29.Bölüm"Tedirgin..."

4.6K 320 65
                                    

Merhaba canlar...İyi geceler.. Oturup yazar yazmaz hemen ekleyeyim dedim. Ben bekletmeyi sevmiyorum biliyorsunuz... Bu hafta da küçük kızımın sınavları bitmediğinden böyle yazdıkça ekleyeceğim , özür dilerim. Fırsat buldukça yazıyorum ve sizi bekletmekten hiç hoşlanmasam da biraz zaman alıyor. Ama yazar yazmaz hemen ekleyeceğim.

İçim köpüre köpüre yazdım. Kadir'i hüzne boğmayı ben de sevmiyorum...Dilerim seversiniz bölümü... Medyaya eklediğim şarkıyla okumanızı tavsiye ediyor ve gidiyorum.. En kısa zaman da Karaoğlu'yla görüşmek üzere... Keyifli okumalar..


29.Bölüm

"Tedirgin"

"Neye kızıyorum biliyor musun?

Seni tanıyabilmek için 30 yıl dalga geçtiğime..."

Ahmet Arif


İnce , kırılgan bir buzun üstündeydim.

O kırılgan olan ben miydim yoksa yürüdüğüm yol muydu?

Yitirmek hem de en aşk olan anda... Bazı şeyleri sonlandırmak için olması gereken buydu. Ve başlamak için en güzeline... Ardıma bakmamak için bir daha...

"Sen kimi götürdüğünü sanıyorsun?"

Derya'm öne atıldı.

Kolundan tuttum. Ama Demir'e yetişemedim. Polise yumruk sallamaya çalışmıştı o?

"Götüremezsiniz,izin vermiyorum."

İçimde bir çocuk masum...

İçimde bir yetim ağlıyor...

İçimde ait olmak nasılmış anlayan Kadir ağlıyordu hem de kanarcasına...

İlerleyip kollarımı uzattım. Herkes bir bana bir Ezo'ya bakıyordu. Bakmayacaktım...

Bakarsam...

Bakarsam...Biterdi her şey... Ona gidebilmek için yüksüzce... Şimdi dayanmalı,şimdi ağlamamalıydım... Başımı eğdim. Bir damla kaydı istemsizce gözlerimden. Ağlayan gözlerim miydi sahi? Göz yaşları sadece gözden düşmüyordu ya her zaman? Biliyorduk bu ayrılık sonsuz kere kavuşabilmek içindi...

Bilsek de...

Hazır da olsak gözlerimiz değmeyecekti işte tam da bu anda...Derya ve Demir bağırıyordu.

"Ezo bir şey yap. Ne olur,götürmesinler Kadir'i..."

Derya'm ve Demir koşa koşa yanıma geldiler.

"Sakın üşütme,ihtiyacın olan ne varsa haber ver..."

Demir kulağıma eğildi.

"Yumruk atayım seninle geleyim ne dersin?"

Tam da bu durumda bile beni gülümsetecek tek insansın be can.Başımı salladım.

"Size ihtiyacı var. Yalnız bırakmayın."

Gözlerinde hüzün olan canlarıma anlatmıştım ama hala istemiyorlardı gitmemi.

"Enişte..."

Başımı çevirip Naz'a baktım.

"Bıcırığım..Kendine iyi bak..Cengiz'e de..Buralar sana emanet..."

Başımı yere eğdim...

Göz göze gelmek ölmek demekti...

Gözünün gözüme değmesi nefes almamaktı...

Polis arabasına binmemle fasulye sırığıyla göz göze gelmek nasıl bir şanstı.

Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin