Selam olsun tüm final bekleyen canlara... Sabahtan beri finalin ilkini yazıp duruyorum,ekleyebildim çok şükür... Geçen bölüme gelen yorumlarınızı tek tek cevaplayacağım tabii ki :) Hepsine ayrı ayrı çok mutlu oldum... Finali tek bölüme sığdırmak yerine ikiye ayırmak istedim..Böylece hepimiz mutlu olalım diye.. Ben kaçar canlar yazmaya devam..Daha finalimiz çok yazacak. Medyaya eklediğim şarkıyla okumanızı tavsiye ediyor,yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar :)
"Kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni."
Turgut Uyar
Gitmeler olurdu bazen kendinden ,bazen sevdiklerinden. Bazen gönülsüz gitmeler olurdu. Bazen gönüllü.
Ama illa ki giderdi bazen sevilenler. Ne kadar seversen sev,ne kadar korursan koru o gitmelere yakalanırdın. Oysa yitirmeden,gitmeden sevmek lazımdı bazılarını. Çünkü bazı insanların ne kadar zaman sevildiği değil ne kadar çok sevildiğiydi önemli olan. İşte ondandı yitirmeden sevmek lazımdı.Yitirilmeden,yarım bırakmadan sevdayı. O sevdalar ki sadece aşığa olanlar değildi. Annene,babana ve hatta bir kuşu sevmekti,sevebilmekti.
Sevebildiklerimizi mi yitiriyorduk yoksa yitirdiklerimiz miydi sevdiklerimiz?
Karşımda beyazlar içinde maviye bulanmış bulut gözlüm bana bakıyordu. O bana değen mavilerinden doğduğumu bilmeden,nefes aldığımı,yaşattığını bilmiyordu üstelik. Öyle olmaz mıydı zaten? Hayat denen yolculuksa eğer o yolculuğun en unutulmayanlarıydı en sevdiğimiz duraklarımız. Ve o duraklar sonsuz istikametimiz oluyordu.
"Var mısın tek bir ömürde binlerce ömre bedel yaşamaya Kadir?"
Ah be kadın...
Ah be minik bedenine inat dev yürekli kadınım. Bir bilsen soluğun soluğuma karışalı beri ben bir sende yaşadım,bir sana yaşadım be Ezo. Sen şimdi gelmiş bana bir ömürden bahsediyordun ya... Ben sana ömrümü değil ahiretimi,sonsuzluğumu feda ederdim.
Kendime saklamak istiyordum hem de bir ömür. Kulağına eğilip onu ne kadar sevdiğimi söylemek istiyordum. Yapmadım. Baktım mavilerine ruhum değsin ruhuna ve okşasın en sevdalı halimle ruhunu diye.Elimi uzattım anında tuttu elimi. Yüreğim yüreğine denk düştüğünden bu yana ilk kez canım dediklerimle,can dediklerimle hep beraber,omuz omuzaydık.
Yan yana yürürken hissettiğim bu dünyadaki cennetin bu küçük kadından ibaret oluşuydu. Öyle ya cennet sadece öbür dünyayla ilgili olamazdı değil mi? İnsan vardı cenneti yaşamak yaşatmak varken kendine cehennemi yaşatırdı. Oysa cennetin tasviri bile yapılamazken ben şimdi bu dünyadaki cennetimi bulmuştum.
"Seninle her şeye,her daim varım serçe."
Dudaklarında beliren gülümsemenin kölesi olmak istedim. Arabaya bindiğimizde ona dönüp yaptığımız planı anlatmaya başladım.
"Derya'mın mahallesinde aldık ev. Ben ve Demir. Yakın olalım istedik. Anne,baba,eş,çocuk ne olacaksak biz bize olalım dedik. Bilmiyorum belki istemezsin. İstemez-"
Küçük elleri dudaklarımı kapadı.
"Çok isterim Kadir. Senin olduğun her yeri isterim. Yeter ki sevdiklerimizle olalım. "
Neden şair olduklarını anlıyordum sevdaya düşenlerin. Ve neden yazdıklarını aşkı... Çünkü yazmasalar çıldırırlardı. Kadın aşktı,anne,eş,kardeş,yaren,sevda her şey oluyorlardı bu hayatta hiçbir şey beklemiyorlardı sevdadan başka.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)
Romance"Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir..." "Yetime mi yetiyor lan gücünüz? Ben de Poyrazoğlu'ysam, ya ben kazıyacağım sizi bu dünyadan, ya da siz beni!" ****** "...