(Yayımlanma Tarihi; 12.12.21)
•••
ASRIN /
Nefes nefese kalmış bir şekilde bir sağa bir sola doğru hastane koridorlarında volta atarak yürüyen beden kesinlikle kendisine aitti. İçi içine sığmıyordu ve her ne kadar iyi olacaklarını bilse de endişelenmeden kendisini alıkoyamıyordu.
Erdem abisi, Atıf ve Eren ona bir şeyler söyleyip sakinleştirmeye çalışsa da kulağında sadece Efnan'ın en son kendisine seslendiği güzel sesi yankılanıyordu. Ellerini saçlarının arasına daldırırken art arda iç çekerek adımlarını birbiri arkasına sıralamaya devam ediyordu. Taa ki omzuna bir el dokunana kadar. Adımları bir anda durdu, omzuna dokunan elle birlikte irkilirken başını sanki bir transtan çıkmış gibi elin sahibine hızlıca çevir. Gözlerini kapatıp açarken içinde ne zamandır tuttuğunu bilmediği nefesi ağırca dışarıya verdi.
Elin sahibi Tarık babasıydı.
Onlar hastaneye geldiklerinden bu yana kendisinden çok daha sakindiler ve o bu sakinliğe ne yazık ki bir türlü erişemiyordu. Haber almadığı sürece de durum böyle devam edecekti.
"Oğlum, otur artık. Perişan oldun, az kaldı çıkarlar birazdan." Evet, ameliyata girdikleri 1 saati geçmişti ve biraz sonra çıkmaları gerekiyordu. Az sonra sevdiği kadını ve güzeller güzeli kızını görebilecekti.
Baba olmuştu.
Sevdiği kadın onu mümkünmüş gibi daha da mutlu etmiş, sanki kendisi tek başına nefesini kesmiyormuş gibi bir de ona kendisini kalpten götürebilecek kadar güzel bir kız vermişti. O kadar heyecanlı, o kadar mutluydu ki. İçindeki korku, heyecan, panik, mutluluk ve daha nice duygusu birbirine girmişti.
Başını hafifçe iki yana salladı. Böyle bir durumda nasıl oturabilirdi ki, onları görmeden, güzel haberlerini almadan nasıl rahatlayabilirdi. "Oturamıyorum, onları görmeden rahatlayamayacağım baba. Onlar oradan çıkmadan kendime gelemeyeceğim."
Tarık babasının ona sıkıca sarılmasıyla o da kollarının sıkıca babasının sırtına sardı. Gözleri koridorun sonunda duvarda asılı olan büyük saatteydi. Zaman onlar ameliyathaneye girdikleri andan beri bir türlü geçmek bilmiyordu. Homurdanmaya başlayacaktı ki tam o sırada ameliyathanenin kapısı yavaşça aralandı ve içinden güzeller güzeli karısı ve hemşire olduğunu düşündüğü bir kadının kucağında küçük bir melek çıktığını gördü.
O melek, sevdiği kadının kendisine verdiği en güzel hediye olan kızıydı.
Kollarını babasından çekip adımları vakit kaybetmeden hızlıca sedyede uzanan gözleri açık karısına ardından da minik meleğine yönlendirdi. Öyle rahatlamıştı ki! İçindeki kalbine baskı yapan o ağır yük bir anda yok olmuştu. İyilerdi, güzel karısı kendisine bakarak gülümsüyordu, kızı ise pembe zıbınlıklarıyla bir melek gibi uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~
Teen Fiction"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım." Gözlerini gözler...