72

7.4K 265 36
                                    

'Eee niye toplandık?' diye soran kocama çevirdim kafamı. Elif bir saat önce mesaj atmış acil buluşmamız gerektiğini söylemişti, ama bütün tim ile olacağını söylememişti. Şuan toplantı odasındaydık.

 Hilal'i anneme bırakmıştım, emzirmiş ve altını temizlemiştim. En fazla bir saat kalacaktık zaten, fakat şuan en büyük sıkıntı Çağan'nın da Mertlerin timine geçiş yapmasıydı. Mert ile yan yanaydık, elimi geldiğimizden beri bırakmıyordu. O sırada Elif konuşmaya başladı, çünkü tim arasında en sakinleri o idi:

'Öncelikle biliyorsunuz ki time yeni biri geldi, Teğmen Çağan Çakır. Hem onu sizinle tanıştırmak için getirdim ve size demem gereken şey var. Öncelikle Çağan seni tanıştırma gereği duymuyorum tanıyorsun zaten, ama tanıştırmak ,istediğim yani yakından tanıman ve bilmeni istediğim iki kişi var.' dedi, sinsi bir şekilde gülerek benle Mert'e baktı.

'Mert Koz Binbaşı ve timin baş komutası, belki tanırsın hani bulaşılabilecek tip değil. Şimdi dersen iyi davranırsam yumuşar falan yok canım öyle Mert komutan bir karısına birde kızına kedi gibi. Neyse yanında ki Gamze Koz, bir nevi bizim timin askeri hemşiresi emin ol onunda Mert'den farkı yok. Aslında karı koca ikisinide fazla tanımana gerek yok, bir şey sormak istersen bana ya da Ali'ye git. Kısacası onlarla fazla iletişim kurma yani yeni kızları oldu herhangi bir olay ile huzurlarını kaçırmayalım..' dedi ve sırıtarak bize baktı. Ben kıkırdarken Mert ensesini kaşıyarak kahkahasını bastırmaya çalışıyordu.

'Ve arkadaşlar ben Mert komutanın öz kardeşiyim haberiniz olsun. Ve önemlisi ben yaklaşık bir buçuk yıl göreve gelemiyorum.' dedi,

'Neden abicim?' dedi Mert, senin abiliğini yerim ben.

'Ihm şey ben belki azıcık hamile olmuş olabilirim.' dedi, azıcık hamile. Mert kafasını salladı, en son bir anda ayağa kalktı ve Elif'e sarıldı.

'Dayı oluyorum yani.' dedi, Ali sırıtarak konuştu;

'Amcada sayılırsın ama.' dedi, Mert gülerek Ali'ye döndü 'Gel lan buraya it.' dedi ve sarıldı Ali'ye.  

'Bu arada tebrik ederim Gamze, iyi bir anne olmuşsundur. Ama tek başına büyütmek zor olmaz mı?' dedi Çağan, tek büyütmek?

'Ne tek büyütmesi lan, kızımın hem annesi hemde dağ gibi babası var Çağan sınırlarımı aşma benim. İkisini de yalnız bırakmayacağım, bazı çakallar uzak dursun diye koruyacağım. Ama benim iyi bir avcı olduğumu bilirsin, çakallar dikkat etsin.' dedi ve hızla yanıma geldi elimden tuttu ve konuşmaya devam etti.

'O hayal dünyandan çık. Benim karım ve benim kızım, sakın onlar ile ilgili minik bir düşünce bile kurma yoksa o beynini sana yediririm. Yapmıştım biliyorsun, örnek al. Bize müsade kızımız bizi bekliyor. Hadi eyvallah,' dedi sinirli ses ile ardından bana döndü konuşmaya devam etti.

'Gidelim bebeğim.' dedi sakin ve tatlı bir ses tonu ile. Benim aklım bu beyin yedirme konusunda kalmıştı. Sahi yapmış mıydı böyle bir şey.

Beraber askeriye binasından çıktıktan sonra kaşlarımı çatarak Mert'e döndüm.

'Beyin yedirme ne? Bana anlatmadın, nasıl yaptın aşkım anlatsana merak ettim!' dedim, ilk ona kızacağımı zannetmişti ama benim tepkim ile sırıtarak konuşmaya başladı.

'O zamanlar nasıl yakışıklıyım ama, tüm kızlar aşık bana falan,' diye başladı, sinirle sözünü kestim. 

'Kim o kızlar Mert, karına yaşadığın olayı böyle anlatmazsın bir zahmet o yeni çıkmaya yüz tutan sakallarını cımbız ile tek tek yoldurtma bana!' diye konuştum, sesli yutkunup konuşmaya devam etti. 

'Şaka karıcım, tövbe ben öyle bir adam mıyım?' dedi, ben kaşlarımı iyice çatınca konuşmaya devam etti. 'Neyse çıktık uyuşturucu kaçaklarının peşinden o uyuşturucu örgütü ise teröre bağlıymış biz yakaladık adamları falan, adam konuşmuyor. Ben iyice sinirlendim tabi gittim ölen adamlardan birinin patlattım kafasını silahla eh biraz elimle kurcalayınca beyinciği elime geldi. Aldım beyni gittim adamın önüne ağzına yaklaştırdım, yedirmekle tehtit ettim yok. Gittim zorla beyin yedirdim sonra konuştu.' dediği an yüzümü buruşturarak Mert'e döndüm.

'Hangi elindi?' dedim, sol elini kaldırdı. Ve ben yürürken hep Mert'in sol elini tutardım. 

'Allah cezanı versin Mert! O eli tuttum ben, eve gidince ilk işim elini çamaşır suyuna sokmak!' diye cırladım ve yürüdüm. 

Hani evet olabilir böyle şeyler bende kan ve organla uğraşıyorum ama anlatınca bir kötü oluyor ya insan. Iyy..

'Hayatım ciddi misin?' dedi, -sen ciddi misin- bakışı attıktan sonra konuştum. 'Evet Mert, düşündükçe midem kalkıyor ya.' dedim ve eve yürümeye başladım. Çok geçmeden bir anda Mert kollarını belime dolayarak beni havaya kaldırdı. 

Öyle bir boy farkı vardı ki, Mert düz yürüyordu ben ise onun kucağında havadaydım ama düz duruyordum. -İnşallah anladınız ya- Benim ayaklarım yere değmiyordu. 

'Höst amip kılıklı indir beni.' diye kucağında çırpındım. Mert kahkaha atmıştı, ama yürümeye devam ediyordu. Çok geçmeden babamların evine gelmiştik. Kapıyı babam açtığında içeri girmiştik. Koltuğa baktığımda Hilal uyuyordu, annem ise yanında oturmuştu.

El sallayarak içeri girdim çünkü kızım uyuyor. Bu arada kapıda babama sarıldım yani söyliyeyim. Yavaşça kızımın yanına çöktüm, Mert ise koltuk tepesinden Hilal'e bakıyordu. Yavaşça elini öptüm, o an Hilal yavaşça gözlerini açtı dibinde bizi görünce gülümsedi.

Evet kızım fazla gülüyor.

'Sizi hissetti, sabahtan beri babanız öpüyor ama uyanmıyordu.' dedi annem, gülümseyerek Hilal'i kucağıma aldım.

'Ben emzirip geleyim.' dedim ve odama doğru yürüdüm. Arkamdan Mert'de geliyordu, kendi odama geçince yatağa oturdum göğüsümü çatım, Hilal hemen sütünü içmeye başladı. Mert ise yatağın köşesinde bizi izliyordu.

'Kızımla süt kardeş olsam?' dedi, kaşlarımı çattım ona baktım.

'Kızınla, öz kızınla süt kardeş.' dedim, Mert gülerek başını salladı. 

'Canım çekti, çok iştahlı içiyor. Göz hakkı.' dedi, gerizekalı.

'Bakarız.' dedim sadece, Allah bilir.

--

Matematikten 36 alark geldim.



ŞEBEĞİM / Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin