8 aydır yüz üstü yatamıyorum. Sekiz ay oldu, karnımda kızımla gezip tozuyorum.
Aslında bu süreç pek iyi değildi, kasılmalarım çok oluyordu. Annem benimle kalıyordu, ve cidden artık tek başıma iş yapmayı özlemiştim.
Kocama baktım, çok yoruluyordu. Uyuyamamıştım, ama onu uyandırmak istemiyordum. Dinlensin istiyordum çünkü kendimi yük gibi hissediyordum.
Evet, hamileliğin ilk zamanları ondan bir şey istemek güzeldi. Ama zaman geçtikçe yorulmaya başlıyordu.
Yavaşça ayağa kalktım, bir elim ile karnımı tutarak sessizce odadan çıktım. Saat daha sabahın beşiydi. Çalışma odasını bebek odası yapmıştık. Bebek odasına girip yavaşça sallanan sandalyeye oturdum.
Karnımı okşamaya başladım, çok geçmeden odanın kapısı açıldı. Mert dağılmış saçları ile odaya bakarken, sandalyede oturan beni gördü. Yavaş adımlar ile yanıma geldi ve önümde eğilerek yere çöktü.
Bir elini karnıma, diğer elini yanağıma koydu ve konuşmaya başladı.
'Ne oldu bir tanem? Neden uyumadın, ben mi rahatsız ettim seni uyurken. Eğer öyle bir şey varsa salona geçeyim ben.' dedi.
Günde dört saatlik uyku ile işe gitmesi hiç içime sinmiyordu.
'Hayır, rahatsız olmuyorum. Son zamanlar olduğu için kasılmalarım arttı, arada sırada ağrı giriyor. Bundan kaynaklı uyuyamıyorum, sen geç uyu hayatım. Bende salona geçecektim zaten, film izlerim.' dedim.
'Neden bana söylemiyorsun be güzelim. Benim neden haberim yok kasılmalarından?' dedi, haklıydı ama benimde kendimce sebeplerim vardı. Kendini hor görmesi sinirlerimi bozuyordu.
'Peki sen? Günde dört saatlik uyku ile geçiniyorsun, eve geliyorsun birde benimle ilgileniyorsun. Ben kör müyüm sence, görmüyor muyum ben senin bu kadar yorulduğunu. İzin kullanmak istediğini biliyorum, ama Hilal'in doğmasını bekliyorsun onu da biiliyorum. Artık yorulmanı istemiyorum ben, o yüzden söylemiyorum.' dedim, ellerim konuşurken saçlarını bulmuştu.
'Kurban olduğum, yoruluyorum evet. Haklısın. Ama tüm yorgunluğum sizi görünce geçiyor, Hilal'in her tekmesinde kendime geliyorum ben. Emin ol, eğer siz olmasaydınız ben daha çok yorulacaktım. Hem artık bana söyle tamam mı? Kız çocuklarında erken doğum ihtimali varmış, her an kızımız gelebilir yani.' dedi, sonlara doğru gülerek. Dudaklarını göbeğime bastırdı, ve bana döndü.
'Hadi bak gün doğacak yakında. Gidip uyuyalım, kocanın kaslı kollarında daha rahat uyursunuz. Hadi kalk bakalım.' dedi ve koltuk altımdan tutarak yavaşça ayağa kaldırdı.
'Sen git uyu, ben su içip geliyorum.' dedim, ama dinlemedi. Arkamdan yürümeye başladı.
'Sen otur, ben suyunu getireyim.' dedi ve tek eli ile koltuğu gösterdi. Mert mutfağa girince karnım yine kasılmaya başladı. Ama bu her zamanki kasılmaların daha şiddetlisiydi. Ellerim ile karnımı kavradım ve ağrının geçmesini bekledim. Ama ses yoktu
Altımda hissettiğim sıvı ile bakışlarım bacak arama döndü. Suyum gelmişti.
'Al hayatım suyun.' dedi Mert, elime bardağı uzatırken.
'Suyum geldi.' diye fısıldadım,
'Evet hayatım al bakalım.' dedi,
'Suyum geldi Mert!' dedim.
'Evet bebeğim, bak suyun geldi al hadi.' dedi, bardağı gözüme sokmaya çalışarak.
'Mert DOĞURUYORUM BE ADAM. SUYUM GELDİ, KIZIN GELİYOR!' diye bağırmam ile Mert'in bardağı fırlatarak bana dönemsi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEBEĞİM / Yarı Texting
Ficção Adolescente0532: Gelecekteki karın, olacak çocuklarının anası Gamze ben :) Asker'im: Ne ara amk, nerden gördün de buldun beni. Ben 1 yıldır görevdeyim. 0532: Babam canım, aynı lojmandayız yanii Asker'im: Ya sabır kızım işine git bak şimdi komutandan azar yiyec...