8.Bölüm ''Bazısı Gölgedir...Bazısı Gölgededir...''

23.2K 1.6K 229
                                    

Merhaba...yine ben..:) Aslında yarın ekleyecektim ama ben beğenecek misiniz diye gerilmekten dayanamadım ve ekliyorum bölümü...:)

Bu bölüm böyle olmayacaktı ama hafta sonu yaşadığım bir olay üstüne bir de bizim mahallede Kadir denen o müthiş adamın yaşadıklarını da hatırlamam yüzünden bu bölüm döküldü içimden...

İnşallah beğenerek okursunuz...:)

Medyaya eklediğim şarkıyla dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum... Oylarınızı ve yorumlarını bekliyorum...Keyifli okumalar..:)



8.Bölüm ''Bazısı Gölgedir,Bazısı Gölgededir...''


''Bedenin Yükünü Ayaklar Taşır,

Ruhun Yükünü

Yürekler...''

Can Yücel



Ellerimi ovuşturdum... Çok soğuktu...

Ayazı fena olurdu, hem kışın hem insanın... Çarpardı sonrada dondururdu...

Cengiz'e sıcak ekmek almak için fırına giderken çöpün kenarından gelen seslere döndüm... Küçük bir çocuk...boyu bile yetmiyordu üstelik ama inatla oradan almaya çalıştığı kağıtları toplamaya çalışıyordu...

Yutkunamadım...

Boğazım düğümlenmedi yalnızcaciğerlerim parça parça oldu...

Yanına gittiğimde beni fark etmek şöyle dursun öyle yorgun, öyle işine odaklanmıştı ki...Küçücük yüzü çoktan büyümüş olmanın verdiği yaşanmışlığın izlerini taşıyordu...Belki sorsam 5-6 yaşlarındaydı ama bana sorsan bu çocuk 1000 yaşındaydı...

Aslında çok da önemli değildi şu dünyada kaç yıl yaşadığın,kaç yıldır nefes aldığın...Önemli olan yaşadıkların değil yaşayamadıklarının sana ne kattığıydı... Saçlarını okşadım... Sanki o benim oğlummuş gibi... Saçlarını okşadım sanki canımmış gibi...

Yerinde korkudan bir an titredi... Gözlerini iri iri açıp beni fark ettiğinde, yüzünde bir gülümseme belirdi...

''Sen o abisin...''

Gülümsemek istedim ama öyle hüzünlüydü ki bakışları gülen yüzüne inat...

Ah be çocuk kim bilir neler yaşatılmıştı sana,kim bilir sıcak yatağında anne babasına nelerden şikayet edenlerin olduğu şu dünyada ,sen kim bilir nelerin eksikliğini yaşıyordun da, yinede bir kere bile isyan etmemiştin ...

''Hangi abi?'' 

Kaşlarını yukarı kaldırıp minik yüzü aydınlandı bir an...Dudaklarını kıvırıp gülümsedi. Elinde ki yırtık eldiveni çıkarıp kıkırdamasını bastırdı. Ona bakarken içimden sadece onu sarmak geliyordu.

''Geçenlerde mahallede bir ablayı döven adamları haklayan o abisin işte... Biliyor musun bende senin gibi olacağım...Büyüyünce senin gibi kocaman olacağım...''

Gözlerimi kısıp baktım... Şimdi desem ki gel kahvaltı yapalım...kırılırdı...incinirdi... Ben de daha mantıklı olanı yaptım...

''İddiaya var mısın ben senden daha çok yiyorumdur..baksana sen ufacıksın...'' 

Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin