"Gül Olmak"

1.1K 74 14
                                    


Merhaba uzun bir aradan sonra. Çok özledim hepinizi. Çok teşekkür ederim dualarınız için. Elimden geldiğince yazıp atmaya çalışıyorum. Eklediğim şarkıyla okumanızı tavsiye ediyor ve gidiyorum. Yorumlarınız çok destek oluyor, varlığınız için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar...



"Gül Olmak"


'Gene bir cehennem var yastığımda, gel artık...'

Ahmet Arif


Gözlerimi açar açmaz görebileceğim e güzeli görmek bana bahşedilmiş, sadece ben olduğum, onun olduğum, benim olanın olduğu cennetimdi elbette. Kimisi için aşk kimisi için huzur kimisi için de sevdaydı adı. Hepimizin bir uyanışı vardı, bir kaçışı bir de hiç gitmek istemedikleri...

O benim geçmişim, şimdim, geleceğim ve sonsuzluğumdu.

Ailemdi. Aile bildiklerimin en mavisiydi hatta. Yanımda kıpırdanan karnında ufak bir tepe olan Serçe'me baktım. Uykusunda ne yediğini görüyorsa dudaklarını yalayıp mırıldandı. İştahı açılmıştı, onun yemek yediği her an ben doyuyordum. Kitapçıdan çıkar çıkmaz eve gelip en sevdiği yemekleri yapmak benim için en büyük zevke dönmüştü. Yanında usulca çekilip banyoya doğru ilerledim. Elimi, yüzümü yıkayıp hemen kahvaltı hazırlayıp Ezo'mu uyandırmalıydım.

Günün en güzel anı yanında uyanmak kadar o mavilerin uyanır uyanmaz beni görmesiydi. Yavaşça aşağı inerken kapının tıklandığını duydum. Hızla açtım. Karşımda genişçe sırıtan bir Demir ve Derya görmek de aydınlıkları içime sokmak gibiydi...

Hiç zorlamadan ve hatta kapıyı bile çalmadan yüreğinize dalıp orada köklü bir çınar gibi yeşeren dallarımdı bu iki can. Kara yanağımdan makas alıp kahkaha atacakken anında kapadı diğer eliyle ağzını.

"Benim kuma kokumu alıp kalkar gelir şimdi."

Burnunu kırıştırıp bana göz kırptı. Tam kahkaha atacakken ben de anında kapadım elimle ağzımı. Derya'm fırından sıcak sıcak getirdiği ekmekleri mutfak masasına koyup ellerini yıkamak için lavaboya doğru ilerlerken bize ayar çekti.

"Kızdırmayın Serçe'yi. Üzme Kara."

Kara omzunu silkip Derya'nın arkasından ellerini yıkayıp mutfak önlüğünü üstüne geçirirken söylendi.

"Kimse benim duygularımı düşünmüyor ama Derya'm. Benim kumamı kayırın siz ancak."

Derya, Demir'in bir yandan kalpli mutfak önlüğünü giymiş, dolaptan domatesle salatalık çıkarışına, bir yandan ağzından çıkanlara kafasını sallayıp saldı kahkahasını. Mutfak masasını beraber yapmıştık. Aile büyüdükçe bizim maslarda büyüyordu her seferinde. Derya dolaptan kahvaltılıkları tabaklara yerleştirirken Demir çocuklara yumurtaları haşlama yaparken bir yandan da kalan diğer yarı için omlet yapıyordu.

Taze portakalları sıkmaya başlamıştım ama gözüme kaçan bir parça portakal yüzünden gözüm yanmaya başladı. Derya'm peynirleri dilimlerken bir anda Kara koşarak gelip gözüme üflemeye başladı nefesini. İşte tam da o anda bir çığlık bir kıyamet koptu.

"Hemen oradan sakince uzaklaşıyorsun Kara. Ellerini sakince aşağıya indir ve uzaklaş. Kadir nefesini tut geliyorum. Derya'm ya..."

Arkamı dönüp de sağlam olan gözümün gördüğüyle kalbim kaburgalarıma sığmaz olup nefesimi kesti. Giydiği elbiseden görünen bebeğimizin şişliği, yeni uyanmış gözlerinin uçsuz bucaksız bulut mavileri, yanakları, dudakları, belinin altına kadar uzanan gece gibi saçlarıyla bu kadın benim dualarımın, şükürlerimin en mavisiydi.

Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin