(Yayımlanma Tarihi; 22.01.22)
•••
Uyarı!
Bölüm geneli yetişkin içeriklidir.
Okumak istemeyenler bu bölümü okumadan direkt olarak es geçebilirler.Güzel gözlerini tekrar dudaklarıma indirdiğinde heyecanla gülümsedim. Onunla bugün tam anlamıyla ilgilenemediğim için içimde büyük bir burukluk vardı. Gözlerinin kızarıklığı geçmiş olsa da o anki hâli hâlâ aklımdaydı ve bir türlü silinmiyordu. Oldukça yorucu bir gün olmuştu ve Asrın yemek yemeyi bırak annemlerle birlikte çay bile içmemişti.
Kollarımı sıkıca beline sardığımda çenem göğüsüne yaslandı. "Aç mısın? Bugün düğünde de hiçbir şey yemedin. Sana yemek hazırlamamı ister misin?"
Başını hızlıca iki yana salladı. "Aç değilim." Durakladı. Kaşları hafifçe havalanırken endişeli çıkan sesiyle, "Sen aç mısın? Sen de hiçbir şey yemedin. Eğer açsan ben de sana eşlik edebilirim." diye mırıldandı. Dediği gibi ben de sabahtan beri düğün pastamız dışında hiçbir şey yememiştim ama nedense canım hiç yemek yemek istemiyordu. Heyecanım midemi düğümlemiş gibiydi.
"Aç hissetmiyorum."
Yemek yemeyeceğimize göre ne olacağını ikimizde biliyorduk ama ne o ne de ben birbirimize hiçbir şey söyleyemiyorduk. Garip bir şekilde ikimiz de gerilmiştik. Buna heyecan da dahildi ama aramıza biraz da çekimserlik girmiş gibiydi.Sessiz kalıp gözlerini hafifçe arkamda bir yerlerde dolaştırırken gülümsemeden edemedim. Hem utanıyor hem de bir an önce ona ana ışınlanmak istiyor gibi bir hali vardı. Çok tatlıydı benim utangaç yakışıklım.
"O zaman," Gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak içime kaçan sesimle, "Önce duş alsak sanırım daha iyi olacak." diye mırıldandım.
Başını eğerek ağırca sallarken tuttuğu nefesini hızlıca bıraktı. Bu hâli gülümsememin daha da büyümesini sağlarken bugün yaşadığım kötü şeyleri düşünerek kendimi ciddi kalmaya zorladım. Şu anda aşırı derecede gergin ve heyecanlı duruyordu. Bana nasıl davranacığını bilmediğinden de olabilirdi bilmiyordum ama sanki ona komut vermemi, yönlendirmemi istiyor gibi bir hali vardı.
"Tamam."Kollarının arasından çıkmadan hemen önce dikkatimi dağıtan adem elmasına hafifçe dudaklarımı bastırarak boynunu kokladım. Tenine karışan parfüm kokusu yenilecek bir meyve gibi taze ve enfes kokuyordu. Kaslı kolları ağırca kapıdan aşağıya kaydı ve elleri gevşekçe belimi sarmaladı. "Ben.. seni burada beklerim."
Başımı hafifçe salladım. "Tamam.. Ben önden gidiyorum." Belimdeki kollarını çözdü ve kapının önünden çekilerek geçmem için alan bıraktı. Ahh, ben de gergindim ama o kesinlikle benden daha gergin duruyordu. Bu hâli ilk zamanlarımızı andırıyordu. Sanki bu zamana kadar yaptığı imaları, muzip gülücükleri, dokunuşları kalbimi hoplatan cümlelerimin hepsi hayal ürünümmüş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~
Teen Fiction"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım." Gözlerini gözler...