"Sevebilmek Sonsuz Kere"

5.2K 316 62
                                    

Kaldığımız yerden devam ediyoruz... Beni daha iyi anlamanız umuduyla yazdığım (Kurdoğlu'na eklediğim son bölüm)kelâm üzmesin sizleri... Ben iyiyim.. Gerek özelden gerekse buradan yazan herkese çok teşekkür ederim... Yaşadıklarımın sadece birazıydı orada paylaştıklarım.. Evet dahası da var.. Sadece bir umut beni ve yaşadıklarımı azıcık, ucundan bile olsa bilin istedim... Bilin ki burada olmak için kendi içimde ve dışımda verdiğim çabayı da anlayın...

Hepinizi seviyorum... Müzikle okumanız tavsiye olunur.. Keyifli okumalar... 

"Bir Kalp Taşımak İncelik İster...

Ağırlık Taşıyanlara Bunu Anlatamazsın..."

Cemal Süreya


Ayşe sultanın sesi yükseldi mahallede.

"Bizim kuzucuklar nerede bakalım?"

Derya'm kahkahalara boğuldu. Demir mırıl mırıl söylendi.

"Bizim cüssemizde kuzucuk olsaydı bence rekorlar kitabına girerdik. Ama Tombulum istiyorsa enik bile olurum."

Kaşlarını çatıp etrafında en az bizim kadar iri yarı olan mahallenin erkeklerine baktı. Sonra da yarım ağız gülümseyip ,bıyığını kıvırdı.

"Var mı itirazı olan?"

Anında yanıt geldi.

"Tabii ki yok abi..."

Sıkıyorsa olsundu.

Tombul sultansa , o olurdu. Anneydi...Sultanımızdı. Kadın demek başlı başına sevdaydı. Aşktı. Nasıl olurda önünde diz çökmezdik. Onlar olduğu için vardık. Varlıklarına saygı duymak yetmezdi sadece.. Onlar sevilmek için vardı, aşık olmak için daha da önemlisi baş üstünde tutulmak için.

"Kadir!"

Derya'nın sesine döndüm. Yanında boynuna sarılmış bir Kara'yla ne kadar uyumlu olduğunu görünce gülmeden duramadım. Başımı yere eğip derin bir nefes çektim. Yoksa haykıracaktım. İçimi buruk bir acı kapladı. Arkamı döndüm. Gözlerim dolacaktı eğer bir es vermezsem.

Sırtıma değen elle başımı çevirmeme bile gerek olmadan biliyordum ben bu sıcaklığı. Bu sıcaklık bendi. Candı. Kanımdan ötemdiler benim.

" Senin de gülmeye hakkın var biliyorsun değil mi can Kadir.."

Derya'ma dönmek istiyordum. Hani erkek adam zayıf olmaz. Ağlamak istemezdi ya dolu dolu. Sanki erkek olmak insanüstü olmaktı ya...Çok geçmeden Kara'nın sesi geldi.

"Senin suçun olmayan her şeyin bedelini kendinden çıkarma artık Kadir. Gülmek her insanın hakkıdır. Ve hatta ağlamak ve hatta bağıra çağıra canının yandığını söylemek. Söyle Kadir'im... Acıyor de.. Üfleyin de..."

Arkamı döndüm. İki yiğit,iki can parçasıydı. Nasıl olmazdılar. Konuştuklarımıza rağmen anlamayanlar bir kenara bir de susmalarımızdan kelimeler türetenler vardı ya.. İşte onlar candı. Çünkü bazı susuşlar ölümdü. Bazı sessizlikler kan kaybıydı. Ve ben çok kaybetmiştim kan. Ve ben çok ölmüştüm gecelerce kimseler bilmeden,duymadan.

"Biz duyduk...

Biz gördük Kadir nasıl öldüğünü..Nasıl yandığını...Yanma..Üşüme..Biz varız..Olacağız..Gerekirse beraber susup,beraber ölürüz ama sen ne olur susma..Gül..Ağla..İsyan etme ama bağır..çağır..Biz varız Kadir..."

Derya'ma,Kara'ya sarıldım. Ağlamak için değil cana can kattıklarımız olurdu. Mesela hiç tanışmadan,çok önceden sevdiklerimiz ama daha adını bilmediklerimiz. Belki bir ömür bilmesek de tanımasak da seveceklerimiz..Adını koyamadığımız bir boşluk bırakanlar.Çok şükür benim adını koyup sevdalandıklarım vardı bir de adını bile bilmeden can olanlar ,kan olanlarım vardı...

Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin