olacak hasta herife borcum vardı ve boynum kıldan ince olduğu için ne dese yapıyordum. Annem babamın vefatından çok kısa bir süre sonra başka adamlarla görüşmeye başladığı için onunla hiçbir bağım kalmamıştı. Bu heriften ve bitmek bilmez saçma sapan isteklerinden çok sıkılmıştım ama mecburdum. Çok ödemem vardı ve kısa sürede para kazanabileceğin başka bir alternatif yoktu.
Melis 18 yaşındaydı, fazla sosyal olduğunu söyleyemezdim ama görüştüğü birkaç insanla da çok sık görüşüyordu. Para babası bir adamın kızının sahaftan bozma kafelerde ne işi vardı anlamıyordum ama içimden bir ses melankolik bir ergenden fazlası olduğunu söylüyordu.
Onu şimdiye kadar hiçbir erkekle samimi görmemiştim. Ne zaman yalnız başına böyle küçük sakin mekanlarda otursa defterini çıkarır uzun uzun yazı yazardı. Babası evin çalışanından defteri gizlice almasını istediği için içinde yazılanlardan haberdar olmuştu. Tabi böyle bir defterin varlığını söyleyen kişi bendim ama çok büyük bir tepki vermediğine göre günlükten ziyade edebi şeyler yazdığını düşünüyordum.
Onu takip ettiğimi anlamaması için iki tane sigara içerek biraz zaman geçirdikten sonra içeri girdim. Yine en köşeye geçmiş kendi başına oturmuş yazı yazıyordu ve yine sütlü şekerli kahvesini içiyordu. Filtre kahve isteyerek ondan uzak bir masaya oturdum ama burası küçük bir mekandı ve beni kolaylıkla fark edebilirdi. Yine de hiç dikkat etmiyordu çevresine. Bakışlarımı ona sabitlemiş olmamak için telefonumla uğraşırken babasından mesaj geldi.
Kenan Akasyalı: Nerdesin?
Onur: Alsancaktaki sahaf kafede.
Kenan Akasyalı: Melis yalnız mı?
Onur: Evet.
Kenan Akasyalı: Fotoğrafını çek.
Onur: Ne alaka?
Kenan Akasyalı: Soru sorma.
Sesli bir nefes verdim. İbne herif. Şu borç bi bitsin götüne sokmaz mıyım ben bu tavırlarını? Telefonumu mesajlaşır gibi tutarak ve dikkat çekmemeye gayret ederek kızın fotoğrafını çekip gönderdim.
Kenan Akasyalı: Tamam, şimdi uzaklaş kızımın yanından.
Sana da başlayacağım kızına da diyerek sinirle kahveme daha dokunmadan kalktım ve hışımla hesabı ödemek için self servis olan kafenin kasasına gittim. Biraz gürültülü kalktığım için birkaç kişi bana bakmıştı. Hesabı ödeyerek mekandan ayrılacakken arkamdan gelen tanıdık sesle olduğum yere çivilendim. "Bakar mısınız?" Fotoğrafını çektiğimi fark ettiyse ne halt edeceğimi düşünüp gergin bir tavırla Melis'e döndüm. Sorgulayıcı bakışlarımı yüzüne diktiğimde "Bunu düşürdünüz." diyerek içi onunla ilgili bilgilerle dolu flash belleği bana uzattığında tüylerim diken diken oldu.
Kendimi onu izleyerek geçirdiğim bir yıldan sonra ilk kez bu kadar suçlu hissettim. Hiçbir tepki veremeden yüzüne baktığımda almam için bana uzattı. Al götür be kızım, bak işte içine. Merak et, karıştır. Fark et bir şeyleri. Beni de kurtar bu cehennemden kendini de. "Teşekkür ederim." diyerek elimi uzattım ve avcumun içine bıraktı üç yıllık özgeçmişini. Yutkundum. Birkaç saniye birbirimize baktık. Yine aynı boktan his içimde belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Dans +18
Teen FictionHer şeyi başlatan bir mesaj ve sonrasında gelişen olaylar zinciri... Hayat, karşılaşmaması gerekenlerin yollarını kesiştirdi. Siyah ve beyaz birbirine karıştı. Şeytan valse başladı ve tutku kalbe bulaştı. Ancak... Bu dansın kimsenin tahmin edemey...