Sevgili Kardelen okurları, hoş geldiniz! 🌱
Bu bölümü yazarken yüzümde aptal aşık sırıtışı mevcuttu. Ve ben Love Anıl'ı, dengesiz Anıl'dan daha çok sevdim. Şapşik, sevimli, sevilesi bir şey oldu. Sahdgfjsjd
Bu arada bilgisayardan random atmak hiç zevkli değilmiş...
Evet! Hazır mısınız polis ekip otosu ile gelin almaya gidiyoruzzzz. 💃💃
Neyse bölümün şarkılarını bırakıp bölüme geçeyim.
*İlyas Yalçıntaş - Sadem
*Ebru Yaşar - Ne Doktorlar Ne Mühendisler
*Çelik - Ateşteyim
🔗🔗
Anıl'cığım, ben, ağabeyim ve Orhan ağabey kaldırıma oturmuş elimizdeki karpuzları hapur hupur yiyorduk. Manavda duran Rasim ağabey, dün baba olduğu için bize karpuz keserek hediye vermişti. Anıl'cığımın hemen yanına oturuyor ve aheste aheste karpuzumu yiyordum. Karpuz dilimlerimiz hilal ay şeklindeydi ve ağzım, yüzüm karpuz olmuştu.
"Oh ne iyi geldi değil mi arkadaşlar?" Dedi Orhan ağabey elindeki karpuz diliminden kocaman ısırık alıp. Kafamı salladım. Sanırım en şanslıları bendim.
"Vallahi de çok iyi geldi Orhan ağabey," dedim ve Anıl'cığıma döndüm. "Hem Anıl'cığım beni kucağında taşıdı düştüm diye, bu sıcak havada yol yürümedim hem de serin serin karpuz yedik." Dedim ve kıkırdadım. Bakkaldan çıktıktan sonra ağabeyim beni kızdırmıştı ve onu kovalamıştım. Dümbelek çok hızlı koştuğu için dizlerimin üzerine düşmüştüm.
Anıl'cığım da çok üzülmüştü. Onu tutmasam ağları belki de. Neyse ki ben annemden duyduğum gibi metanetli biri olduğum için ağlamamıştım. Anıl'cığım acıyan dizime bakmıştı. Yandığı için de üflemişti. Kendisi tıpkı bir doktor gibi benimle ilgilenmiş, yürüyemediğim için de kucağına almıştı.
"Hale Nur, ben sana bizim peşimize takılma dedikçe dibimden ayrılmıyorsun!" Dedi dümbelek ağabeyim. Ona dil çıkarttım. Anıl'cığıma döndüm. Güzel güzel karpuzunu yiyordu. Beyaz tişörtü karpuz suyu olmuştu.
"Ne olacak ya, vallahi Hale Nur çok yaramaz bir kız zaten. Ufacık da boyu var. Bize yardımcı oluyor işte," dedi Orhan ağabey. Ona dönüp gülümsedim.
"Teşekkür ederim." Dedim saçlarımı savurup. Anıl'cığım hiç konuşmuyordu. Yorulmuş gibiydi sankim.
"Neden konuşmuyorsun Anıl'cığım?" Diye sordum kafamı kafasına doğru sokup. Bana döndü sonra. Saçlarını geriye attı.
"Bir şey yok ufaklık, yoruldum sadece seni taşırken." Dedi. Bana kilolu musun, demek istemişti yani? "Ne oldu ufaklık, neden çattın kaşlarını?" Kafamı hızlıca ağabeyime doğru çevirdim. "Hıh!" dedim sinirle. Eğer elimde karpuz olmasa çiçek de olacaktım.
"Hale Nur?" Dedi Anıl'cığım omzumu dürtüp. "Küstün mü? Ama ne dedim ki ben?" Yeniden omzumu dürttü. "Küsme tamam, ne dedim bilmiyorum ama özür dilerim." Kafasını aşağı doğru eğdi ve bana alttan alttan bakmaya başladı. Dümbelek, pek de sevimli bir şeydi. Allah'tan ben de sevimli Anıl'cığımı çok seviyordum da kıyamadım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Teen FictionSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...