• 5.9 •

117K 6.1K 1.4K
                                    

(Yayımlanma Tarihi; 27

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 27.02.22)

•••

Bazen bazı zaman diliminde kısılıp kalmak istersiniz ya hani, işte tam öyle bir an yaşamıştım. Asrın yüzündeki mükemmel gülümseme ile bisikletiyle yaklaşık 2 saat boyunca evimizin bahçesinde küçük bir çocuğun heyecanıyla gezmiş ve terden saçları alnına yapışana kadar da bisikletinden inmemişti. Kendimi çocuğunun mutluluğu ile mutlu olan bir ebeveyn gibi hissediyordum. Onun mutluluğunu kalbimin derinliklerinde hissetmem normal miydi?

Banka hesabında yeterli miktarda parası, elinin altında çok iyi bir marka arabası ve pahalı, büyük bir evi olsa da hâlâ böyle küçük, sıradan şeylerle mutlu olabiliyordu. Kendisine istediği takdirde birçok markanın, bir çok özelliği olan bisikletlerinden alabileceğini biliyordum ama o gün her ne yaşadıysa bundan vazgeçmiş olması ve bir daha bunun bahsini açmaması beni fazlasıyla üzmüştü. O hâlâ annesinin ve babasının arkasında bıraktığı 5 yaşındaki küçük çocuktu.

Bahçede geçirdiği o mutlu dakikalardan sonra bisikletini büyük bir heyecanla arka taraftaki küçük kilere kilitlemiş ve elimi kavrayarak ikimizi de bahçe kapısından içeriye sokmuştu. Sonrasında ise o, alnıma uzun bir buse kondurup odamızda duş alırken ben yemekleri ısıtmış ve çabucak masayı hazırlamıştım. Duştan çıktıktan sonra ve yemek faslı boyunca onda fark ettiğim garip ve sessizlik de dikkatimden kaçmamıştı. Öğlenden bu yana yüzünden eksilmeyen kocaman tebessümü, bisikletini kilere bıraktığı andan itibaren artık dudaklarında hüküm sürmeyi bırakmıştı. Bir şey olmuş gibi durgunlaşmış ve o andan itibaren fazlasıyla sessizleşmişti. Bir şeyi vardı fakat neyi olduğunu anlayamıyordum.

Gözlerimi kırpıştırarak ona kaçamak bir bakış atıp masadan kalkarak tabaklarımızı makineye yerleştirdim, bu sırada o da ayaklanmış ve tezgahın üzerinden aldığı bir bez ile masayı silmeye başlamıştı. Durgunluğunun sebebinin ailesini hatırlamış olması olabileceğini biliyordum fakat onun için elimden bir şey gelmediği için içim içimi yiyordu. Makineyi çalıştırdığım sırada başımın üzerinde sıcak dudaklarını hissettiğimde makine ile arasında kalan bedenimi çevirip kollarımı sıkıca bedenine sarmaladım. Sesi düz çıksa da yüz ifadesi soluktu. "Ellerine sağlık güzelim. Hepsi çok güzeldi."

Ona sardığım kollarımı boynuna çıkarıp onu biraz daha kendime çektiğimde başını hafifçe eğdi ve beni belimden kavrayıp  ayaklarımı birkaç saniyeliğine yerden keserek onu öpmem için bir süre bekledi. Dudaklarımı sıcak ve pürüzsüz yanağına sertçe bastırarak koklayarak öptüm. Mis gibi kokuyordu. "Afiyet olsun birtanem."

Başını bir anda yana çevirerek dudaklarımı yakaladı ve bedenimi tamamen kucağına alarak ağır adımlarla mutfağın çıkışına ilerledi. Gözlerim kapalı ve dudaklarım dudaklarıyla mühürlü bir halde olduğu için nereye gittiğimizi ya da nerede olduğumuzu o an için bilmiyordum. Alnı alnıma yaslandığında dudaklarımız saniyeler sonra ayrılsa da gözlerimiz hissettiğimiz huzurla bir süre daha aralanmamıştı. "Sana anlatmak istediğim, bilmeni istediğim bir şey var."

SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin