Tek başımaydım. Mert dedesinin cenazesi için Muğla'ya gitmişti. En fazla üç gün kalacağını söyleyip gitmişti. Bunun nedeni ise, dedesinin emekli maaşı ve üzerine olan mal mülkü ile ilgileneceği içindi.
Aslında çokta tek sayılmazdım. Annem hep eve geliyordu, o Hilal ile uğraşırken ben evi topluyordum. Bazen ben Hilal'i oyalarken annem yemek hazırlıyordu. Birde her akşam Elif geliyordu yalnız kalmamam için.
Everest Kılıklı Kocam: Napıyorsunuz güzellerim
Hatun: Aç bir hanımefendiyi doyuruyorum, sen nasıl oldun
Everst Kılıklı Kocam: İyi iyi doysun hanımefendi
Everst Kılıklı Kocam: İyi olmak zorundayım be hatun, saçma salak işleri bana yaptırıyorlar.
Hatun: Ne gibi bebeğim?
Everest Kılıklı Kocam: Mirasın yüzde yetmişi bizime ayrılmış, geri kalan otuzu dağıtma görevi bana verildi,
Everest Kılıklı Kocam: En azından kimse öyle aç değil o mirasa, bölüştür kafana göre diyorlar.
Hatun: Ali dede niye bize mirasın büyük kısmını bırakmış ki?
Everest Kılıklı Kocam: Dedem hiç diğer torunları ile vakit geçiremezmiş, kuzenlerim onunla hiç beraber bir şey yapmamış. Bu durumda biz varız, ondan yani ikimizde onun yanında olduğumuz için.
Hatun: Anladım bebeğim, bari mirasın bir kısmını vakıflara dağıtalım ya da ne biliyim çeşme falan yaptıralım.
Everest Kılıklı Kocam: Senin aklına kurban olurum ben, gelince halledelim onu da unutturma bana
Hatun: Tamam aşkı hatırlatırım, ben kapatıyorum Hilal'i yatağına koyayım.
'Everest Kılıklı Kocam: Kokla onu bir kere benim yerime. Sizi seviyorum
Hatun: Bizde seni seviyoruz.
Hilal'i yavaşça kucağıma alarak odaya yürümeye başladım. Bir yandan sırtına hafifçe vuruyordum. Odaya girip yatağına bıraktım, telsizi alıp çıktım.
Acayip derecede kahve istiyordu canım, yapacaktım ama telefonum çalana kadar. Titreşim modundaydı, hızla baktığımda arayan Elif'ti.
'Bebeğim, Ali nöbette sizde kalabilir miyim?' dedi hızlıca.
'Salak sormana gerek yok, gel hadi kahve yapacağım.' dedim ve telefonu kapattım. Çok geçmeden telefonuma gelen mesaja baktığımda kahkahamı bastırmaya çalıştım.
Görümcem: Evde klozet tıkanmış, aç kapıyı salarım kapının önüne...
Elif'ten gelen mesaj ile kapıyı açtım. Elif kıvırarak bana bakıyordu, hızla içeri girip lavaboya koştu. Sırıtarak mutfağa girdim ve kahveleri yaptım. Salona geçtiğimde Elif rahatlamış bir şekilde salona giriyordu.
'Al yengecim.' dedim sırıtarak, yengesiydim onun.
'Alayım yenge.' dedi gülerek. Karşılıklı oturmuş lojmanın dedikodusunu yapıyorduk.
'Bu Çağan varya, bana takmış önceden. Mertle yakın arkadaşlarmış. Ben hamileyken Mert saçma salak konuştu.' diyerek özet geçtim.
'Kızım Ayten teyze kızını Çağan ile yapmaya çalışıyor. Bir görsen hallerini, kızıda dünden razı buna zaten. Hayır ne var ki bu adamda. Yakışıklı mı?' dedi, yapıştırdım cevabı.
'Hayır, anan anasını. Şişirmiş kaslarını salak.' dedim,
'Zeki mi?' dedi Elif,
'Mert'e saçma salak konuştuğuna göre ultra gerizekalı.' dedim,

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEBEĞİM / Yarı Texting
Roman pour Adolescents0532: Gelecekteki karın, olacak çocuklarının anası Gamze ben :) Asker'im: Ne ara amk, nerden gördün de buldun beni. Ben 1 yıldır görevdeyim. 0532: Babam canım, aynı lojmandayız yanii Asker'im: Ya sabır kızım işine git bak şimdi komutandan azar yiyec...