(Yayımlanma Tarihi; 21.03.22)
•••
ASRIN /
Atıf, elinde tuttuğu konserveyi kendisine doğru uzatırken başını hafifçe iki yana sallayarak bir şey yemek istemediğini açıkça belirtti. Garip bir şekilde canı hiçbir şey istemiyordu, halbuki 18 saatten fazla bir süredir ağzına hiçbir şey sürmemişti ama yine içinden yemek yemek gelmiyordu. "Abi bir dahaki noktaya kadar ara veremeyebiliriz. Bir şeyler yemelisin."
Atıf omuzlarını düşürmüş, elindeki konserveyi ısrarla kendisine uzatırken canının istemediğini belirten birkaç kelime sıraladığı sırada bu sefer de Erdem abisinin keskin bakışlarının hedefi olmuştu, "Abim neden yemiyorsun? 5 saat sürecek bir varış noktasından bahsediyoruz. Neredeyse 1 gündür ağzına hiçbir şey sürmedin. Artık bir şeyler yemelisin."
Cevap vereceği sırada sol tarafındaki nefes sesi ile dikkati dağılırken bakışları kısa bir an için o tarafa çevrildi. Sıkıntılı nefesin sahibi İshak'tı. "Abi yemek demişken, geçen gece yediğimiz yemek dönüşünde karargahın girişinde Mert ve tayfasıyla karşılaştık. Yeni timinde gayet mutlu görünüyordu piç herif."
Kaşlarını çatan Eren konservesini yanındaki taşın üzerine bırakırken ellerini çırparak saçlarını karıştırdı, "Ben de gördüm o puştu. Anladı aramızda barınamayacağını tutuşa tutuşa gitmiş Cihat Yüzbaşının timine girmek için Asım Yarbaya dil dökmüş. Karaktersiz piç. Ne boku varsa yesin, siktir edin."
Serdar, "Ulan o da nasıl kansız bir herif çıktı amına koyayım. Ben Cihat Yüzbaşının yerinde olsam almazdım onu timime falan. Gerçi çok karakterliyim diye geziyor ama ikisi de kansız işte, neyse."
Atıf, "Sıçayım onun tonlarca kelimeyle övdüğü karakterine, putperest pezevenk. Ulan ne demek yalan ifade vermek. Bir de Asrın abimi karalamak için yazıp çizmiş kafasında piç oğlu piç. Onu sikip sikip çoğaltmadığıma dua etsin. Ambaş"
Gözlerini sımsıkı yumarak gözünün önüne gelen görüntüleri hızlıca silmeye çalıştı. Düğün günlerinde, perişan bir hâlde güzel kadınının nasıl kaçırıldığını araştırırken Mert'in kendisi ile aynı rütbede bir askerin yanında karısı için kullandığı ileri geri lafları fazlasıyla canını sıkmıştı. Allah şahidiydi ki o an Efnan'ın bulunması çenesinin dağılmasından daha önemli olmasaydı onu beslenemeyecek hâle getirebilirdi ancak o an için sadece yakasına yapışıp sert bir üslupla uyarmakla kalmıştı.
O kimdi ki kadını hakkında böyle çirkin ithamlarda bulunabiliyordu? Onu oraya gömmediği için kendisini şanslı sayması gerekirken nasıl olurdu da kendisini başka bir adama dövdürüp suçu kendisinin üstüne atmaya çalışırdı? Bu nasıl bir şerefsizlikti? Hissettiği hareketlilikle yumduğu gözlerini araladı ve abisinin burnunun ucuna kadar uzattığı konserve ile göz göze geldi. Bakışları elin sahibini bulurken görüş açısına giren bezelye konservesi ile gözlerini hafifçe kısarak yutkundu. "Sarma mı? Bezelye mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~
Teen Fiction"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım." Gözlerini gözler...