18.Bölüm ''Bir Anka Kuşu...''

14.9K 1K 104
                                    


Merhaba küçük ailem, sizi çok özledim... . Bölüm sonu yorumlarınızı da merakla bekliyor olacağım. :) Sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız.


18.Bölüm ''Bir Anka Kuşu...''


''Şu An Yanımda Olmanı Çok İsterdim...

Değilsin...

Sen Oradasın

Ve Orası Ne Kadar Şanslı Olduğunu Bilmiyor...''

Nazım Hikmet Ran


Uzak bir yerlerde olma özlemlerine gebe bir hayat yaşadım... Hep başka nefesler çekmek istedim doğduğum mahallenin uzağına kaçarcasına gitmek...Ama zaman öyle yerler ve öyle insanlar karşına çıkarıyordu ki senin ısrarla görmek istemediklerini...

Gitmenin sadece fiziksel olmadığını...

Gitmekle gitmiş olamayacağını...

Bedenin değil ruhunun çıkması gerektiğini aslında o özgürlüğe...ya da tutsaklığa ...kim bilir?

''Kadir...''

Ezo'nun, mutfaktan seslenmesiyle aynadaki halime bakıp yüzümü buruşturdum. Bir kadın bir dünya derlerdi de inanmazdım. İnanmak ne demek hayatımda Zeynep dışında bir kadın tanımamış ben,nasıl bilirdim bir ev kadın kokarsa ev olur. Bir ev anne kokarsa ev olur. Zeynep'i hiçbir kadın gibi sevmemiştim ama o dosttu belki kardeş. Hayatımın durduğu noktada bomba gibi düştü tam ortasına her şeyin bu serçe.

''Nerdesin Kadir? Hiç oyalanma boşuna cezan kesin ve net koca adam.''

Başımı iki yana sallayıp gülümsedim. Mutfak tezgâhına dayanmış küçük bedenini izledim mutfak kapısına dayanıp. O kadar meşguldü ki serçe. Aklınca beni cezalandırıyordu ama öyle güzeldi ki cezaları bile. Aldığı pembe kalpli önlüğe eş aşçı şapkası eldivenlerimle Demir görse yıllarca gülerdi ama umrumda mıydı ?

Hayır. Eğer bu serçenin bulutları bana aşkla bakacaksa her şeye razı olur herkese kafa tutardım.

''Enişte,biliyorum sen benden farklı şeyler görüyorsun karşındaki burnundan soluyan Ezo'cuğuna bakarken ama bana sadece şunu açıklar mısın?''

Naz'a döndüm. Yüzümde hala o sırıtışın olduğunu biliyordum ama elimde değildi ki. Sanki hayatımda ne kadar gülmediğim an varsa bu küçük kadın hepsinin diyetine bedeldi.

''Neden bu şekilde sırıtıyorsun? Sanki ablam sana öl dese nerede öleyim diyecek gibi.''

Başımı çevirip Ezo'nun gözlerinin aynısı olan bana bulutları anımsatmayan mavilere baktım. Dudaklarım kıvrıldı. Naz'ın kaşları çatıldı. Neredeyse burnuna inen kaşlarını görünce daha da büyüdü gülümsemem.

''Sen mavi kuşla denizin hikâyesini bilir misin Naz?''

Başını iki yana sallayıp dudaklarını büzdü. Bir an aklıma doluşan minik bir kız çocuğu hayali yüreğime düştü. Ezo'nun aynısı. Mavi gözlerinde bulutların gizli olduğu minik bir kız çocuğu.

'' Bir mavi kuş varmış ,kendini tutsak eden sevdasına ne kadar sevildiğini bilemeyen deniz tarafından...Bir gün mavi kuş denizi bırakıp gidecekken ,sevdasını kalbine gömüp terk edecekken denizi. Bulutlar ağlamış, gök şahit olmuş denizin aşkına.Mavi kuş inanamamış,layık görmemiş aşkına denizin. Ne kadar kaçsa her kaçışı denize olmuş. Ve bakmış ki nereye gidersen git, gittiğin her yer bir tek 'ona' çıkıyorsa kaçtığın da gidişin de boşunadır.''

Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin