Merhaba... :)
Kadir'in bebeğini okumayacak mıyız?
Okuyacağız.
Baba olan Kadir'i de okuyacağız. Ama önce baba olacağını öğrenen Kadir'i okuyalım dedim.:)
Büyük kızım Zeynep,anne yazacağın başka hikaye varken neden Kadir'i yazdın diye sordu. Ona yazdığım bölümleri önceden,buraya eklemeden okutuyorum ne olur ne olmaz. Lince uğramayayım diye. :)Muhakkak ki sorabilirsiniz sizler de. Bir kere ve belki de çok kere yazmışımdır. İçimde kim konuşursa klavyede o dökülüyor parmaklarımdan. Bugün Kadir konuştu ve yazar yazmaz ekliyorum.(Evdekiler yemek için bekliyorsa kime ne? :))) )
Tabii ki yazmaya devam edeceğiz. Kim konuşur ve dökerse kelimelere kendini onun bölümüyle görüşmek üzere diyor ve gidiyorum canımdan öteler .:)
Medyaya eklediğim şarkıyla okumanızı tavsiye ediyor ve merakla bekliyorum yorumlarınızı. Keyifli okumalar...
"Nasıl da yaşatırsın. Kaç bin kere söyleyeyim, öyle yaşatan, öyle sevdirensin ki... Seni tanımak, seni bir kerecik bile görmek, milyarla yıl yaşamaktan daha dolu, daha hazlı ve daha değerlidir."
Ahmed Arif
Leylim Leylim
(sf: 20)
Sevda adını koyduklarım vardı benim. Sevda adıyla içimde bir yetim çocuğun açlığıyla sarılıp,koklamaya kıyamadıklarım. Kıyamamaktı belki de sevda...
Yitirilmeden bilinmiyordu kıymeti,kadri, sevda adını koyduklarının. Ve yitirdiğinde anlıyordun bir daha asla kimseyi ve hiç bir sevileni ne kadar çok,ne kadar tutkuyla,ne kadar büyük bir aşkla seversen sev yerine koyamıyordun kimseyi.
Giden gidiyordu.
Yiten yitiyordu.
Ardında kalıyordun,bir boşlukla dopdolu kalıyordun, üstelik o boşluğun hiç dolmayacağını,o boşluğun doldurulamaz olduğu gerçeğiyle.
"Kadir!"
Kendini banyoya kapatan sevdama koştum. Susuzluk,açlık bilmemiştim ben hiç. Oysa çok susuz,aç gecelerim,ağlamalarım olmuştu. Gecelerce koyulduğum hücrede dövülüp,aç bırakıldığımda bile böyle bir hasretle yanmamıştım ben. Şimdi küçük bir kadının kirpiklerinin arasından sızan sevdaya hasret yaşıyordum,üstelik yanındayken,teni tenime,nefesi nefesime karışırken bile.
"Serçe ne oldu? Kırdırma bana kapıyı?"
Banyo kapısında elinde bir çubukla çıktığında anlamadım. O çubuğa bakıp yağmurları akıtıyordu gök mavilerinden. İçimde bahara ait yitirilmişlik korkusuyla göğsüme çektim Ezo'yu,okşadım saçlarını.
"Canın mı acıyor?"
Biraz geriye çekip kollarından tuttum. Kaşlarım istemsizce çatıldı.
"Ezo'm ne oldu söylesene. Öleceğim korkudan ne olur bir kelime et."
Gök maviler gözlerimi buldu. İçinde acı yoktu,hüzün de. Umut vardı.
Umudunu yitirmiş birine umut verdiğinde ona hayatı verirsin.
"Kadir."
Gözlerim gözlerinde. Ağzından çıkacak tek kelimeye bağlamıştım umutlarımı,nefesimi,tüm ömrümü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)
Romance"Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir..." "Yetime mi yetiyor lan gücünüz? Ben de Poyrazoğlu'ysam, ya ben kazıyacağım sizi bu dünyadan, ya da siz beni!" ****** "...