Merhaba canlar :) Şimdi diyeceksiniz ki biz yeni bölüm bekliyoruz bu ne? :) Valla yazıyorum az kaldı. Geçenlerde bir mesaj aldım Wattys 2019 için yarışma varmış. Ben de neden olmasın belki tek bölümlük belki bölümü size bağlı olarak karar vereceğimiz bir şeyler yazabilirim dedim. Neden olmasın?:)
Şimdi de görücüye çıkarayım ve bakalım ne diyeceksiniz diye ekledim. Sizden gelen yorumlara göre karar vereceğim kaç bölüm olacağına. Her halükarda Hazar Giritli'yi seveceğinizi düşünüyorum... İyi okumalar... Medyaya eklediğim şarkıyla okuyup bana düşüncelerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum. Ben bölüm yazmaya kaçıyorum. Sevgiler..:)
Hazar Giritli
Adımları yavaş,telaşsız bir o kadar O'ydu..
Ah Maral...
Gizli sevdam. Nasıl anlatacaktım sana sevdamı? Bir sevda nasıl dökülürdü ki dile? Kaç kelime,kaç cümle, kaç satır ederdi bir aşkın büyüklüğü? Babası satacaktı onu sırf kardeşinin ameliyat parası için. Duyduğum an çıldırmış,yakıp yıkmıştım her şeyi.O daha okuyordu. Hayalleri vardı. Onu koruması gereken nasıl oluyordu da ona en büyük hasarı vermek isteyen kişi oluyordu?
Hep böyle olmaz mıydı zaten en sevdiklerimiz en çok acıtanlar olurdu.
"Gitme..."
Omuzları kararlılığını yitirmek üzereydi. Kara gözlerinde bana olan aşkını görüyordum. O da görmüyor muydu ona olan aşkımı gözlerimden?
"Beni satın almışsın babamdan Hazar. Nasıl aramızdakine aşk diyebilirim?"
İçimde her yer küle dönüyordu. O kül yeniden köze, közler ateşe dönecek ve ben o ateşle her şeyi yakacaktım.
O giderse...
Onu kaybedersem...
Dizlerimin üstüne çöktüm. Önünde tüm acizliğimle yalvarıyordum her bir zerremle. Ve biliyordum o kara gözlerin olmadığı her an ,hiçliğe dönüşecek ve kangren olmuş bir sevdanın esiri olacaktım.
"Satın almadım seni Maral. Senin maddi olarak bir karşılığın olamaz inan bana. Ben sadece senin özgürlüğünün bedelini ödedim. Sen özgürce nefes al. Sen kul köle olma birilerine diye. Sen hedefinde,yaşamak istediklerinde özgür ol diye. Ve şimdi bana seni,sevdanı vermişken karşılığını ödediğini,gitmen gerektiğini söylüyorsun. Ne olur gitme Maral."
Ellerime uzanıp ayağa kalkmama yardım eden kadının gözlerindeki karalığa vurgundum ben. Vurgun yiyenler bilirdi. Vurgun yediğinde bir daha asla eskisi gibi olamazdın.
"Gururunu bırak diyorsun Hazar. Yapma. Sakın. Sakın Hazar."
Gözlerimden akan yaşları sildi küçük elleriyle. O dokunduğu her yerin nasıl sızladığını biliyor muydu? Yaramı açan da oydu. Yaramın dermanı da oydu.
Başını kaldırıp gözlerini gözlerimden ayırmadan tek kelime etti.
"Hoşça kal..."
Ardına bakmadan giden kadının arkasından koşmak onu kilitlemek istiyordum kalbime,yuvamıza. Sadece benim olsun,onun olayım istiyordum ama onu esarete mahkum edemezdim. Madem özgür olmak istiyordu ben de onu azad edecektim. Ama esir olan ben olacaktım.
Gerekirse onun esaretinde bin ömür harcayacaktım ta ki onu aşkıma inandırana kadar. Ta ki beni bir daha ardında bırakamayacak kadar aşkıma mühürleyene dek.
"Hoşça kal sessiz sevdam... Bir dahaki 'Merhaba'ya kadar hoşça kal..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)
Romance"Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir..." "Yetime mi yetiyor lan gücünüz? Ben de Poyrazoğlu'ysam, ya ben kazıyacağım sizi bu dünyadan, ya da siz beni!" ****** "...