"45"

1.3K 52 15
                                    

Düzenlenmiştir❤️

Bölüm ithafı sevgili Eceemz in ❤️

İyi okumalar.

Oldukça sıkıcı bir hafta sonu sabahı salonda oturmuş dizimde uzanan Onur'un saçlarıyla oynuyordum. Alnına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim. Gözlerini hiç açmadan gülümsedi. Yanağını okşayıp saçıyla oynamaya devam ettim.

"Aa çok sevindim böyle düşünmene Mehtap'çığım. Gerçekten çok ortak noktamız var. Estağfurullah olur mu hiç? Senin gibi entelektüel bir hanımefendiyle sohbet etmekten daha önemli bir işim olamazdı bugün. Bence de bence de... Evet Dostoyevski'nin hayatı ve kişiliği hakkında da konuşuruz." Mete telefonda yeni avıyla konuşurken Onur'un gözleri açıldı ve muzip bir tavırla güldü. "Tabii ki ben seni ararım çok teşekkür ediyorum sesini duymak iyi geldi. İyi günler, güle güle canım benim."

"Dostoyevski ve kişiliği hakkında mı konuşursunuz?" diyerek kahkaha attı Onur. Dayanamayıp ben de güldüm. "Yokluk seni profesyonel bir yavşak yapmış. Dostoyevski diyor ya. Oğlum sen hayatında kaç kere Dostoyevski okudun?" "Lan bırak gırgırı. Kız çok güzel. Kütüphaneydi kitaplardı kafayı yemiş başka bir şey konuştuğu yok. Sırf sesimi beğeniyor diye etkilemek için arada telefonda konuşurken şiir okuyorum bilgisayardan bakıp." Onur'la birbirimize bakıp imayla güldük.

"Gerçekte okumanı isterse görürüm seni Mete." "Melis'ciğim sen bunları düşünüp tasalanma hiç, sesim kısık konsantre değilim falan der sıyrılırım ben. Bu güzelliği kaçıramam ama." "Böylesi tek eşli olur ama haberin olsun." "O benim tabiatıma ters biliyor musun? Yani eğer 2 hafta yaşayacaksam tek bir kişiye sadık kalabilirim." Ben Mete'ye bir şey diyemeden bağırış çağırış sesleri gelmeye başladı. "Umut senin o pembe saçlarını tek tek koparır eline veririm. Çek lan elini kolunu!" Barış sabah sabah modundaydı. Allah bilir niye bağırıp çağırıyordu yine.

"Ne oluyor?" diye seslendik içeriye doğru. O sırada Barış yanımıza geldi ve "Uyurken gelmiş yanıma uzanmış bir uyandım üstümde yatıyor nefesim kesilmiş karabasan gibi çökmüş tepeme kalk diyorum kendine gelmiyor dua etsin yere atmadığıma." "Melis onu bana her gece yapıyor." diyerek sesli güldü Onur. Barış sinirle "Umut benim sevgilim mi lan?" dedi. Dayanamayıp kahkaha attım.

"Kıyamam minnoşuma depresyona girmiştir şefkat istiyordur o, niye üzüyorsun çocuğu?" Barış omuz silkip yanımıza oturdu. Kalkıp Umut'a bakmak için içeri gittim. "Ne oldu sana?" diyerek dizlerini karnına çekmiş mutsuz mutsuz oturan Umut'a baktım. "Çikolata istiyorum. Ama çok çikolata. Böyle çikolata arası çikolata öyle diyeyim sana." "Regl de olmuyorsun ki sen..."

Gözlerini devirdi. "Tamam tamam devirme hemen gözünü. Gel sana bademli çikolata vereyim." "Fıstıklı." "Tamam onu vereyim." "Hayır ikisini de ver." Yutkundum. "İnsafsız mısın sen? Ben ne yiyeyim?" "Senin sevgilin var o alsın." "İyi tamam." diyerek Umut'u mutfağa götürüp stokladığım son çikolatalarımı verdim.

Umut aşkla bir ısırık bademliden bir ısırık fıstıklıdan alırken ben içeri gittim. Barış'la sohbet ettiği için geldiğimi fark etmese de Onur'a yanaşıp omzunu dürttüm. Elimi tutup yanına çekti ve kolunun altına aldı beni. Kollarımı belime sardım ve "Çikolata istiyorum." dedim. "Senin stoğa ne oldu?" dedi gülerek. "Bitmiş." "Tamam getirden isteyeyim." Kafamı sallayarak onu onayladım ve yanağını öptüm.

Barış bana dostane bir gülümsemeyle baktı. "Saunada mı geçirdin geceyi buzların çözülmüş." Onur gülse de Barış tekrar ciddileşti ve "Şakamatik misin Melis?" dedi. "Komikti." diyerek omuz silkip tekrar güldüm. "Nerde kaldı senin bu arkadaşın?" "Ne bileyim gelecekti." diyerek telefonumu kontrol ettiğimde Zehra'nın az önce attığı mesajlarını gördüm.

Şeytanla Dans +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin