0532: Gelecekteki karın, olacak çocuklarının anası Gamze ben :)
Asker'im: Ne ara amk, nerden gördün de buldun beni. Ben 1 yıldır görevdeyim.
0532: Babam canım, aynı lojmandayız yanii
Asker'im: Ya sabır kızım işine git bak şimdi komutandan azar yiyec...
Selam, ben şuan bu bölümü attığım zaman çok geçmeden okuma sayımız 30 K olacak. Onun için bölümümüz ile konuşmamızı bir tutayım dedim.
Bunu her konuşma diyorum ama; Ben bu kitabın tutacağını ölsem düşünmezdim. Yani şuan bunları yazıyor olmam bile benim için birer mucizeydi.
Bir kitlem var, ve büyümeye devam ediyor. Her attığım bölüm gün sonu 150 okumaya ulaşmış olur, bu demek ki 150 kişi okumayı bekliyor.
Ve bir kitlem daha var, her bölüme en az 1 yorum yapan kişiler, onlar kendini biliyor.
Sizden bir ricam var;
Gelecek bölümlerde neler istersiniz? Benim aklımda senaryo belli sadece belki sizin istediklerinizi de ekleyerek ortak bölüm yazabilirim.
Ve 30 K için teşekkür ederim, şimdi bölümümüze geçelim.
--------------
'Mert, sıra bende aşkım. Hadi beni rahatlat.' dedim ve onu bekledim.
Mert ile havuz başında birbirimize masaj yapıyorduk. Ve sorun şu Ege tam çapraz şezlongda bizi dikizliyor.
'Aşkım, bir şey diyeceğim.' dedim ve uzandığım yerden kalkıp Mert'e döndüm.
'Söyle nur yüzlüm.'
'Ege çapraz şezlongda bizi izliyor. Ve bu beni rahatsız etti.' dedim, ondan saklayamazdım ve cidden rahatsız olmuştum.
Mert bir anda kafasını çevirip Ege'ye baktı.
'Ayı öyle bak mı dedim?'
'Ben bunun gözlerini oyarım, tavada mühürler yediririm. Beni tutana dalarım.' dedi ve şezlongdan kalkıp Ege'nin oraya yürüdü.
Bir anda Ege'nin ensesinden tutup ayağa kaldırdı. Mert uzundu, yani Ege'ye göre. Birde bana göre.
'Noluyor?' dedi Ege,
'Niye karıma rahatsız edici şekilde bakıyorsun lan pezevenk.' dedi Mert ve yumruk salladı.
Etraftaki herkes buraya toplandı, Mert konuşup dövmeye devam ediyordu.
'İnsan az büyür lan, askerde de böyleydin sen.' dedi ve diğer yumruğu salladı.
'Kızım kocanı durdursana!' dedi bir teyze.
'Teyze ben ne dersem diyim durmaz, asker kocam. Öldürsem durduramam, hem bak ne kadar zevkli. Vur aşkım, az çeneden vur.' dedim ve elimle yumruk atıyormuş gibi Mert'e gösteriyordum.
'Gamze, bir şey de şu kocana yılların hatrına.' dedi Ege,
'Sikir, salak yılların hatrı ne be. Sen sadece bana o zaman acı çektirdin. Vur aşkım sağlam vur.' dedim. En son güvenlik geldi ve Mert'i yanıma aldım.
'Ay afferim benim kocama, aşkım benim. Nasılda asker olduğu belli oluyor.' dedim ve Mert'in yanaklarını öptüm.
O ciddi, sert duran yüzü bir anda bana dönerek gülümsedi,
'İyi vurdum demi?'
'Çok iyi vurdun kocacım, tam istediğim şekilde.' dedim ve Mert'in beline sarıldı.
'İşte benim karım, beni ayırmak yerine ne yapmam gerektiğini söylüyor. İşte tam asker eşi.' dedi ve saçımı öptü.
'Ege, kaşınma bir daha. Valla beterini yapar.' dedim, işaret parmağımı sallayarak.
'Gel kurban olduğum.' dedi Mert ve beni koltuk altına çekti ve şezlongumuza yürüdük.
'Gamze, şu kocana tasma bağla.' diye bağırdı Ege.
'Allah eline güç versin aşkım.' dedim ve Mert Ege'ye döndü.
'Siktim belanı.' dedi Mert ve bir anda üzerine büyük adımlar ile giderek yumruk attı.
'Hiç kimse bakmasın bana, o kaşındı. Benim kocamda dersini veriyor.' dedim ve ve bir şezlonga oturdum.
'Mert, salak mısın öyle mi vurulur. Benim dağda yaptığım gibi sol göster sağ vur.' diye bağırdım. Mert o kadar sinirlenmişti ki güvenlikler bile kenarda bekliyordu.
'yazık oldu Ege'ye. Yavşak bilirdik.'dedim ve hemen bizim şezlongtan kendi biramı aldım.
'Mert bir kez daha vur, suya at.' dedim. Mert dediğimi yaptı ve Ege'yi suya attı.
'Afferin benim kocama, gel aşkım.' dedim ve Mert'i yanıma çekip öptüm. Kavga sonrası koca öpmek, en sevdiğim aktiviteme girdi.
'Ödülü çok sevdim, eğer bir daha öpeceksen bir posta daha döveyim mi?' dedi. Gülerek kafamı olumsuz salladım ve Mert ile el ele tutuşarak şezlonga geçtik.
'Gel kucağıma.' dedim ve şezlonga bacaklarımı ayırdım. Mert gelip yüz üstü kucağıma yattı, bacak arama yerleşti. Kafasını göğüsüme koydu ve gözlerini kapattı.
'Afferim benim kocama.' diyip saçlarını öptüm.
'Mert yemek için lobiye inmemiz lazımdı sahil yerine değil.' dedim, yemek yemek için odadan çıkmıştık. Zaten ikimizi de şık giydirmişti, üzerimde kırmızı kıza askılı bir elbise vardı.
'Biliyorum hayatım, gel hadi.' ve elimi tutarak sahil yolunda yürümeye başladık. Çok geçmeden gözümü kapattı ve öyle yürümeye devam ettik.
Beş dakika sonra gözlerimi açtı, gördüğüm yer ile nutkum tutuldu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Akşam düşünün, okey?)
'M-mert?' dedim ona dönerek,
'Doğum günün kutlu olsun ömrüm. Bana kendimi değerli hissettirdiğin için, beni yıllar sonra mutlu ettiğin için, benimle hayatını birleştirdiğin için milyonlarca teşekkür ederim. İyi ki girdin hayatıma. İyi ki varsın kurban olduğum.' dediği an onun dudaklarına kapandım.
Kendimi uzun zaman sonra değerli hissediyordum. Onu açlıkla öpüyordum, sanki şifam o olmuş gibi. O da aynı açlık ile karşılık veriyordu. Yavaşça ayrıldım, fakat dudaklarımız arası bir milim var ya da yoktu.
'Asıl sen iyi ki varsın.' dedim ve benden izinsiz bir gözyaşı döküldü. Mert pozisyonu bozmadan o yaşı sildi avuç içi ile.
Ellerimi boynunda buluşturdum, onun elleri belime gitti. Bir bütünmüşüz gibi sarıldı bana. Dışarıdan biri görse bizi bütün vücut zannederdi.
İşte o akşam Mert'in benim için doğru kişi olduğunu bir kez daha anladım.
O mükemmel yemekten sonra odamızdaydık, Mert'in göğüsüne sarılmıştım her zaman ki gibi.
'Hediyen yarın burada olacak meleğim.'
'Hediyeye gerek yoktu, sen varsın.' dedim ve dudaklarımızı tekrar birleştirdim.
---------
Hediye için aklımda bir şey var ama, sizce ne olsun hediye?