"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım."
Gözlerini gözler...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Yayımlanma Tarihi; 05.02.22)
•••
Asrın ile evliliğimizin ilk haftasını dolu dolu bitirmiş ve yepyeni bir haftaya yelken açmıştık. Yakışıklı devim bu sabah izni bittiği için erkenden ayaklanıp traş olmuş ve o aşık olduğum üniformasını üzerine giyerek aklımı başımdan alan bir öpücükle evden ayrılmıştı. O gittiğinden beri kendimi ev işlerine vermiştim fakat aklım hâlâ Asrındaydı.
Ahh, o yanımdayken mutluluktan ayaklarım yere basmıyor, kalbim atmayı unutuyordu.
Bana bir prensesmişim gibi davranıyor ve beni yormamak için her işi sessizce kendisi yapmaya çalışıyordu. Bu sabah da o günlerden biriydi. Saatler önce uyanmış ve dün akşam izlediğimiz romantik film sayesinde uyukladığım için beni kucaklayarak odamıza götürmüştü. Bu yüzden dün gece film izlerken yanımıza aldığımız atıştırmalıkların kirli bulaşıklarını toparlayamadan sıcak kollarının arasında uyuyakalmıştım. O ise bu sabah üzerini değiştirmeden hemen önce tezgahın üzerinde kalan tabakları sessiz olmaya çalışarak makineye dizmiş ve benim uğraşmamam için bir de makineyi ayarlayarak çalıştırmıştı.
Ben ise o sırada çıkan ufak tefek seslerle gözlerimi korku ile aralamış, Asrın'ın yanımda olmadığını fark ettiğimde ise hızlıca yataktan ayaklanarak üzerime geçirdiğim sabahlığımla birlikte mutfağa ilerlemiştim. Mutfağa girer girmez geldiğimi anlamış ve başını kaldırarak bana yüzüne yerleştirdiği mükemmel bir gülümseme ile bakmıştı. Saat henüz 6 bile olmamasına rağmen sporunu yapmış üstelik duşunu bile almış olmalıydı. Sürekli oynadığım yumuşak saçları hâlâ nemliydi ve öpmek için can attığım güzel gamzeleri yine gün yüzüne çıkmıştı.
Yanına yaklaştığım an o bilindik markanın traş losyonunun güzel kokusu burnuma dolmuş ve her zamanki yakışıklılığı iç çekmeme sebep olmuştu. Yorulmamam için erkenden bana kahvaltı bile hazırlamıştı. O böyle beni şımarttıkça kendimi fazlasıyla mahçup ve mutlu hissediyordum. Tamam belki yardım etmesi güzeldi, eline yapışmazdı ama onca işinin arasında bunlar onun görevi değildi.
Ona bunu söylediğimde böyle düşündüğüm için bana biraz kızmıştı ancak doğrusu buydu. Her ne kadar yatmadan önce sabah ondan önce kalkmak için alarm kursam da sabah uyandığımda alarmı kapalı buluyor, sabah sorduğumda ise bana saatin oldukça erken olduğu söylüyor ve biraz daha uyumam konusunda tembihliyordu.
Ona nasıl aşık olmazdım ki?
Beni benden çok düşünüyordu ve benim için yaptığı şeylerle beni her seferinde şaşırtmayı başarıyordu. Bana araştırma yapıp çikolata, özel dönem çayı ve sıcak su çorbasını bile almıştı. Bunları beni düşünerek araştırması bile beni deli gibi mutlu edecekken o bunlarla yetinmiyor bir de uygulamaya koyuyordu.
